| Kusura bakma, insanlar çift olduğumuzu bilirse iyi olur diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | آسفة ، ظننت أنه سيكون لطيفاً أن يعرف الناس أننا زوجين |
| Söylemeliyim ki Summer dedenin taşkınlığı yüzünden işim aksayacak diye düşünmüştüm ama Salem'den beri en iyi satış yaptığım hafta sonu oldu. | Open Subtitles | يجب أن أقول بأني ظننت أن غضب جدك العارم سيعكر صفو عملي لكن نهاية الأسبوع هذه أفضل ما مر علي منذ سليم |
| Bara gideriz diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | ظننت أننا سنذهب إلى حانة كى نحتسى الشراب. |
| Nedendir bilmem ama Zuko'dan daha iyisindir diye düşünmüştüm... | Open Subtitles | انا لا اعرف لماذا، ولكنني ظننتك افضل من زوكو |
| Geri geleceğimi bildiğini söylemiştin. Evet, ama sadece bir kez diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | قلت أنك تعلم أنني سأعود أجل لكن ظننت أنك تعني مره واحده |
| Erken gelip biraz gezineyim diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | اعتقدت أنه من الأفضل أن آتي مبكراً وألقي نظرة |
| Önemli birşey değil. Oda arkadaşım dersine gidene kadar burada takılabilirim diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | ليس مهما ، أنا فقط فكرت أن أتسكع هنا ، تعرف ، حتى |
| Cadı toplantısından çok toga giyilen o partilerden olur diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | أتعرفين، ظننت أنها ستكون أشبه بحفلة صاخبة بدلاً من مجموعة ساحرات |
| Ve eğer eve dönersem bu, durumu kabullenmek olur diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | و ظننت أنه إن عدت لمنزلي سيكون تأكيداً على ذلك فحسب |
| Eteğini yemeğe davet edip biraz şişmanlatmak... hayırlı bir iş olurdu diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | ظننت أنه سيكون شيئا طيبا أن أصطحب تنورتك للعشاء وأحاول أن أزيد وزنها قليلا |
| Beni zırhının içinde görmek, kardeşimi mutlu ederdi diye düşünmüştüm halbuki. | Open Subtitles | ظننت أن أخي سيكون مسرورا عندما يراني أعود إلى قلعته وأنا أرتدي درعه |
| Hedefinizi incelemeye yardımcı olur diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | ظننت أن رؤيه هدفكم شخصياً الليلة سيساعدكم |
| Çünkü ben daha çok programda ne diyeceğini konuşuruz diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | لأنني ظننت أننا ربما يجدر بنا الحديث بشأن.. ما سوف تقوله في البرنامج |
| En son karşılaşmamızı kabullendiğine dair ortalarda dolanan dedikoduyu dağıtmak istersin diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | ظننتك تريد تبديد إشاعة تحوم هنا بأنك هزمت في آخر لقاء لنا |
| Beni görmek seni sevindirir diye düşünmüştüm, hepsi bu. | Open Subtitles | ظننت أنك قد تكون سعداء لرؤيتي، وهذا هو كل شيء. |
| Bu benim silahım İdare eder diye düşünmüştüm gerçekten de kötü değilmiş. | Open Subtitles | هذا سلاحي، اعتقدت أنه ليس جيداً لكنه في الحقيقة ليس سيئاً |
| Ben hep süperiz diye düşünmüştüm ama sadece geçit töreninde bisiklete binen yaşlı adamlarmışız. | Open Subtitles | لطالما فكرت أن الأخوية كانت مجرّد مجموعة من العجزة |
| O yüzden ilk olmadığını biliyordum ama sondur diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | علمت أنها ليست الأولى لكن ظننت أنها قد تكون الأخيرة |
| Burnunda kocaman bir altın halka olur diye düşünmüştüm hep. | Open Subtitles | أتعلم لطالما اعتقدت ,أن لديك حلقة ذهبية كبيرة على أنفك |
| Gezegende yaşayan yok, ama daha yakından bakmaya değer diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | الكوكبَ غيرُ مأهولٍ بالسّكان لكني أعتقدت أنه يضمن لنا نظرة أقرب |
| Yalnız kalmak gerçekten iyi olabilir diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | اعتقدت انه سيكون من الرائع حقا أن يكون وحده. |
| Merhaba kızlar. Sizinle çay içerim diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | مرحباً يا فتيات، كنت آمل أن أتناول الشاي معكنَّ. |
| Onu kahraman gibi görmesen daha kolay olur diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | لقد ظننت انه من السهولة ان لا تراه كواحد من |
| Cinayetten kurtuldun diye gitmişsindir diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | اعتقدت أنك سترحل الآن بعد أن تمت تبرأتك من القتل |
| Sadece arkadaş olduğumuz için hediye vermek istersin diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | انا فقط اعتقدت انك ممكن تحضر لى هدية لاننا اصدقاء |