"düzeliyor" - Traduction Turc en Arabe

    • تتحسن
        
    • يتحسن
        
    • يتحسّن
        
    • تحسنت
        
    • تحسّن
        
    • تستقر
        
    • تستقرّ
        
    • ستتحسن
        
    Batılı bir bakış açısından işler biraz düzeliyor. Open Subtitles من المنظور الغربي يبدو أن الأمور تتحسن قليلاً
    Benim back hand'im hızla düzeliyor ama senin servis konusunda hala sorunların var. Open Subtitles ضربتي بظهر المضرب تتحسن بشكل كبير لكنك لازلت تواجه مشاكل في الإرسال
    Avukatım davanın düşebileceğini söylüyor yani sanırım işler düzeliyor. Open Subtitles يَقُولُ المحامي التهمَ قَدْ تسقَطُ أذن، أعتقد أن الأمور تتحسن
    Zor bir karar. Dokusu düzeliyor, ama birden tersine dönebilir. Open Subtitles ذلك إحراج قاسٍ, أعني أن الزرع الجلدي مازال يتحسن, لكن..
    Çoğu çocuk bir noktada bunu yaşar. düzeliyor ileride. Open Subtitles معظم الأطفال في مرحلة ما يتحسّن الأمر بشكل أفضل
    Yeni Kraliçe geldiğinden beri Kral'ın sağlığı düzeliyor. Open Subtitles منذ تثبيت الملكة الجديدة، وقد تحسنت صحة الملك.
    Bir is doğru yapilmis. isler düzeliyor gibi. Open Subtitles عملية واحدة تمت بالشكل الصحيح، الأوضاع في تحسّن
    Hayati değerleri düzeliyor. Open Subtitles الوظائف الحيوية تستقر
    Yaşamsal değerleri düzeliyor. Open Subtitles حالته تستقرّ.
    Yavaş yavaş düzeliyor zannettim ama öyle olmadı. Open Subtitles و قالوا أن حالته ستتحسّن بعد فترة و لكن لم تتحسن حالته
    Aramız düzeliyor gibiydi. Open Subtitles لا ادري ولكني ظننت ان الامور بدات تتحسن من جديد
    Sağlığım düzeliyor ama henüz yeterince iyi değilim. Open Subtitles صحتي تتحسن باطراد لكنني لم أتحسن بالقدر الكافي بعد.
    Ekim 1943. İşler biraz düzeliyor. Open Subtitles أكتوبر 1943 بدأت الأحوال تتحسن
    Vital bulguları düzeliyor. Durumu iyiye gidiyor. Open Subtitles مؤشراته الحيوية تتحسن انه يستقر
    - Sonra düzeliyor mu? Open Subtitles ‫ربما هى تتحسن بعد هذا ‫لا أدري
    Her şey yoluna girer Harvey. Zor günler olduğunu biliyorum ama işler düzeliyor. Open Subtitles سيكون الوضع على ما يرام، أعلم أن الأمور صعبة هنا لكن العمل يتحسن
    Nihayet hava düzeliyor gibi, bir iki gün içinde başlayacağımızı sanıyorum. Open Subtitles أخيراً، يبدوا ان الطقس يتحسن إذاً، هل انتم مستعدون للقيام بالأمر في الأيام القليلة القادمة
    - Hava düzeliyor dedim. Open Subtitles - I said the weather's getting better. ـ عفوا؟ ـ لقد قلت أن الجو يتحسن
    Demek ki gerçekten düzeliyor. Open Subtitles ممّا يعني أنّه يتحسّن فعلياً
    Sahi mi? Ben işler düzeliyor sanıyordum. Her şey bozuk ve yetersiz. Open Subtitles حقيقى , ظننت ان الامور تحسنت - كل شئ اصبح فاسد و غير كفأ -
    Kısa süre sonra hava düzeliyor ve Barrie bir kez daha çadıra geri dönüyor. Open Subtitles تحسّن الطقس سريعاً، وعاد "باري" مجدداً للمخبأ.
    Hep düzeliyor. Open Subtitles دائمأَ تستقر
    Ama unutmuşum, sen tam da her şey düzeliyor dediğim an halıyı ayağımın altından çekmeye bayılıyorsun. Open Subtitles و لكنى نسيت من جديد أنك الشخص الذى يتلذذ بتمزيق الأوصال بمجرد أن أشعر و كأن الأمور ستتحسن نوعاً ما

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus