Dizüstü bilgisayarımla herhangi bir toprak parçasından daha derin bir bağlantıya sahibim. | TED | لدى إرتباط أعمق بجهاز الكمبيوتر المحمول الخاص بي من أي قطعة أرض |
Bu etkileşim süreci bana soruna ilişkin daha derin bir anlayış geliştirmemi sağladı. | TED | عملية المشاركة هذه التي بدأتها ساعدتني على تطوير فهم أعمق للمشكلة. |
Zorluklara rağmen ilerleyebilmemiz için, insanlığa dair daha derin bir anlayış kazanmak adına gerçek bir adanmışlığa ihtiyacımız olduğuna inanıyorum. | TED | إنه اعتقادي الذي يجعلني أحقق تقدم في ظل وجود المشاكل، نرغب في التزام حقيقي لنفهم البشرية بشكل أعمق. |
daha derin bir şey. Ben, bunu anlamaya çalışırken kendi araştırmalarımda işime yaradığını gördüğüm, soruyu çevreleyen yeni bir yol keşfettim. | TED | تعريف أعمق ، و لقد عانيت لأفهم هذا الأمر، و لقد توصلت لتحديد السؤال الذي يساعدني في تحرياتي |
Ve geçen birkaç yıldır, İnsan doğasına dair daha derin bir anlayışa ve kim olduğumuza dair daha derin bir anlayışa sahibiz. | TED | وعلى مر السنوات القليلة الماضية، أعتقد أننا قد منحنا نظرة أكثر عمقاً للطبيعة البشرية ونظرة أكثر عمقاً لهويتنا. |
Bizim de çözünürlüğü bin misli daha arttırıp daha derin bir bakış elde etmemiz gerekiyor. | TED | اذن نحن نحتاج دقة أفضل أكبر ألف مرة لنحصل على لمحة صورية أعمق. |
Şu anda yapmamız gereken, bunun çok daha derin bir hâli. Kendimize soralım, sahip olunan şeylerle tanımlanmayan bir hayat yaşamak ne anlama gelir? | TED | ما ندعو إليه اليوم، أعمق من ذلك بكثير، وهو أن نسأل أنفسنا ماذا يعني أن نحيا حياة غير محددة بأشياء. |
Heyecan... Sonuç ne olursa olsun daha derin bir bilgi ve anlayış kazanacağınızı bilerek hissedeceğiniz heyecan! | TED | ذلك الشعور المثير الذي تشعر به عندما تدرك أنه مهما كانت النتيجة، فإنك ستكتسب معرفةً أكبر وفهمًا أعمق. |
Bu garip bir tesadüf mü, yoksa yüzyıllar ötesine uzanan daha derin bir bağlantı mı? | TED | هل هي صدفة غريبة أم صلة أعمق تمتد عبر القرون؟ |
Daha geniş çaplı motivasyon için, dönüşümün daha derin bir amaç hissiyle bağlanması gerekir. | TED | للتحفيز بنطاق أوسع، يحتاج التحول أن يكون على اتصال أعمق بجوهر الهدف. |
Senelerce restoranlarda çalıştıktan sonra, işimin, son sunduğum yemekten daha öteye taşınan daha derin bir etkisi olmasını arzuladım. | TED | وبعد سنوات من العمل في المطاعم، تطلّعت في عملي أن أصل إلى تأثير أعمق يتجاوز آخر وجبة قدمتها. |
Ampül daha derin bir bilimsel anlayışa dayanan farklı bir teknolojidir. | TED | المصباح الكهربائي هو تقنية مختلفة. تعتمد على فهم علمي أعمق. |
Kadınların cinsel baskıları, kızlık zarının basit anatomik özellikleriyle ilgili bir yanlış anlaşılmadan çok daha derin bir konu. | TED | القمع الجنسي للنساء نابع مما هو أعمق بكثير من سوء فهم بسيط لخصائص غشاء البكارة. |
Ama burada daha engin, daha derin bir şeyler var. | TED | لكن هناك شيئاً أكثر تعقيداً هنا ، شيئ أعمق . |
daha derin bir araştırma yapabileceğimiz adli tıp raporu var mı? | Open Subtitles | هذا ما قاموا به، لكن أين قاموا بذلك؟ هل هناك تحليل أعمق للطب الشرعي يمكننا الخوض فيه؟ |
Sorun bundan daha derin. Bir hayat değişikliğinden geçiyor. | Open Subtitles | الأمر أعمق من ذلك انه يمر بمرحلة تغير في حياته |
Sen özgür, gevşemiş ve yeni fikirlere açık bir halde daha derin bir katmana girmiş olacaksın. | Open Subtitles | ، ستدخل لطبقة أعمق منفتح ومستقبل باسترخاء |
Yeniden başlangıç, birbirimize daha derin bir saygı hissiyle. | Open Subtitles | بداية جديدة ثانية، مع إحساس أعمق لإحترام لبعضهم البعض |
Altında doldurulması gereken daha derin bir ihtiyaç, daha derin bir açlık olabilir. | Open Subtitles | ثمة حاجة أعمق اشتهاء أعمق فراغ بحاجة للملء |
Birbirimize daha derin bir aşk beslemenin bir diğer yolu çünkü. | Open Subtitles | إنها طريقة آخري لحبنا لبعضنا البعض. بطريقة أكثر عمقاً. |
Ama daha derin bir şeyi bilmek istiyorum Modern Kimya ilkeleri ardındaki kavrayışımıza ne katkı yaptılar? | Open Subtitles | لكن أردتُ معرفة شيء أكثر عمقاً ما مدى مساهمتهم لفهمنا المعاصر لمباديء الكيمياء؟ |