PJ: Evet, sen bir tanesini işaret ederken ben aslında sana diğerini verdim. | TED | ب.ج: أجل، لقد كنت تشير إلى واحدة منهم، لكنني في الحقيقة أعطيتك الأخرى. |
Sonuna kadar mortgage, bir kredi kartını ödemek için diğerini kullanmak. | Open Subtitles | كل شئ مرهون حتى المقابض، إستخراج بطاقة إئتمان لتسديد ديون الأخرى |
Beş duyundan birisinden yoksun kaldığında, ...kalan dördünün keskinleşerek diğerini telafi ettiği söylenir. | Open Subtitles | يُقال أنك لو حجبت أحد حواسك الخمسة الأربعة حواس الأخرى يصبحون أكثر حدة |
Birçok deneme yanılmadan sonra çok basit bir ayarlama bulduk kollardan yalnızca biri veya diğerini hareket ettirebilecektik. | TED | وهكذا الكثير من التجارب والكثير من الاحفاق خرجنا بنظام بسيط بحيث انه يمكنتا تحريك هذا المسند او الاخر |
Korkuda tıpkı kurgudaki gibi, birşey diğerini yönlendirir. | TED | مثل ما هو الحال في الرواية, في الخوف شيء واحد يقود دائما الأخر |
Hayır, ama bir tane tutup onu da diğerini yakalamak için kullanabilirim. | Open Subtitles | لا ، لكنني استطيع اصطياد سمكه واحده واستخدام تلك السمكه لاصطياد الاخرى |
Bir bacağını şu Cadillac'ın tamponuna diğerini de şu Ford'a bağlarım ve "bum!" | Open Subtitles | و سأربط إحدى ساقيه لهذه السيارة الكاديلاك و الآخرى للسيارة الفورد و سأسحقه |
PJ: Sen bir tanesine işaret ediyordun, ben sana diğerini verdim. | TED | بي جى: لقد أشرتِ إلى واحدة لكنني أعطيتكِ الأخرى. |
Elbette, bir nevi ama uzay programının en büyük yararının bir ülkenin diğerini yenmesiyle ilgisi yoktu. | TED | حسنا، بالتأكيد، نوعا ما، ولكن أكبر الفوائد من برنامج الفضاء ليس له صلة بأن دولة ما تتغلب الأخرى. |
Ve deniz koruma planlarında bir alanın diğerini nasıl etkilediği dikkate alınmalı. | TED | ويجب أن تأخذ خطط الحماية البحرية في الحسبان كيف تؤثر منطقة على الأخرى. |
tahmin edersiniz ki, bu iki görev çok iyi bir şekilde kaynaştı, biri diğerini destekliyor. Aslında, biri olmadan diğerini başarmak imkansız. | TED | و هاتان المهمتان كما ترون تنسجما معا تماما, أحداهما تضيف للأخرى. في الواقع, يستحيل تحقيق أحداهما دون الأخرى. |
Bir tanesini çekip, sonra geriye dönüp diğerini getirmeliydim. | TED | يجب أن أجذب احدهما، وأترك الأخر، وأعود وأجذب الأخرى. |
Bu küçük ve dar ve bardak kutusu ile odun arasında kalmış, hava heykelin altından geçiyor ve diğerini yaratıyor. | TED | عبر تلك الكوة الصغيرة بين صندوق الزجاج و الخشب, الهواء ينساب أسفل المنحوتة و يصنع الأخرى. |
Ne olmuş.diğerini de kırarım eşitlenirler. | Open Subtitles | و ماذا بعد؟ سأكسر الأخرى و سأتلائم مع الوضع الجديد |
Diğer yarısının ise sadece annesi veya babası var, çünkü diğerini AIDS sebebiyle kaybetmiş. | TED | والنصف الاخر فقد احد ابويه بسبب الايدز أيضاً |
Biriniz diğerini öldürsün, hayatta kalanı içeri atayım. | Open Subtitles | واحد منكم يقتل الاخر ومن يتبقى سازجه بالسجن للابد. |
Ben bunu alacağım, sen ve Milly de diğerini alın. | Open Subtitles | سأستقل أنا هذا الجندول، وانت وميلي اركبا الأخر |
Ya diğerini evlatlık edinen aile korkunç olursa? Ya olmazsa? | Open Subtitles | حسناً ، ماذا لو كان الشخص الذي سيتبنى الطفل الأخر غير سوي؟ |
Bir elini kalbine götür. diğerini karnına. Bana bak şimdi. | Open Subtitles | يد فوق قلبك و الاخرى فوق معدتك ثم انظري إلي |
Eğer cesaretim olsaydı, kalıp yalan söylerdim ve beni tekrar sevmeni sağlamayı umut ederdim olduğum gibi, kendim için ve böylece diğerini ve geçmişi unuturdun. | Open Subtitles | إذا كان لدى الجرأة لكنت بقيت وأستمريت فى الكذب على آمل أن أجعلك تحبنى مرة آخرى كما انا , لنفسى وتنسى الآخرى , تنسى الماضى |
Birini tepenin üstüne savurduk, diğerini de azgın sulara attık. | Open Subtitles | ألقينا بأحدهم من فوق جبل و بالآخر فى نهر ثائر |
Masada, balığı keserken, bir yanağı hanımefendiye, diğerini misafire sunarız. | Open Subtitles | عندما تقطع على الطاولة تعطي خد للسيدة والآخر لضيف الشرف |
ve birinin diğerini ikna etmek için söyleyebileceği herhangi bir şey olamaz." | TED | ولا يوجد شيء يمكن ان يقوله اي طرف للآخر والذي يمكن أن يؤدي الى اقناع احد الاطراف بوجهة نظر الطرف الآخر |
Onlardan biri daima diğerini yönlendirir. | TED | لابد لواحدة منهما أن تتطور والأخرى تندثر. |
Ölüp hayalet olan birinin gidip diğerini bulmasının hikayesi. | Open Subtitles | قصة شخص أصبح شبح بعد الموت و ذهب لإيجاد الشخص الآخر |
Meksika ve Birleşik Devletler, bir el diğerini yıkar. | Open Subtitles | المكسيك والولايات المتحدة يد واحدة تطهر الآخري |
Bu çocuğu rahat bırakıp uçan diğerini dert etsene. | Open Subtitles | لمَ لا تتركي هذه الطفلة المسكينة وتهتمي بالأخرى التي تطير؟ |
Ama neden bir hücrenin bir diğerini tükettiği bu an karmaşık yaşamı ateşlemiş olsun ki? | Open Subtitles | لكن لماذا كانت لحظة ابتلاع خلية لأخرى هي ركلة البداية للحياة المعقدة ؟ |
Motorlar çalışmıyor. diğerini deneyeceğim. | Open Subtitles | ولا توجد أيّ قوة على المحرك الأول، سأحاول مع الثاني. |