Bok gibi bir halde hatta berbat görünüyor diyeceğini sanıyordum. | Open Subtitles | اعتقدت انك ستقول انها حمقاء او حتى أسوأ من ذلك |
Kafan karışırsa, ne diyeceğini bilemezsen sadece şu cümleyi kurman yeter: | Open Subtitles | إذا حصل وضعت, ولست متأكد مما ستقول فقط قل هذه الجملة |
Ama buradaki herkes seni seviyor ve ne diyeceğini takmayacaktır. | Open Subtitles | وكما يفعل الجميع في الداخل ولا أحد يهتم بما ستقوله |
İyi bir yatırım yaptığın için elinde dolgun bir çekle eve gittiğinde karının ne diyeceğini bir düşün. | Open Subtitles | فقط فكر فيما ستقوله زوجتك عندما تحضر الى منزلك شيك بمبلغ كبير لأن عندك بصيرة لترى الأشياء الجيده تأتى |
Ben de böyle diyeceğini düşündüğüm için kibarca reddettim. | Open Subtitles | لقد توقعت بانك ستقولين هذا لذا رفضت ذلك بتهذيب |
Yoksa şimdi babanı ararım, o sana ne diyeceğini bilir. | Open Subtitles | الآن سأتصل بأبيك على الهاتف وهو سيقول لك ما هي |
"Ona ne diyeceğini bilmiyorum ama bir şeyler bulacağından eminim. | Open Subtitles | لا أعرف ما ستقولينه له، لكنني أعرف أنكِ تفكرين في شئ ما |
Şu yeni gaz bombalarınız için Marshall'ın ne diyeceğini düşünüyorsunuz? | Open Subtitles | ماذا تـَظن فيما سيقوله المدير عن قـنابِل الغاز هذه الجَديدة مِـلكُك؟ |
Evet, ne diyeceğini biliyorum. Buna ihtiyacım olmaması gerektiğini söylecektin. Değil mi? | Open Subtitles | أعلم ماذا كنت ستقول، كنت ستقول إنني لا أحتاج إلى هذه، صحيح؟ |
Böyle diyeceğini biliyordum. Niye karşısın? | Open Subtitles | كنت أعرف إنك ستقول ذلك ومع ذلك لا أعرف لماذا أنت تعترض |
Sorun nedir? Yok bir şey. Bunu diyeceğini biliyordum . | Open Subtitles | لا شيء على الإطلاق كنت اعرف أنك ستقول ذلك |
Ne diyeceğini biliyorum ama söyleme çünkü bu içkileri ödemiyorum hepsi hesaba yazılıyor. | Open Subtitles | أنا أعرف ماذا ستقول و لكن لا تقوله لأننى لن أدفع ثمن المشروبات إنها على الحساب |
- Bana borçlu olacaksın. - Bunu diyeceğini biliyordum. | Open Subtitles | ـ عندها لا تزال تدين لى ـ كنت أعلم أنك ستقول هذا |
Grubun bu konuda ne diyeceğini merak ediyorum. | Open Subtitles | إنني أتسائل عن ما ستقوله المجموعة حول هذا الأمر |
Ne diyeceğini biliyorum, ama bak, ne yaptılar bana. | Open Subtitles | أعرف مالذي ستقوله ولكن انظر ماذا فعلوا بي |
Şimdi bile bir şey diyeceğini biliyorum ama ne olduğunu hiç bilmiyorum. | Open Subtitles | حتى في هذه اللحظة أعرف بأنك ستقولين شيئاً ما وليس لدي فكرة عنه |
Ne diyeceğini biliyorum ama Howard'la uzun süre tartıştık. | Open Subtitles | أعلم ما ستقولين لكنى تجادلت بشده مع هاورد |
Şimdi eve gidip Isak'a anlatacağım.Ne diyeceğini biliyorum. | Open Subtitles | الآن أنا سأذهب إلى البيت وأخبر إسحاق .. . و أعرف ما سيقول |
Hayır, ne diyeceğini biliyorum bunu ağırdan almalıyız. | Open Subtitles | كلاّ، أعرف ما ستقولينه علينا التمهل في الأمر |
47 50 değildir Memphis. Onun ne diyeceğini biliyorsun. | Open Subtitles | إن 47 ليست 50 ممفيس تعلم مالذي سيقوله لك |
Frasier, ne diyeceğini biliyorum.. | Open Subtitles | أوه، فرايزر، أَعْرفُ بأَنْك سَتَقُولُ. بأنّني حاولتُ أفضلي. |
Böyle diyeceğini tahmin etmiştim. | Open Subtitles | حسنا,اعتقدتك ستقولي هذا.. |
Bak, diyeceğini dedin. Ama senin rolün burada son buluyor. | Open Subtitles | لقد أوضحت وجهة نظرك لكن دورك في هذه اللعبة انتهى |
Belki sen de ne diyeceğini öğrenmek istersin. | Open Subtitles | أنت تعلمين ، ربما تُريدينَ الأستماعُ الى ما لديه ليقوله |
Sana kampanyaya katılır mısın diye sorduğumda, evet diyeceğini varsaymıştım. | Open Subtitles | عندما طلبت منك الانضمام للحملة أنّك ستوافق |
Hayır diyeceğini biliyorum. Çok para. | Open Subtitles | أعلم أنكِ سترفضين لانه سيكلف الكثير من المال |
Böyle diyeceğini biliyordum. | Open Subtitles | انظر كنت أعلم أنك سوف تقول شيئاً مثل ذلك |
Bir durup ne diyeceğini düşün. | Open Subtitles | دعونا نتوقف للحظة،ونفكر مالذي سوف تقوله لها ؟ |
Böyle diyeceğini biliyordum. | Open Subtitles | ذلك الذي إعتقدتُ بأنّك تَقُولُ. |