"deki tek" - Traduction Turc en Arabe

    • الوحيد في
        
    • الوحيدة في
        
    Ölümcül olmayan dozu üretme uzmanlığına ve yönetimine sahip İngiltere'deki tek kişi olduğumdan dolayı şüphe altında kalabilirim. Open Subtitles بما أنني الرجل الوحيد في بريطانيا الذي يحوز على مهارة صنع وإعطاء جرعة غير قاتلة،
    Yani Marcus Messner, Olivia Hutton'ı koca Franklin'deki tek seçkin Fransız Restoranına götürmeye karar vermiş. Open Subtitles أذا ماركوس ميسنر عمد على أخذ أوليفيا هاتون الى المطعم الفرنسي الفاخر الوحيد في كل مقاطعة فرانكلين
    Kongre'deki tek kurt o değil. Open Subtitles أظهري له بأنه ليس القائد الوحيد في الكونغرس
    Monica, NSA'deki tek dostumdu. Open Subtitles ستريدينه لنفسك يوماً ما. كانت مونيكا صديقتي الوحيدة في ذلك المكان،
    Tamam, sen benim Haiti'deki tek bağlantımsın, değil mi? Open Subtitles حسنا ، أنتِ وسيلة إتصالى الوحيدة في "هايتي" ، أليس كذلك؟
    Seul'deki tek denizkızı benim sanıyordum. Gerçekten şaşkına döndüm. Open Subtitles أعتقدت أيضاً بأنني كنت حورية البحر الوحيدة في سيئول .
    Lideriniz bana silah doğrultup, siz ve şövalyelerinizin Tenessee'deki tek kanun olduğunu söylemedi mi? Open Subtitles ألم يصوّب زعيمك مسدسه نحوي ؟ ... وقال أنك أنت وفرسانك تمثلون القانون الوحيد في تينيسي ؟
    Miami'deki tek bilgisayar satıcısı ben değilim. Open Subtitles هذا تحرش " أنا لست بائع الحاسوب الوحيد في " ميامي
    Demek ki Miami'deki tek arkadaşı ben değilmişim. Open Subtitles من الواضح أني لست صديقه الوحيد في [ميامي]؟
    Zürih'deki tek yangın alarmı olmayan oteli bulmuşsun. Open Subtitles وجدتِ الفندق الوحيد في "زيورخ" بدون إنذار حريق يعمل.
    Bölüm'deki tek analist olduğun halde brifinge nasıl geç kalabiliyorsun? Open Subtitles كيف سيكون شعورك اذا كنت المحلل الوحيد... في هذا القسم لا يمكنك أن تجري مؤتمر بسبب ضيق الوقت ؟
    Yani McLaren'deki tek elektrik motorundan 109 fazla. Open Subtitles وهذا أكثر بفارق 109 حصان مِن المحرك الوحيد في سيارة "مكلارين
    Ve National City'deki tek kahraman sen değilsin. Open Subtitles وأنت لا بطل الوحيد في ناشيونال سيتي.
    Kana susamıs canavarlara karsı âcizleri koruyan İngiltere'deki tek insan olduğu için! Open Subtitles لأنه الوحيد في (انكلترا) الذي حَمَى الضعفاء.. .. من الوحوش الذين امتصوا دمائهم
    Miami'deki tek düzgün adamdı. Open Subtitles ،"الرجل المحترم الوحيد في "ميامي
    Her bebeği odaya getirdiklerinde bu kıvılcımı tanımlamak için "ruh" kelimesini kullanırım, çünkü bu anlama yakın olan İngilizce'deki tek kelime. TED أستخدمُ كلمة "روح" لوصف هذا البريق، لأنها الكلمة الوحيدة في اللغة الإنجليزية التي هي قريبة لتسمية ماذا يجلبُ كل طفل إلى الغرفة.
    Univille'deki tek veteriner ev vizitesi yaptığı için sanırım çok şanslıyım. Open Subtitles اعتقد أنني محظوظة بأن الطبيبة البيطرية الوحيدة في (يونيفيل) تستجيب لحالات الطوارئ المنزلية
    Brooklyn'deki tek Porto Rikolu Polonyalı. Open Subtitles البولندية البورتو ريكو الوحيدة في (بروكلين).
    Sarah'i ariyorum. Bölüm 1'deki tek bilim insani o. Open Subtitles سأتصل بـ(سارة)، فهي العالمة الوحيدة في القطاع واحد.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus