dünyayı kurtarmakla ne kadar meşgulsün, biliyorum. | Open Subtitles | أعرف كم أنك منشغل في إنقاذ العالم |
Dinle biliyorum dünyayı kurtarmakla çok meşgulsun ama biraz boş vaktin olduğunda şu ceset hırsızlarının... izini sürmek için yardımına gerçekten çok ihtiyacım var. | Open Subtitles | أسمع ، أعرف أنك فعلاً مشغول في إنقاذ العالم و لكن عندما تجد بعض وقت الفراغ يمكنني حقاً إستخدام مساعدتك في تعقب خاطفو الجثث هؤلاء |
Babam hep dünyayı kurtarmakla meşguldü. | Open Subtitles | عندما كانت متزوجة من ابى كان دائم التنقل من اجل انقاذ العالم |
Dediğim gibi, biz burada barışı sağlamakla görevliyiz dünyayı kurtarmakla değil. | Open Subtitles | انها كما قلت، نحن فقط هنا للحفاظ على السلام وليس انقاذ العالم |
Üzgünüm ama şu anda dünyayı kurtarmakla meşgulüm. | Open Subtitles | أنا آسف أنا مشغول بانقاذ العالم الآن |
Şu aralar dünyayı kurtarmakla ilgileniyorum. | Open Subtitles | في هذه الفترة انا اعمل بانقاذ العالم |
Haftanın yedi günü dünyayı kurtarmakla meşgulüm. | Open Subtitles | حسناً، سبعة أيام فى الإسبوع وأنا مشغولة بإنقاذ العالم |
Yani sadece dünyayı kurtarmakla ilgileniyorsun, öyle mi? | Open Subtitles | "إذًا ستعكف على إنقاذ العالم فحسب، صحيح؟" |
Ultron dünyayı kurtarmakla yok etmek arasındaki farkı anlamıyor. | Open Subtitles | [أولترون] لا يمكن التمييز بين إنقاذ العالم وتدميره. |
Ultron, dünyayı kurtarmakla yok etmek arasındaki farkı göremiyor. | Open Subtitles | لا يمكن لـ(ألترون) أن يعرف الفرق بين إنقاذ العالم وتدميره |
Üzgünüm, dünyayı kurtarmakla biraz meşguldüm... | Open Subtitles | آسف، انشغلت في انقاذ العالم |
dünyayı kurtarmakla çok meşguldü. | Open Subtitles | مشغول جدا في انقاذ العالم |
Bak sen. dünyayı kurtarmakla o kadar meşgulsün ki kendi evliliğini bile kurtarmaktan acizsin. | Open Subtitles | حسناً، إذا لم تكن هذه هي المرأة المشغولة جداً بإنقاذ العالم أكثر من إنقاذ زواجها |
Yoksa dünyayı kurtarmakla mı meşgul olacaksın? | Open Subtitles | أو ستكون مشغول بإنقاذ العالم ؟ |