ottaki çakmaktaşı ucunu ısırabilmek için daha sert dişler geliştirdiler. | Open Subtitles | طَوَّرَوا أسنان اكثر صلاب لقَضِمَ خلال ذلك العشب المَشْحُوذ بالسّيليكا. |
İki, üç, sekiz. Sağ taraftaki üst ve alt dişler kırılmış. | Open Subtitles | إثنان، ثلاثة، ثمانية أسنان علوية وسفلية في الجانب الأيمن قد تحطّمت. |
Karada, hayat bir köşeyi döndü. Önce çeneler oluştu, sonra dişler geldi. | TED | على الأرض، تغيرت الحياة. الفك تشكل الأول. الأسنان جائت فى وقت لاحق. |
Kemikler, dişler ve saç senin uzmanlık alanın ya, sen... | Open Subtitles | تعلمين ، الأسنان و الشعر العظام نوعا ما هي تخصصك |
Güzel gözler, kusursuz dişler. Gel, seni öpeyim. | Open Subtitles | جذاب المنظر و اسنان ناصعة البياض تعالى, دعني اقبلك |
Bu dişler çıkıyor mu, dökülüyor mu, bir şey diyemeyeceğim. | Open Subtitles | لا استطيع ان اخبر , هذه الاسنان ستجدد ام ستقع |
Tabiat ana, sık sık canlılarını değiştirir Onlara büyük dişler, daha keskin pençeler, uzun bacaklar verir ya da burada olduğu gibi üçüncü bir göz. | Open Subtitles | فتعطيهم أسنان أكبر، مخالب أكثر حدّة، سيقان أطول، أو كما في هذه الحالة، عين ثالثة |
Bunu kendinize saklasanız iyi edersiniz. Eller yok, ayaklar yok, dişler yok. | Open Subtitles | ومن الأفضل أن تحفظوا هذا لأنفسكم لم يكن هناك أيدي، أو أقدام ، أو أسنان |
"Karanlığın ağzı, taşdan dişler... asla ihtiyarlamayacaklar tarafından korunan... altın karna kadar boğazdan in." | Open Subtitles | فَمّ الظلامِ أسنان الحجارةِ أسفل الحنجرةِ إلى بطنِ الذهبِ تحرس بأولئك الذي مَا كَبروا في السنّ |
Evet evet. Büyük gözler, büyük dişler ve büyük bir iştah! | Open Subtitles | نعم نعم عيون كبيرة، أسنان كبيرة و شهية كبيرة |
Oje, yanaklar, kulaklar, topuz, çanta, hempalar, dişler, | Open Subtitles | آذان , أظاهر , دمامل , صبغة حقيبة , صندوق غداء , أسنان , صندوق بريد |
Ve dişlerler içinde olan... içinde dişler olan portakallarımız olacak. | Open Subtitles | وسيكون لدينا أشجار بأسنان بالداخل بداخلها أسنان |
Parçalanmış dişler, kurbanın kimliğinin katil tarafından saptanmasını zorlaştırmayı denemiş olduğunu gösterir. | Open Subtitles | تحطيم الأسنان يشير إلى أن القاتل كان يحاول تصعيب محاولة تمييز الضحية |
Bir tek az yanıcı olan parçalar kalmış. dişler, metal parçalar falan. | Open Subtitles | . في ما عدا القطع أقل قبولية للإحتراق . الأسنان , المعدن |
Astım, kötü kokulu nefes, sarı dişler iğrenç bir cilt. | Open Subtitles | مثل مرض الربو رائحة النفس الكريهة وإصفرار الأسنان بشرة مقرفة |
Tanrım, şuna baksana. dişler, altın dolgular! | Open Subtitles | يا يسوع , هل رايتم هذا اسنان , مليئه بالذهب |
Kırık dişler aşırı şiddetli titremelerden dolayı olmuş olabilir. | Open Subtitles | من الممكن ان الاسنان المكسورة قد نتجت عن حالات التصاق عنيفة مقصودة |
Orada bir çift sivri dişe bağlı olan zehir bezleri var ve o dişler ise ağzına doğru kıvrılmış hâlde. | TED | حيث تمتلك زوجًا من الغدد السمية المرتبطة بزوج من الأنياب، وتلك الأنياب مرتبطة بفمها. |
Parlak tüyler, daha beyaz dişler ve daha iyi huylu olmaları için siz de bu mamayı seçin. | Open Subtitles | لمعطفٍ نظيف، وأسنان لامعة ومرتبة .. أمامك خيارٌ وحيد |
Gördüğünüz gibi, üst dişler hilal şeklinde bir iz bırakmış bunlar avlarından parçayı kesip almasını sağlar. | Open Subtitles | وبإمكانك ان ترى إمتداد أسنانه العلوية تأتي على شكل هلالي حيث تقوم بقطع اللحم وتأخذ قطعة من الحيوان |
Soruyorum çünkü muhtemelen sol taraftaki dişler çürümüştür. | Open Subtitles | انا اسأل لأن أسنانك اللتي في الجهة اليسرى متعفنه في الغالب |
SS: Sonra bu bileşeni sentezleyerek detaylar ve dişler üzerinde çalışıyoruz ve kaynak videodaki baş ve arka plan üzerine yerleştiriyoruz. | TED | س.س: ثم نقوم بتركيب البنية وتعزيز التفاصيل والأسنان ودمجها في الرأس والخلفية بالاعتماد على فيديو. |
Bu arada; tuvalet, dişler ve yatak! | Open Subtitles | هيا إلى دورة المياه ثم فرشوا أسنانكم ثم إلى الفراش |
o zaman, kendimi yedi yaşındayken görmeye çalışıyorum- uzun, sıska... eksik dişler. | Open Subtitles | وأحاول أن أتذكر كيف كنت في السابعة من العمر فقدت أسناني |
...saç çizgisi yerine oturur ve yeni dişler yerini alır. | Open Subtitles | يثخن الجلد نمط الشعر يتحدد والاسنان اللبنية الصغيرة تستبدل بالاسنان الدائمة |
Pençeler önde. dişler, pençeler, gürleme. | Open Subtitles | مخالِبهُ العظيمة مُمتدّة هكذا أنيابه مكشوفة، يخمِشُ ويُصارِع |