"daha çok zaman" - Traduction Turc en Arabe

    • المزيد من الوقت
        
    • وقت أطول
        
    • مزيداً من الوقت
        
    • لمزيد من الوقت
        
    • متسع من الوقت
        
    • وقتا أكثر
        
    • وقتا اكثر
        
    • وقتاً أكثر
        
    • وقتاً أطول مع
        
    • وقت أكثر مع
        
    • وقت أكثر معها
        
    • كل الوقت الذي في العالم
        
    • وقتًا أطول
        
    Nasıl olur da dişlerimize aklımızdan daha çok zaman ayırırız? TED كيف نقضي المزيد من الوقت في العناية بأسناننا مقارنة بعقولنا.
    Bu daha fazlasını görmek için daha çok zaman demek değil. TED لا يعني هذا أنك بحاجة لقضاء المزيد من الوقت لرؤية المزيد.
    Her işlem daha fazla ameliyat ve hastanede geçirilecek daha çok zaman demek. Open Subtitles ووفقا لكل التوقعات، المزيد من الجراحات ستعني المزيد من الوقت على سرير المستشفى،
    İnsanları oyun oynayarak daha çok zaman geçirmeye cesaretlendirmeyi alışkanlık haline getirdiğim düşünülürse bu kesinlikle mantıklı bir varsayım olur. TED الآن هذا افتراض معقول تماما، بالنظر إلى أنه من عادتي تشجيع الناس لقضاء وقت أطول في اللعب.
    Bu lanet şeyi 86'ya bir yol bulmak için daha çok zaman harcamanızı öneririm. Open Subtitles أقترح بأنكى تقضى مزيداً من الوقت لإكتشاف طريقة ل 86 هذا الشيء اللعين
    Ve onu şımartmak için, halkını doyurmaktan daha çok zaman harcıyor. Open Subtitles وسوف يقضي المزيد من الوقت لإشباع رغباته على حساب إطعام رعاياه
    Köklerinin kişisel bir anlayışı olan biriyle daha çok zaman geçirmesi onun için çok iyi olabilir, Jacob'ın geldiği yerde, Open Subtitles ربما يكون جيد للغاية ليعقوب أن يقضي المزيد من الوقت مع الشخص الذي لديه فهم شخصي لميراثه ومن أين جاء
    daha çok zaman ve para harcandığı için daha çok mu ilaç elde ediyoruz? TED هل أصبح لدينا عقارات أكثر الان لأننا نمضي المزيد من الوقت و المال؟
    Ama o zaman burada bekleyip daha çok zaman kaybetmek zorunda kalırım. Open Subtitles لكني سأضطر الى البقاء هنا وأفقد المزيد من الوقت
    - Havaalanına gitmek için daha çok zaman var. - Tabii ki, efendim. Open Subtitles عندك المزيد من الوقت لتصل الى المطار بالطبع سيدي
    Biz, birlikte daha çok zaman geçirmememiz ne kadar kötü diyorduk. Open Subtitles كنا نقول للتو أنه من العار أننا لا نقضى المزيد من الوقت معاً
    Evde daha çok zaman geçiremediğimiz için çok üzgünüm. Open Subtitles أنا آسفة، لن تستطيعي قضاء المزيد من الوقت في المنزل
    Eğer başarısız olursan işi benim bitirmem için daha çok zaman kalır. Open Subtitles فهذا يُعطيني المزيد من الوقت لأهتم بالأمر بنفسي، في حالة فشلكِ
    Seninle ye Ella'yla daha çok zaman geçirmek istiyorum. Open Subtitles أريد فقط قضاء المزيد من الوقت معك ومع إيلا
    Ve yıllardır ihmal ettiğim birkaç kişiye daha çok zaman ayıracağım hala fırsatım varken. Open Subtitles وأتمنى أن أقضى المزيد من الوقت مع بعض الناس, الذين أهملتهم على مر السنين بينما لا زلت أمتلك الفرصه
    Seninle ve çocuklarla daha çok zaman geçirebiliyorum. Open Subtitles حينها أستطيع قضاء وقت أطول معكِ أنتِ والطفلتين
    Hayattakilerle ilgilenmek için daha çok zaman harcamalıyım. Open Subtitles أنا أريد أن أقضي مزيداً من الوقت أعتني بالحياة
    - daha çok zaman gerek. - Zamanımız yok. Open Subtitles ـ نحن بحاجة لمزيد من الوقت ـ لا، نحن لا نملك ذلك الوقت
    Korkak tavuk gibi koşuşturmam. daha çok zaman var. Open Subtitles لن نلف و ندور مثل دجاجة مبللة سيكون هناك متسع من الوقت سيدى
    Birlikte daha çok zaman geçirmek istedim hep, daha fazla yolculuk ve dünyayı görmek. Open Subtitles أعني، لطالما أردت لنا أن نقضي وقتا أكثر معا, ربما نسافر ونرى العالم.
    Kurbanlarıyla öldükten sonra daha çok zaman geçirmeye başladı. Open Subtitles والآن هو يمضي وقتا اكثر مع الجثث بعد الموت
    Linux her bir görevi önem sırasına göre derecelendirirdi bazen de görevleri yapmak yerine önem sırası için daha çok zaman harcardı. TED كانت لينكس تقوم بترتيب كل مهمّة من مهامها حسب أهميّتها، مستغرقةً أحياناً وقتاً أكثر في ترتيبها بدلاً من أدائها.
    Bu anahtar kime gidecekse onunla daha çok zaman geçirebileceksiniz. Open Subtitles ستقضي وقتاً أطول مع من سيحصل على ذلك المفتاح
    Şimdiye kadar gördüğüm en güzel gözlere sahip bir kahve dükkanı sahibiyle daha çok zaman geçirebilirim diye umuyordum. Open Subtitles كنت آمل بأنه يمكنني تقضيت وقت أكثر مع مالكة محل القهوة من فقط حدث و أمتلك الأعين الأكثر جمالاً التي لم أرى مثلها من قبل
    Ama senin bir şansın var sana daha çok zaman ayırabiliriz Open Subtitles . لكن كان لدينا فرصة لقضاء وقت أكثر معها
    Sanki önümde daha çok zaman var gibi düşünüyordum. Open Subtitles ظننتُ انهُ كانَ لدي كل الوقت الذي في العالم
    Kendi babalarına göre, çocuklarıyla daha çok zaman geçiriyorlar. TED يمضون وقتًا أطول مع أطفالهم أطول مما قضى آباؤهم معهم.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus