Söylediğim şu, Mulder, uzaylılar tarafından kaçırılma diye bir şey yok. | Open Subtitles | الذي أقول، مولدر، بأنه ليس هناك مثل هذا الشيء كإختطاف أجنبي. |
Cevap diye bir şey yok! Yapabileceği hasarı zaten yaptı! | Open Subtitles | ليس هناك علاج للعدوى لقد أحدث دمارا بالفعل لكل شئ |
Bunun mısırlı bir kek olduğunu düşünmeni istiyorum. Aslında Zıbartop diye bir şey yok, değil mi... | Open Subtitles | أريدك أن تفكر وكأنها كعكة الذرة ليس هنالك مايضاهي لعبة الكرة الهزازه اليس كذلك؟ |
- Hayalet diye bir şey yok, canım. - Dedem, hayaletler olabilir diyor. | Open Subtitles | ـ لا وجود للأشباح، يا عزيزتي ـ يقول جدي بإن بوسعك إحضار الأشباح |
Şimdi çoğunuz nükleer füzyon diye bir şey yok diyorsunuzdur,. | TED | محتمل أن معظمكم يقول: لا يوجد ما يسمى بالإندماج النووي. |
Ama ot diye bir şey yok. | TED | لكن كما تعلمون، ليس هناك أشياء كنبتة ضارة. |
Yaratıklar diye bir şey yok! | Open Subtitles | ليس هناك مثل هذه الأشياء كالشياطين اللعينة بربك |
-Görmezden geleceğim. -Gölge diye bir şey yok. | Open Subtitles | أُهملُهم كليَّاً ليس هناك مايدعى الظِل ؟ |
Gölge diye bir şey yok. Gölge varsa, ben de Eleanor Roosevelt'im. | Open Subtitles | ليس هناك ظِلّ وإذا كان هناك، لن يكُونُ اسمي إلينور روزفيلت؟ |
-İnsan meşale diye bir şey yok. | Open Subtitles | اعرف هذا ليس هناك شيئ من هذ القبيل مشعل بشري |
New York diye bir şey yok. Sadece Köy var. | Open Subtitles | ليس هنالك مدينة تسمى نيويورك هنالك فقط .. |
Sonunda anlaşıldı ki tek mekanizma diye bir şey yok. | Open Subtitles | و خطر لي في نهاية الأمر بأنّه ليس هنالك من آليّة. |
Bu oyunda mutlu son diye bir şey yok, dostum. | Open Subtitles | لأن لا وجود للنهايات السعيدة في تلك اللعبة يا رجل |
Herkesin inandığının aksine, sıfır risk diye bir şey yok. | TED | فخلافاً للاعتقاد الشائع، فانعدام الخطر لا وجود له. |
En iyi çözümler bizi daha uzun yollara götürecek ancak kestirme çözüm diye bir şey yok. | TED | الحلول الأولى ستقربنا مسافة أكبر، لكن لا يوجد ما يسمى حل صغير. |
Senin için imkansız diye bir şey yok sanıyordum. | Open Subtitles | اعتقدت بأنه لا يوجد هناك شيء مستحيل عندك. |
Haklı veya haksız diye bir şey yok. Bunun adı savaş. | Open Subtitles | لا يوجد أي عادل أو ظالم لفترة أطول هناك حرب |
Toclafane diye bir şey yok, umacı gibi uydurulmuş bir isim bu. | Open Subtitles | لأنه لا يوجد شئ اسمه التوكلافين إنه اسم مختلق، مثل البعبع |
Suçluluk duyduğunu sanıyorsun ama öyle değil. Ortada suç diye bir şey yok. | Open Subtitles | أنت تعتقد أنك تشعر بالذنب ولكن الأمر ليس كذلك لا يوجد شيء يسمى الذنب |
Neticede, koşulsuz dürüstlük diye bir şey yok. | Open Subtitles | على العموم، ما من شيء يدعى بالاخلاص المطلق |
Otopsi Kampı diye bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء يدعى مخيم لتشريح الجثث |
O şekilde lanetledim çünkü gerçek aşk öpücüğü diye bir şey yok. | Open Subtitles | لقد أطلقت عليها اللعنة بتلك الطريقة لأن ذلك الأمر غير موجود |
Tanrı diye bir şey yok. | Open Subtitles | لايوجد هناك الالـه |
Bu grafikte görebileceğiniz üzere, düşük enerjili ve yüksek gelirli bir ülke diye bir şey yok. | TED | كما ترون في هذا الرسم البياني، ببساطة، لا يوجد شيء اسمه بلد منخفض الطاقة وذو دخل مرتفع. |
Gerçek şu ki asla doğru adam diye bir şey yok. | Open Subtitles | ما اقصده هو انه لا يوجد ما يدعى السيد "الجيد " |
Böyle bir firma yok. Noble Şirketi diye bir şey yok. | Open Subtitles | لا توجد شركة بذلك الإسم شركة نوبل غير موجودة |