Pezevenk çok güçlü ve hızlıydı. Aklında da kesin bir planı vardı. | Open Subtitles | ذلك اللعين كان قوي و ذكي وبالتأكيد كان يخطط للهروب منا |
Ev için, garaj için değil ve onu arabada buldukları da kesin değil. | Open Subtitles | للمنزل وليس للمرآب وبالتأكيد ليست المركبة التي وجدوها بالداخل |
Salak değilim, sağır olmadığım da kesin. | Open Subtitles | أنا لست بغبيه وبالتأكيد بأنني لست صماء |
Yaşamak istediğin bir yer olmayacağı da kesin! | Open Subtitles | لن تتعرفي حتى على هذا المكان. و بالتأكيد لن يكون المكان الذي يود المرء العيش به. |
Milise falan katılmadığım da kesin. | Open Subtitles | و بالتأكيد لست منضماً لأي ميليشيا لعينة |
O kadar da kesin değil, Castle. | Open Subtitles | هذا ليس دليلاً دامغاً يا (كاسل). حسناً؟ لا يُمكنك رؤية وجه (فاليز) في تلك الصورة. |
O kadar da kesin değil, Castle. Tamam mı? | Open Subtitles | هذا ليس دليلاً دامغاً يا (كاسل). |
Ve sensiz olmayacağı da kesin. | Open Subtitles | وبالتأكيد لن يحدث هذا الأمر بدونك |
Zor bir karar ama paraya da kesin ihtiyacımız var. | Open Subtitles | وبالتأكيد نحتاج لتوفير المال. |
Senden almadığım da kesin. | Open Subtitles | وبالتأكيد لن آخذهم منك. |
Bayan Zane'in suçu olmadığı da kesin. | Open Subtitles | و بالتأكيد ليست خطأ الآنسة زين |
Keramet sahibi birini tanımadığım da kesin. | Open Subtitles | و بالتأكيد لا أعرف أي صانع معجزات |
Politikacı olmadığım da kesin. | Open Subtitles | و بالتأكيد لست سياسياً |
Ayrıca polis şefi olmadığı da kesin. | Open Subtitles | و بالتأكيد هو ليس رئيس الشرطة |
Ve Lincoln'ün olmadığı da kesin. | Open Subtitles | و بالتأكيد ليس (لينكولن) |