| Karadayken bir denizciye asla güvenme. Bu işe hiç karışma. | Open Subtitles | أبداً لا تثق في بحار على اليابسة، أنت أفضل منه |
| Kendini öldüren transseksüel bir denizciye bir çift göz gönderdi. | Open Subtitles | شحن زوج من الأعين إلى بحار متغير جنسياً قام بقتل نفسه |
| Her denizciye özel kimlik verilmesi için bir dizi sıkı güvenlik kontrolünden geçmesi gerekir. | Open Subtitles | على كل بحار أن يمر بمجموعة من تفقدات الأمن الشديدة ليصدر هوية خاصة |
| "Kendisi, ülkesine cesurca hizmet etmiş bir denizciye karşı oldukça kabaydı." | Open Subtitles | "أنها كانت وقحة تجاه جندي بحرية سابق الذي خدم وطنه ببسالة" |
| Sefil bir denizciye benziyor. | Open Subtitles | أقصد, يبدو مثل ... مثل مثل جنود المارينز |
| O zaman bir denizci olarak başka bir denizciye şunu sorayım: | Open Subtitles | اذاً دعني أسألك عن شيء.. كبحار يسأل بحاراً آخر |
| Sovyet donanması tarihinde... hiçbir denizciye... | Open Subtitles | في تاريخ البحريّة السّوفييتيّة ... لا يوجد بحّارة ... |
| Sahne bu emri alan denizciye gelir, gözleri yaşla doludur ve yavaşça yoldaşlarının kapısını kapatır. | Open Subtitles | وبالنظر إلى البحّار الذي تلقى الأمر، والدمع في عيناه، يقوم بإغلاق الفتحة على رفاقه |
| Bir denizciye karada asla güvenme. Bulaşmasan iyi olur. | Open Subtitles | أبداً لا تثق في بحار على اليابسة، أنت أفضل منه |
| Mesela bu, bekaretini 16 yaşındayken Staten Adası feribotunun banyosunda izindeki bir denizciye kaybetmiş. | Open Subtitles | فقدت عذريتها في الـ16 في حمام معدية جزيرة ستاتن مع بحار الي جزيرة ليبرتي |
| Bu meseleyi, sizleri yeni tanıştığım bir denizciye emanet ederek çözüp şehre dönmek niyetindeyim. | Open Subtitles | أريد تسوية الأمر وتسليمكم إلى بحار تحدثت معه هاتفياً للتو قبل أن أعود إلى المدينة بسلام. |
| Şimdi de elimizde, sizleri dün tanıştığınız bir denizciye emanet eden tamamen yasal bir vasiyetname mevcutken, | Open Subtitles | والآن وبمواجهة شهادة ووصية أخيرة قانونية تماماً نضعكم في رعاية بحار قابلتموه البارحة، |
| "Bu sarhoş denizciye ne yapacağız..." | Open Subtitles | ماذا أمامنا أن نفعل أمام بحار سكير |
| "Bu sarhoş denizciye ne yapacağız..." | Open Subtitles | ماذا أمامنا أن نفعل أمام بحار سكير |
| "Bu sarhoş denizciye ne yapacağız..." | Open Subtitles | ماذا أمامنا أن نفعل أمام بحار سكير |
| İyileştiğinde ona, ne zaman yardıma ihtiyacı olursa hangi denizciye o numarayı verse, onu bulacaklarını söylemiş. | Open Subtitles | وعندما تعافيت أخيراً، أخبرتها أنّها إن إحتاجت لمساعدة يوماً... يمكنها إعطاء ذلك الرقم لأيّ جندي بحرية وستجدها. |
| - Bacak bir denizciye ait. | Open Subtitles | انها تخص أحد جنود المارينز |
| Güçlü kuvvetli bir denizciye ihtiyacım var, bir benzinci ve bir de fırıncıya. | Open Subtitles | نريد بحاراً قوياً و مزيتاً و طاهياً |
| Sovyet Donanma tarihinde hiçbir denizciye K 19 gibi bir gemi verilmemiştir. | Open Subtitles | في تاريخ البحريّة السّوفييتيّة ... لا يوجد بحّارة ... قد أُعْطِيَوا الغواصة كال كيه |
| Arizona'ya selam çakmadı diye bir denizciye girişen adama sesleniyorum. | Open Subtitles | أنا مستعد للقيام بما يجب أن أقوم به. أنا أتحدث للرجل الذي ارتّد البحّار. لفشله في عقد التحيّة العسكرية،(لأريزونا) |
| Çalışan denizciye yol verin. | Open Subtitles | إكسر القاعده جهز غرفه لبحار عامل |