depresyondan kurtulmuş insanlar bunu sonrasında önceye göre daha çok gösterir. | TED | الناس الذين تخلصوا من الاكتئاب يظهروها بعد أكثر من ذي قبل. |
Ayrıca içine düştüğün depresyondan seni kurtaramadığım için de bana kızgın olduğunu tahmin edebiliyorum. | Open Subtitles | أتفهّم أن تكونَ غاضباً أنني لم أستطع أن أنقذك من حالة الاكتئاب التي أصابتك |
Artık depresyondan kurtulup normal adetleri olan insanların yanında dönme zamanı geldi. | Open Subtitles | الاكتئاب انتهى ثم شقّ الطريق إلى عالم الناس العاديين والبشوشين |
Kuzey iklimlerde depresyondan kurtulmak için. | Open Subtitles | في الأقاليم الشمالية يشربون لتجنّب الكآبة |
Çünkü şuanda, depresyondan kurtulmak için içiyorum. | Open Subtitles | لأنّي الآن أشرب لأتخلّص من الكآبة |
Seni şok ederek depresyondan çıkarabileceğini mi sanıyordu? | Open Subtitles | هل كان يظن أنه سيصدمك لكى يخرجك من الإكتئاب ؟ |
Bu insanların nasıl bu kadar iyi hayatları oldu, büyük depresyondan geçmeyi becermelerine rağmen? | TED | كيف لهؤلاء الناس الذين يعيشون حياة أفضل حتى مع اكتئاب أشد أن يتخطوا الأمر؟ |
Gelme nedenim yaşadığım depresyondan kurtulmak ve kocamla bir hayat kurmak istememdi. | Open Subtitles | حافزي هو أن أتخلص من إكتئابي و أن احظى بحياة هنيئة مع زوجي |
Özsaygını arttır, depresyondan kurtul. | Open Subtitles | بناء احترام الذاتِ، كيفيةُ التغَلُبِ على الاكتئاب. |
Zaten depresyondan nasıl yıllarca acı çektiğini anlattım. | Open Subtitles | انا بالفعل اخبرتك كيف انها عانت من الاكتئاب لسنوات |
İki hafta içinde adam ağlamayı bırakıyor. Bir ay içinde de depresyondan kurtuluyor. | TED | وفي خلال شهر، كان قد شُفى من الاكتئاب. |
Bir gün, Lisa ve depresyondan kurtulmuş arkadaşlarının inşa ettiği o bahçede öylece durduğumu hatırlıyorum -- gerçekten çok güzel bir bahçeydi. Şöyle düşünmüştüm, Avustralya'da Hugh Mackay adında bir profesörden esinlenmiş. | TED | وأذكر أنني كنت واقفًا ذات يوم في تلك الحديقة التي زرعتها ليسا وأصدقائها مرضى الاكتئاب السابقين، وهي حديقة جميله حقًا، وواتتني هذه الفكرة التي قد ألهمني بها شخص يُدعى بروفيسور هيو مكاي في أستراليا. |
Onları bu depresyon yaratan mesajlar kasırgasından, mutluluğu yanlış yerde arama eğiliminden uzaklaştırdı ve bizi depresyondan çıkaran daha anlamlı ve yepyeni değerlere yakınlaştırdı. | TED | فقد اتشلَتهم بعيدًا عن إعصار تلك الرسائل المسببة للاكتئاب، والتي عوَّدتنا على البحث عن السعادة في الأماكن الخطأ، وأخذَتهم نحو قيم أفضل وذات معنى والتي بدورها ساعدتهم على الشفاء من الاكتئاب. |
Jedi akıl oyunlarıyla kendinizi depresyondan kurtarabileceğinizi veya başka bir anksiyete ya da ciddi bir durum içinden çıkabileceğinizi söylemiyorum. | TED | لا أقترح عليكم هنا أنّه بإمكانك ببساطة أن تنفّذ بعض حيل الجدي الذهنيّة فتخرج نفسك من حالة الاكتئاب أو القلق أو أي نوع من الحالات الجديّة. |
İncilde, odanızda bulunan tek kitapta, böyle diyelim, incilde depresyondan bahsediyor. | Open Subtitles | في الإنجيل، الكتاب الوحيد الذي وضعتموه في غرفتي... ـ قد أعـقّـب ـ في الإنجيل، يرِد ذكر الاكتئاب. |
İçtiğin milyonlarca kahveden, sürekli zamparalıktan. her zaman endişelenmekten, umutsuz depresyondan, geceleri diş gıcırdatmaktan ve sırılsıklam terleyerek tamamen zayıflamaktan değil yani? | Open Subtitles | ومعاشرة النساء باستمرار الكآبة اليائسة ... صرير الأسنان الليلي والتعرق الغزير ؟ |
depresyondan.. Bazı seçimler yaptım. | Open Subtitles | الكآبة صنعت بعض الإختيارات |
Babası beş sene önce öldü ve annesi depresyondan kafayı yediği için hiçbir işte dikiş tutturamıyor. | Open Subtitles | والده توفيّ قبل 5 سنوات وأمّه أصيبت بالجنون من الإكتئاب لهذا لا يمكنها حتّى أن تجد وظيفة |
Aile ile birlikte olmanın depresyondan kurtulmada çok yardımcı olduğunu anladık. | Open Subtitles | وجدنا ان تواجد العائلة حوله مفيد جداً للشفاء من الإكتئاب |
Doğum sonrası depresyondan intihar eğilimini anlayabilirim. | Open Subtitles | أستطيـع ان اتقبـل محـاولة الأنتحـار التـي أتت اكتئاب بعد الولأده , لكن .. |
Gelme nedenim yaşadığım depresyondan kurtulmak ve kocamla bir hayat kurmak istememdi. | Open Subtitles | حافزي هو أن أتخلص من إكتئابي و أن احظى بحياة هنيئة مع زوجي |