İşiniz bittiğinde haber verin ki cesetleri düzgün bir yere kaldıralım. | Open Subtitles | وأعلميني عندما تنتهين حتّى نستطيع أخذ هؤلاءِ الناس إلى مكان لائق |
Karma öğünler, düzgün bir kahvaltıya uyanmak için fazla tembel olan insanlara göredir. | Open Subtitles | الأكل المهجن هو من أجل الأشخاص الأكسل من الأستيقاظ من أجل إفطار لائق |
Ama en çok, söyledikten sonra, düzgün bir adam gibi hissettim. | Open Subtitles | ولكن المهم أنني بمجرد أن تكلمت شعرت وكأنني رجل حقيقي محترم |
Herhangi düzgün bir ses mühendisi bunu yapabilir. Neden biz? | Open Subtitles | أي مهندس محترم بإمكانه القيام بهذا ، لذا لماذا نحن؟ |
Ve, hey, eğer hatalıysam söyle, senin düzgün bir yaşama sahip olup... | Open Subtitles | و هل أنا مخطئ أو شخص ما هنا يوفر معيشة محترمة الآن |
Ona düzgün bir cenaze yapabilmeyi dilerdim, bunu hak ediyor. | Open Subtitles | هي تستحق جنازة لائقة أتمنى أني أستطيع أن أعطيها ذلك |
Ortaya düzgün bir şekil çıkaramazlar çiziktirmelerinin yüksek sanat olduğuna dünyayı ikna ederler. | Open Subtitles | غير قادر على تقديم شكل لائق وإقناع العالم بهم سكراولينغز هي الفن العالي |
Finansal istikrar düzgün bir hayatın gerekliliği. | TED | الاستقرار المالي يُعد حصيلة ثانوية لأسلوب حياة لائق. |
Sen düzgün bir yer bulana kadar benim evde olacak. | Open Subtitles | -لقد جمعتها . انها في شقتي حتى تجد مكان لائق. |
Senin geçmişine ve içeride geçirdiğin zamana bakarak kim sana düzgün bir iş teklifi sunar? | Open Subtitles | نظراً لسجلك الأجرامى والوقت الذى قضيته هنا من الذى سيعرض عليك عمل لائق ؟ |
Tam katılıyor değilim ama yine de düzgün bir insan olduğunu kabul edebilirim. | Open Subtitles | ، لا يروق لي كل شيء به لكني أقبل وأعترف أنه إنسان محترم |
O kadar yalana batmışsın ki düzgün bir insan nasıl davranır onu bile unutmuşsun artık. | Open Subtitles | أنت دائمًا تخون الأمانة ليس لديك أدنى فكرة عن العمل وأنت محترم |
Çocuklar, kardeşlere düzgün bir ev nasıl kurulur gösterin. | Open Subtitles | يا أولاد، أروهم كيف يقومون ببناء بيت محترم |
Gerçekten basit şeyler Seveceği bir eş, düzgün bir iş, ondan hoşlanan ve saygı duyan arkadaşlar ve komşular. | Open Subtitles | إنها أشياء بسيطة في الحقيقة زوجة يحبها عمل محترم |
Sonunda düzgün bir takım almaya yetecek kupon biriktirdim. | Open Subtitles | اخيرا, لقد وفّرت ما يكفى من الكوبونات لشراء بدلة محترمة كارلا |
düzgün bir oyun çıkarabilmek için ruhumu bile satabilirim. | Open Subtitles | أقسم أننى على إستعداد لبيع روحى مقابل لعبة صغيرة محترمة |
Bak, buraya araştırmak ve düzgün bir yemek için geldim. | Open Subtitles | إسمع جئت إلى هنا لأنني أبحث عن و جبة لائقة |
Ancak eninde sonunda tekrarlanan kasılmalar sırasında sistemi düzgün bir şekilde yeniden başlatmak için kas hücresinin zarının yakınında anında uygun durumda bulunan potasyum, sodyum ve kalsiyum iyonlarının yeterli miktarda yoğunluğu olmayabilir. | TED | ولكن في النهاية، وخلال تكرار عملية انقباض وانبساط العضلات قد لا تتوفر تركيزات كافية من أيونات البوتاسيوم أو الصوديوم أو الكالسيوم على الفور بالقرب من غشاء الخلية العضلية لإعادة ضبط النظام بشكل صحيح. |
Düşündüm de, eğer badigartım olacaksan düzgün bir silaha ihtiyacın var. | Open Subtitles | فكرت إذا كنت ستصبح حارسى فإنك تحتاج سلاحاً لائقاً |
Gayet düzgün bir şekilde olmasını istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أتأكد أنه يتم التعامل معها بشكل سليم. |
Daha altına bir pantolon çekmezken düzgün bir baba olacağını mı sanıyorsun? | Open Subtitles | كيف تتوقع ان تكون والدا محترما عندما حتى لا تلبس بنطالا ؟ |
- düzgün bir biçimde işaretlenmemişti. | Open Subtitles | -على الأرجح لم يتم وضع لأفتات |
Ama önce, düzgün bir öpücüğü hak ettim sanırım. | Open Subtitles | لكن قبل ذلك، أظنني أستحق قبلة موقرة |
Doğru düzgün bir karşılaşmada kendimi sana karşı kanıtlayacağım. | Open Subtitles | يجبعلىإثباتنفسيأمامك... فى قتال عادل. |
Ben işimi onları cezalandırmak ya da affetmek olarak görmüyorum fakat hapishanede dahi anlamlı ve düzgün bir hayata sahip olabileceklerini düşünüyorum. | TED | لا أرى عملي معاقبتهم أو مسامحتهم، لكن أعتقد أنهم يستحقون حياة كريمة وذات معنى حتى في السجن |