Eğer şişman olmasaydı daha üzücü olurdu diye düşünmekten kendimi alamıyorum. | Open Subtitles | أنا متيقن أن الوضع كان سيكون أكثر حزناً لو لم تكن بدينة |
Kimsenin kollarına ihtiyacım yok. Yalnız olursam daha üzücü olur. | Open Subtitles | لا أحتاج أن أموت في ذراع أي أحد سيكون أكثر حزناً إذا كنت وحيدة. |
Bir düzenbazın kendini kandırmasından daha üzücü bir şey olamaz. | Open Subtitles | لا يوجد شيء أكثر حزناً من أن يقوم محتال بالإحتيال على نفسه |
Juliet ve Romeo'su daha üzücü bir şekilde ölemezlerdi. | Open Subtitles | كان هناك ماكان من قصة المشكلة الأكثر من جوليت ورميو الآبدي |
Bundan daha üzücü bir şey gördün mü? | Open Subtitles | رَأيتَ أبداً أيّ شئ أشدُّ حزناً مِنْ هذا؟ |
Bu da her şeyden daha üzücü. | Open Subtitles | ذلك فقط الشيء الأكثر حزناً لكُلّ. |
Boş bir şarap şişesinden daha üzücü ne olabilir? | Open Subtitles | ما هو اكثر حزنا من ان تنتهي زجاجة الوين؟ |
Ki bu da birazdan söyleyeceğim şeyi daha üzücü yapıyor. | Open Subtitles | مما يجعل الشيء الذي سأقولة شيء أكثر حزناً |
Amacı olmayan bir hayattan daha üzücü bir şey yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد شيء أكثر حزناً من حياة لا يوجد لها غرض |
Sandığımdan daha üzücü oldu. | Open Subtitles | وكان الأمر أكثر حزناً مما توقعت |
Benim erkek akadaşım da bir Tom Hardy posteri ancak bu daha üzücü. | Open Subtitles | (صديقي هو ملصق لـ(توم هاردي لكن هذا أكثر حزناً |
Juliet ve Romeo'su daha üzücü bir şekilde ölemezlerdi. | Open Subtitles | كان هناك ماكان من قصة المشكلة الأكثر من جوليت ورميو الآبدي |
Dağılmış bir aileden daha üzücü şey yoktur bence. | Open Subtitles | هناك لا شيء أشدُّ حزناً مِنْ a قسّمَ عائلةً. |
Ama benim için daha üzücü olansa kendi öz kızımın bu acınası durumda başrolü oynuyor olmasıydı. | Open Subtitles | و لكن بالنسبة لي الأكثر حزناً أن ابنتي |
daha üzücü olan kısmı neydi, biliyor musun? | Open Subtitles | اتعلمين مالجزء الأكثر حزناً? ماذا ؟ |
Ve sizin küçük masanızı izlemek cenaze izlemekten daha üzücü. | Open Subtitles | وطاولتكم الصغيرة اكثر حزنا من مشاهدة المذكرة في العزاء |