Kurbanın eroine nasıl el koyduğuna dair kanıtım yok. | Open Subtitles | لقد قدمت بالفعل أنه لا دليل على أن الضحية إحتفظ بذلك الهيروين |
En son olan kazadan sonra da görüştüğünüze dair kanıtım var. | Open Subtitles | لدى دليل على انكٍ قابلتى المدير سونج مجددا بعد الحادثه التى وقعت مؤخرا |
Kulağa nasıl geldiğini biliyorum. Ama artık varlıklarına dair kanıtım var. | Open Subtitles | أعرف كيف يبدو لكم ولكني أملك دليل على تواجدهم |
Bob Archorun bir terörist gruba bağlı olduğuna dair kanıtım var. | Open Subtitles | عندي دلائل تقول أن السيد (أركتور)َ هو عضو سري في منظمة ارهابية ممولة جيدا |
Bay Arctor'ın gizli bir uyuşturucu örgütünün üyesi olduğuna dair kanıtım var. | Open Subtitles | عندي دلائل تقول أن السيد (أركتور)َ هو عضو سري |
Bir uyuşturucu çetesinin başı olduğuna dair kanıtım var! | Open Subtitles | لديّ دليل على أنه يترأس عصابة مخدرات! |
Yangını planladığına dair kanıtım vardı Avery ile birlikte olduğunu öğrendiğim zaman da bu mükemmel bir tuzaktı. | Open Subtitles | كان لدي دليل على أنه كان يخطط للإحراق (لذا حين اكتشفت أنه ينام مع (ايفري تيسرت المهمة |