"daki tek" - Traduction Turc en Arabe

    • الوحيد في
        
    • الوحيدة في
        
    • الوحيد فى
        
    • الوحيدة داخل
        
    • الوحيدات في
        
    Elbette, Dr.King Amerika'daki tek... ...mükemmel konuşmacı değildi. TED حسنا لم يكن د.كنج الرجل الوحيد في أمريكا الذي يملك قدرات خطابية رائعة.
    Elbette öyle, Springwood'daki tek Tayvan lokantası çünkü. Open Subtitles طبعاً ، إنه الطعام التايلاندي الوحيد في سبرنج هود
    Rhode Island'daki tek düzgün poliste bana denk geldi. Open Subtitles حصلت على الشرطي المستقيم الوحيد في راود ايلاند.
    Evet, dinamit ile balık avlamama izin veren Amerika'daki tek şehir. Open Subtitles أجل ، إنّها البلدة الوحيدة في "أمريكا" التي تبيح الصيد بالديناميت
    Bridgewater'daki tek düzgün kilise. Open Subtitles حسنا نحن الكنيسة الوحيدة في منطقة بريدج ووتر
    Ben bir terziyim, efendim, Calcutta'da bulunmuş ve bu gülünç elbiseleri yapabilen Lhasa'daki tek terzi. Open Subtitles أنا خياطه يا سيدى الوحيد فى لاسا التي قَدْ كَانتْ في كلكتا و يُمْكِنُ أَنْ تعيدَ إنتاج هذه البدلاتِ السخيفةِ.
    Illinois'daki tek belediye başkanı, karnını kaşıyınca motosiklet çalıştırmaya çalışır gibi görünüyor. Open Subtitles إنه العمدة الوحيد في ولاية إلينوي الذي عندما تحك معدته يبدو وكأنه يحاول أن ينطلق بدراجة نارية
    ...Etiyopya kurdu tüm Afrika'daki tek kurt cinsi. Open Subtitles الذئب الاثيوبي الذئب الوحيد في إفريقيا كلّها
    Amerika'daki tek akraban ve nerede olduğunu bilmiyorsun? Open Subtitles أحد أقرباءك الوحيد في أمريكا وأنت لا تعرف أين هو؟
    Ben lisedeyken Cabot'daki tek sinema salonuna bir film gelmişti. Open Subtitles حسنًا، انظر، عندما كنت بالثانوية، جلبوا فيلم إلى دار السينما الوحيد في كابوت.
    Böbürlenmek gibi olmasın ama, Bay Kinnick tüm Nevada'daki tek şaperon ile konuşuyorsunuz. Open Subtitles لا اريد ان اكون مغرورا ايضا يا سيد كينيك لكنك تتحدث الى الحارس الوحيد في كل نيفادا
    Eyalet olma mücadelemizde bize önderlik edebilecek en iyi özelliklere sahip Shinbone'daki tek kişi olduğunu düşündüğüm bir insanı aday göstermek istiyorum. Open Subtitles أود أن ارشح رجل أعتقد هو الرجل الوحيد في هذه البلدة الذي لديه المؤهلات المناسبة ل تقودنا في كفاحنا من أجل اقامة دولة .
    Keşke Avusturya'daki tek zaiyatın o olduğunu söyleyebilseydim. Open Subtitles كنت اتمني ان اقول انه مصابنا الوحيد في "النمسا"
    Chicago'daki tek politikacı Lalowe Brown mı? Open Subtitles ls Lalowe براون السياسي الوحيد في شيكاغو؟
    Bakın, bahse girerim bu Terra Nova'daki tek abaküstür. Open Subtitles -انظر، أُراهن بأن هذا هو اللّوح الوحيد في "تيرا نوفا " -سببٌ جيّد
    Sen de Avrupa'daki tek dedektifsin zaten. Open Subtitles و أنت هو المحقق الوحيد في أوروبا كلها
    Kuzey California'daki tek silah kaynağı biziz. Open Subtitles نحن مصدر السلاح الوحيد في " كاليفورنيا " الشمالية
    Oh, hadi, ne, Chino daki tek müzik Silah sesleri ve helikopter sesleri mi? Open Subtitles أكانت الموسيقى الوحيدة في تشينو صوت إطلاق النار والمروحيات؟
    Alpha'daki tek uçamayan sen olduğun için de oldukça ironik. Open Subtitles الذي هو مثير للسخرية بأنك ِ الوحيدة في ألفا التي لايمكنها الطيران
    - Defiance'daki tek doktor ben değilim. Open Subtitles لست الطبيبة الوحيدة في المواجهه
    Afrika'daki tek beyaz katil ben değilim Bayan Brent. Open Subtitles أنا لست القاتل أبيض البشرة الوحيد فى إفراقيا يا سيدة برينت
    DEO'daki tek uzaylı Supergirl değilmiş. Open Subtitles يقولون (الفناه الخارقة) ليست الفضائية الوحيدة داخل إدارة مكافحة الخوارق
    NYÜ'daki tek kraliçe Carnegie Hall'daki Liza'ya bileti olan kişidir. Open Subtitles (N.Y.U) الملكات الوحيدات في (هم الذين يحملون تذاكر ليروا (ليزا) في قاعة (كارناغي

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus