"dışlanmış" - Traduction Turc en Arabe

• منبوذ
• منبوذة
• المنبوذ
• المنبوذين
• دخيل
• منبوذاً
• منبوذه
• منبوذين
• دخيلاً
• مستبعدة
• منبوذا
• منبوذون
• مُهمل
• منبوذًا
• المنبوذة

Bir sürü melez çocuk olacak böylece bebeğiniz dışlanmış hissetmeyecek.
الكثير من الأطفال المختلطين وبالتالي الطفل لا يشعر وكأنه منبوذ

Bazan toplumdan dışlanmış gibi hissedeceksin. Ama asla yalnız kalmayacaksın.
أحياناً ستشعر بأنك منبوذ لكنك لن تكون وحيداً أبداً

Buraya geldiğiniz için teşekkürler. Arabasız kendimi dışlanmış hissediyorum.
يجب أن أشكركم للقدوم هنا مجدداً أنا منبوذة حقيقية بدون سيارتي

Patlamada bayılan 6 çocuk var, ama sadece biri dışlanmış profiline uyuyor.
يوجد 6 اطفال فقدوا الوعى فى الانفجار لكن واحد فقط يناسب وصف المنبوذ

Bir lolipop için her şeyi yapabilecek... yoksul, itilmiş, dışlanmış küçük kız ve erkek çocukları için.
من أجل الفقراء والأولاد المنبوذين التعسي الحظ الذين يودّوا فعل أي شيء من أجل قطعة حلوى

Ve birkaç dönem önce, neşeli öğrencilerimden biri olan Mahari, benimle konuşmaya geldi ve siyahi olduğu için dışlanmış gibi hissettiğini söyledi.
وقبل بضعة فصول دراسية، واحد من أمرح طلابي، مهاري، جاء لرؤيتي وأشار إلى أنه يشعر قليلا بأنه دخيل لكونه أسود.

Onunla işimiz bittiğinde kendini Adam Sandler filminde dışlanmış martı gibi hissedecek.
عندما ننتهي منه سـ يكون منبوذاً أكثر من طائر النورس في فيلم الممثل آدم ساندلر

Amacı, normal insanların kendilerini dışlanmış hissetmelerini sağlamak.
والذي يبدو الغرض منه جعل أي إنسان طبيعي يشعر بأنه منبوذ

Zavallı çocuk hayatı boyunca yeteneği yüzünden dışlanmış.
ولد مسكين.. منبوذ طوال حياته من الاخرين بسبب قدرتة

Yukarıda resmen dışlanmış durumdayım ve beni görevimden alıp kağıt işlerine verdiler.
أنا شخص منبوذ في الأعلى، وقد انزلت مرتبتي للأعمال الورقية

— Hı hı. dışlanmış hissetmek...
تشعر بأنها منبوذة يسخر منها الآخرون كل يوم

Zavallı kadıncağız kendini dışlanmış hissettiği için gölgelerin arasında yaşıyor.
هذه المرأة المسكينة مجبرة على العيش في الخفاء لأنها تشعر أنها منبوذة

Benim tanıdığım, geceleri ağlayarak uyuyan o hakir görülmüş melez çocuk hayatta benden başka arkadaşı olmayan o dışlanmış küçük göçmen adam öldürebilirdi.
هذا يهين الفتى الهجين الذي عاهدته من كان يبكي حتى يغط في النوم ذلك المنبوذ المتعلثم

- Artık hapis değilim dışlanmış.
حسناً، لم أعد مسجوناً بعد الآن أيها المنبوذ

Din yiyiciler toplumdan dışlanmış kişiler olurmuş.
أكلة الذنوب كانوا المنبوذين إجتماعيا, بالعصور الوسطى

dışlanmış birinin yaşadıklarının başkalarının başına gelmesini hiç istemem.
لا اتمنى صراعات المثليين المنبوذين لأي احد

Mogolo'nun koruması olmadan Letsatsi, grupta her zaman için dışlanmış, yabancı biri olarak görülecekti.
بدون حراسة موجولو ليتساتسي ,الذي كان دائماً يُنظر له على انه دخيل تم طرده

Bütün hayatımın ve bildiğim herkese bir taşlama, ve eğer çıkarsa dışlanmış birisi olacağım.
،إنّها سُخرية من حياتي بأكملها ،وبِكل الأشخاص الذين أعرفهم ،وإن تم نشرها سأكون منبوذاً

Beş parasız, meteliksiz, toplumdan dışlanmış görünmelisin.
عليك أن تبدي محطمة ,مدمرة نفسيا منبوذه من الناس

Bu alışılmadık bir şeymiş çünkü Samiriyeliler'in toplumdan dışlanmış ahlaksız insanlar olduğu söylenirmiş.
وكان هذا غريبا لأنه السومريين كانو منبوذين ومن الطبقة الدنيا

Bak, bu okulda her zaman dışlanmış hissettim...
.. اسمعي , لطالما شعرت اني دخيلاً في هذه المدرسة

Ve ben her zaman kendimi bir parça da olsa dışlanmış hissediyorum beni küçümsediklerini çünkü benim erkeklerle seks yapmaktan zevk alan bir geçmişim var ki bence bunun için özür dilemek zorunda değilim.
وأنادائماً. وأنا دائماً مستبعدة وأعتبر أقل من البقية لأنني أملك تاريخاً طويلاً

dışlanmış biri olarak yaşasa da Kai, Mika ve babasından gördüğü sevginin karşılığını ödemeye kararlıydı.
وعلى الرغم من أنه عاش منبوذا كان كاي يسعى لإرضاء ميكا وأبيها له

Dışlandık, Morrie. Tamamıyla mahvolduk. dışlanmış ucubeleriz.
نحن منبوذين، لقد هلكنا كلياًَ نحن منبوذون حمقى

dışlanmış hissetme George.
لاتشعر أنك مُهمل يا "جورج؟

dışlanmış ve ölümcül yaralı olan erkek burada ölecek.
كونه منبوذًا الآن، فسيموت هذا الذكر المجروح بشدّة هنا

Okulumu değiştirmemi ve dışlanmış yalnız çocuk olmamı
هل تريديني حقاً من أن أغيّر مدرستي وأن أصبح الطفلة الوحيدة المنبوذة