Ara sıra sözümüzü dinleyip iyiliğin için gerekeni yapar mısın? | Open Subtitles | هل بإمكانك أنت تنصت بعض الأحيان وتفعل مافيه مصلحتك ؟ |
Yani beni ne zaman dinleyip ne zaman susturacağını biliyorsun. | Open Subtitles | . . اعني ,انتي تعلمين وقت الإستماع اليّ ووقت إخراسي |
Ailemi dinleyip... senden vazgeçtiğim için çok utanıyordum. | Open Subtitles | كنت أشعر بالخجل أنني استمعت لوالدايَّ و تخلّيت عنكِ. |
Hepimiz dinleyip kimin suçlu, kimin suçsuz olduğuna birlikte karar vereceğiz. | Open Subtitles | سنناقش لما نستمع إليّه ونقرّر، البريء من المذنب، كلٍ على حده |
Bu adama yüreğini ve ruhunu döktün. dinleyip dinlemediğini bilmiyorsun. | Open Subtitles | شرحت للتو قلبك وروحك لهذا الرجل لا تعرف إذا كان ينصت |
Eğer bir şekilde o senin kocadıysa belki onu dinleyip eve dönmelisin. | Open Subtitles | إذاً، لو كان ذلك زوجكِ، فعليكِ أن تصغي إليه وتعودي إلى دياركِ. |
Daha basit günleri; hayattaki en önemli şeyin sağda solda takılıp plak dinleyip, arkadaşlarınla eğlenmek olduğu anları hatırlamak. | Open Subtitles | أن نتذكر وقت أكثر بساطة عندما أفضل شيء في الحياة كان شنقا، الاستماع إلى السجلات، ويلهون مع الأصدقاء |
Hayır, bu çok anlamsız.O kadar zamanı, kadınları dinleyip hediyeler alarak, onlarla yatmaya çalışmıyorsa neden harcasın ki? | Open Subtitles | كلا ، هذا غير منطقي ، لمَ تقضي كلّ هذا الوقت تستمع إلى نساء ، وتشتري لهنّ أغراض إذا كنتَ لا تحاول النوم معهنّ؟ |
Haydi, sence yönetim kurulu yükselecek kişiler hakkında kimi dinleyip dikkate alıyor dersin? | Open Subtitles | هيا يا صديقي، من تظن أن اللجنة ستستمع إلى تعليق ترقيته هنا ؟ |
Masada kalıp ailenin beyhude konuşmasını dinleyip sıkılman gerekiyor, şapşal. | Open Subtitles | كلا، عليك أن تجلس مضجراً وأنت تنصت إلى حديث أبويك الفارغ. |
Kulaklıkla dinleyip, seviyelere benim için bakar mısın? | Open Subtitles | أيمكنك أن تنصت على الأوعية؟ راقبا المستويات لي؟ |
Tek yapman gereken dinleyip talimatlara uymak. | Open Subtitles | كل ما عليك فعله هو أن تنصت و تتبع الإرشادات |
İşi radyo kanallarını dinleyip ET'yi yakalamak. | Open Subtitles | مهمّته الإستماع لمخلوقات فضائيّة على المذياع. |
Şunu dinleyip, bize ne konuştuklarını söyleyebilir misiniz? Burada sigara içemezsiniz. | Open Subtitles | هل تستطيعين الإستماع لهذا و إخبارنا بما يقولونه ؟ |
Kısaca, dün bana senin dinleyip dinlemediğini sorduklarında mahcup oldum. | Open Subtitles | كنت محرجة عندما سألوني البارحة عما إذا استمعت إليها |
Seni dinleyip 1 milyon doları iade ettiğim için cüzzamlı sayılıyorum artık ben. | Open Subtitles | أنا منبوذ لأنني استمعت إليك وسلّمت مليون دولاراً |
Şimdi hepimiz iç mekan ses tasarımcıları olalım, odalarımızı dinleyip etkili ve uygun sesler tasarlayalım. | TED | مهلا، دعونا نكون جميعا مصممي صوت داخلي، نستمع إلى غرفنا ونصمم صوتا فعالاً ومناسباً. |
Biz de her zamanki gibi dinleyip sonra da sorularımızı soracağız. Tamam mı? | Open Subtitles | لذا، وكما جرت العادة، سوف نستمع ونطرح الأسئلة بعد ذلك، حسنـاً؟ |
Bob Dylan dinleyip resimler çizen ve bu tür şeylerle ilgilenen biri. | Open Subtitles | ينصت لبوب دبلان، يرسم بعض الأشياء |
Eğer bir şekilde o senin kocadıysa belki onu dinleyip eve dönmelisin. | Open Subtitles | إذاً، لو كان ذلك زوجكِ، فعليكِ أن تصغي إليه وتعودي إلى دياركِ. |
O plakları dinleyip otuz bir çekerek bu kızı elde edemezsin. | Open Subtitles | أنت لم يحصلوا من قبل هذه الفتاة الاستماع إلى السجلات وقبالة الرجيج. |
Yani bu çukurda, çadırda veya öncesi mağarada hikaye dinleyip kitap mı okuyordun? | Open Subtitles | إذن كنت مختبئًا هنا بداخل كوخ وقبله بداخل كهف تستمع إلى القصص وتقرأ الكتب؟ |
Ne diyorsun, bu yaşlı kadını dinleyip adalet için savaşacakmısın? | Open Subtitles | ما رأيك ؟ هل ستستمع لعجوز تكافح من أجل العدالة ؟ |
Gidin eğlenin biraz. Neden gidip müzik dinleyip dans etmiyorsunuz? | Open Subtitles | لماذا لا تذهبون لكي ترقصوا و تستمعوا الى موسيقى ؟ |
Beni dinleyip, güvenmen gerek. | Open Subtitles | وعليك أن تنصتي لي جيّدًا وتثقي بكلامي |
Karını dinleyip burada kalacaksın. Vücudunun kendine gelmesine izin vereceksin. | Open Subtitles | شريطة إنصاتك لزوجتك والمكوث هنا، اسمح لنفسك بالتعافي. |
- Eğer hikayeyi dinleyip, soru sormasaydın birşeyler anlardın. | Open Subtitles | هذا لا يبدو منطقياً - إنه منطقى - لو كنت إستمعت إلى القصة و توقفت عن إلقاء الأسئله |
Bütün başkanlık reklamlarını dinleyip münazaraları izlemek için saatlerini harcamıştır. | Open Subtitles | من الأرجح أنه أمضى ساعات يستمع الى جميع الأعلانات الرئاسية و أسمتع الى جميع النقاشات |
Bu yüzden evde, günün sonunda 15 dakikalığına çocuklarımızı dinleyip onlarla konuştuğumuz konuşma oyununa başladık. | TED | في المنزل، حددنا وقتاً للكلام، وهو عبارة عن 15 دقيقة في نهاية اليوم حينما نتحدث ونستمع للأولاد. |