Başka bir deyişle, büyük verilerin faydalarına mahremiyeti korurken sahip olabiliriz. | TED | بمعنى آخر، نحن بإمكاننا التمتع بفوائد البيانات الهائلة مع حماية السرية. |
Bir diğer deyişle, bu veriler bu organizmaları evcilleştirebileceğimizi gösteriyor. | TED | بمعنى آخر, هذا يوضح أننا نستطيع أن نستأنس تلك الكائنات. |
Diğer bir deyişle, ırkın, biyolojik ya da bilimsel olarak bir tabanı yok." | TED | بعبارة أخرى، لم يكن للأعراق أي أساس جيني أو مبني على حقائق علمية. |
Diğer bir deyişle, politik olarak haklı olabiliriz ama duygusal olarak yanlış. | TED | بكلمات أخرى، بإمكاننا أن نكون على حق سياسياً لكن على خطأ عاطفياً. |
Diğer bir deyişle, şeyleri istemiyorum, karşılayacağı ihtiyaçları ve deneyimleri istiyorum. | TED | بكلمة اخري، انا لا اريد الاشياء، اريد الحاجات والتجارب التي تشبعها. |
Yani başka bir deyişle, bu bilgi meselesi, kaynak değil. | TED | بمعنى آخر، الأمر متعلق بماذا نعرف وليس بنقص في الموارد. |
Bir başka deyişle en ihtiyaç duyduğu zamanda ülkenize... yardım etmeyi reddediyorsunuz. | Open Subtitles | بمعنى أخر انت ترفض ان تساعد بلدك في ساعة حاجتها .سيد الينوت |
Bir başka deyişle, izlenemez bir hattan gelen aramayı kabul etmiş. | Open Subtitles | بمعنى اخر فقد أخذ الرقم واتصل من خط لا يمكن تتبعه |
- ...üzmeyen birisi. - Diğer bir deyişle, senin tam tersin. | Open Subtitles | فقط لكى يبنى لنفسه دعما بمعنى أخر شخص ما على عكسك |
Diğer bir deyişle; her durumda, ikilem oluşturmayacak tarzda bir çözüme varırsınız. | Open Subtitles | بمعنى آخر ، سوف تحصل على حل لا يؤدي إلى تناقض أبداً |
Diğer bir deyişle, ben mahkemeye öfke sorunlarının giderildiğini söyleyene dek burada kalacaksın. | Open Subtitles | لذلك بمعنى أخر أنت هنا حتى أعلم المحكمة أن مشكلة غضبك قد حْلت |
Yani başka bir deyişle, mühimmatı boşa harcamadan veya zayiat vermeden gemileri alabiliyorlardı. | TED | لذا بعبارة أخرى، كانوا يستولون على السفن دون إضاعة الذخيرة، أو تكبد الخسائرالبشرية. |
Başka bir deyişle, şuradaki ilk bir kaç cümle, bunun bir üzüm bitkisi olduğunu düşünürsek: kök yap, dal yap, çiçek aç gibi şeyler. | TED | بعبارة أخرى ، الجملتين الأولى هنا لو افترضنا ان هذا الجينوم خاص بنبتة العنب اصنع هنا جذر ، وهنا فرع ، وكوّن هنا زهرة |
Diğer bir deyişle, Bağımsılık Cephesi'nin kazanmaya yetecek askeri gücü yok. | Open Subtitles | بعبارة أخرى، جبهة التحرير اليابانية لا تملك القوة الكافية لكي تربح |
Başka bir deyişle, araştırmacı arkadaşlarımı öldürdüler ve suçu üzerime attılar. | Open Subtitles | مما يعني بكلمات أخرى.. أنهم قتلوا مساعديني بالأبحاث ووضعوا اللوم علي. |
Başka bir deyişle, sarhoş bir müşteriyi direksiyon başına geçirdin. | Open Subtitles | إذاً بكلمات أخرى، سمحت لزبون كان ثملا جدّاً بقيادة سيارة؟ |
Başka bir deyişle, Hammond Goa'uld'a bize karşı kullanabileceği bir silah vermiş oldu. | Open Subtitles | بكلمة أخرى , جنرال هاموند بشكل فعال قدم للجوائولد , سلاح ليستخدموه ضدنا |
Diğer bir deyişle, "Ya her şeyi kazanırsın ya da her şeyi kaybedersin." | Open Subtitles | بكلمة أخرى، تَرْبحُه كُلّ شيءَ أَو يَفْقدُ كُلّ شيءَ |
Yani diğer bir deyişle, hemen hemen her zaman aşağıdan yukarıya başlar. | TED | بتعبير مختلف، في معظم الأحيان تبدأ الأشياء من أسفل الهرم لأعلى. |
Diğer bir deyişle, kederli bir anneyi politik araç olarak kullanacak. | Open Subtitles | وبعبارة أخرى إستغلال أم حزينة كضغط سياسي لن يصدق أحد مصداقيته |
Yani bir başka deyişle, bu şeyi bitir diyorsun. | Open Subtitles | لشراءِ ذلك السهم. بكلماتٍ آخرى , أُنهي هذا الأمر ؟ |
Başka bir deyişle, 10 Eylül de bu resmi gördüğümüzde artık cihazın çalıştığından emindik. Ve bu büyük bir başarıydı. | TED | بصيغة أخرى، حين رأينا تلك الصورة في 10 سبتمبر عرفنا أن الآلة تعمل وذلك انتصار كبير |
Başka bir deyişle benim değerim kendimi geleneksel otoriteye teslim etmemle garantiye alınmıştır. | TED | وبكلمات أخرى، القيمة التي كانت مضمونة لي عن طريق تكريس نفسي للسلطات التقليدية |
Diğer bir deyişle: Devlet nasıl doğru politika oluşturabilir? eğer haksızlıkların mevcut seviyelerini ölçemezse. | TED | وبمعنى أخر: كيف لحكومة أن تصنع سياسات منصفة إذا كانت غير قادرة على قياس مستويات عدم الإنصاف الحالية؟ |
Başka bir deyişle fay, o zamandan beri kayıyor. | Open Subtitles | بمعنىً آخر، ما زال الصدع ينزلق منذ ذلك الحين. |
Diğer bir deyişle katilin nedenini. | Open Subtitles | الدافع، إذا جاز التعبير. |
Bir başka deyişle: Yapayalnızsın artık diyor! | Open Subtitles | باختصار ، انتهي بي الأمر أن أصبح وحيداً |
Bir diğer deyişle, belki de sorun gaziler değil, belki de sorun bizizdir. | TED | بكلام آخر، لربما كانت المشكلة ليست في المحاربين والجنود، ربما كانت المشكلة بنا نحن. |