Yiyecekleri daha önemsiz değil, önemli kılabilir ve böylece kendimizi kurtarabiliriz. | TED | بأمكاننا جعل الطعام اكثر اهمية، ليس أقل أهمية وننقذ أنفسنا بفعل ذلك. |
Kendimi yeniden eğitmezsem, hep kadın hikâyelerinin erkek hikâyelerinden daha önemsiz olduğunu düşüneceğim. | TED | و إذا لم أعيد تعليم نفسي، سأفكر دائما أن القصص عن المرأة أقل أهمية عن قصص الرجل. |
Ve ikisine kıyasla seninkinin daha önemsiz olduğunu düşünmüyor musun? | Open Subtitles | ومن الحالتين, فحالتكِ أقل أهمية ألا تعتقدى ذلك؟ |
Senin işlediğinden daha önemsiz bir suç. | Open Subtitles | وإنهُ أقل من الجريمة التي فعلتها. |
Bunun, ölümsüzlük teminatının o anlarda kendini kurban etmeyi kolaylaştırmasından daha önemsiz olduğunu sanmıyorum. | TED | وأعتقد أنه شعورٌ ليس أقل من الشعور بالخلود الذي يجعلنا نضحي بأنفسنا في تلك اللحظات بكل تلك البساطة. |
İşinin daha önemsiz olduğunu ima ettiğin için kızdı. | Open Subtitles | انها غاضبة لأنك أشرت بأن عملها أقل اهمية |
şirket halk için daha önemsiz hale geldiği için. | Open Subtitles | لأنها تجعل هذه الشركة أقل أهمية في المجتمع. |
Üzgünüm. Senin kariyerin benimkinden daha önemsiz demek istemedim. | Open Subtitles | أنا أعتذر، فلم أكن أحاول قول أنّ وظيفتكِ أقل أهمية من وظيفتي |
Ve bunların, kanun hükümlerinden daha önemsiz olmasını kabul etmiyorum. | Open Subtitles | وأنا سأجادل كلّ من يقول أنّ هذه الأشياء أقل أهمية من رسالة القانون |
Haklar konusundaki 2. yasa değişikliği size niçin diğer 9'una kıyasla daha önemsiz geliyor? | Open Subtitles | لمَ عسى تعديلات ثانوية أقل أهمية من الـ9 الآخرين في قائمة الحقوق؟ |
Haklar konusundaki 2. yasa değişikliği size niçin diğer 9'una kıyasla daha önemsiz geliyor? | Open Subtitles | لمَ عسى تعديلات ثانوية أقل أهمية من الـ9 الآخرين في قائمة الحقوق؟ |
Yapabileceğimiz en önemli şey bazı hayatların diğerlerine göre daha önemsiz olduğu görüşünü terk etmek; birinin tecavüzü veya cinayeti hak ettiği çünkü ne de olsa bir şey yaptılar, ya çaldılar ya da kötü bir şey yaptılar ki kendilerini hapiste, bu tarz şeylerin yaşandığı yerde buldular düşüncesini. | TED | إن أهم شيء بمقدورنا القايم به هو التوقف عن التفكير بأن حياة البعض أقل أهمية من حياة البعض الأخر. بأن أحد الأشخاص يستحق الاغتصاب أو القتل، لأنه اقترف شيئا ما، لأنه سرق أو أقدم على ما يزجّ به في السجن حيث تحدث تلك الأمور. |
Annesi kalp krizi geçirse bunun Leydi Sylvia'nın osuruğundan daha önemsiz düşünür. | Open Subtitles | لو تعرضت أمها لصدمة قلبية لأعتقدت أنها أقل أهمية من أحدى فساتين اللايدي (سيلفيا) |
Senin işlediğinden daha önemsiz bir suç. | Open Subtitles | وإنهُ أقل من الجريمة التي فعلتها. |
İtalyan-Amerikan kadınların daha önemsiz olduklarını mı sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تظن أن اجانب أمريكا والنساء أقل اهمية |