Yer çekiminin esas doğasını görmek için havayı boşaltmamız gerekiyor yani. | Open Subtitles | اذا من أجل أن نرى الطبيعة الحقيقية للجاذبية، علينا إزالة الهواء. |
Çocuklarını huzur içinde büyütmek istiyorsan insan doğasını değiştirmenin bir yolunu ara. | Open Subtitles | تريد أن تربي أولادك بــ سلام؟ جد لنا طريقة لنغير الطبيعة البشرية |
Aynı zamanda Internet'in küresel doğasını kendi avantajlarına kullanıyorlar. | TED | هم ايضا يستخدمون الطبيعة العالمية للانترنت لمصلحتهم |
O halde sanrılarınınn doğasını anlamadan bir sonraki hareketini tahmin edemeyiz. | Open Subtitles | حسناً، حتى نَفْهمْ طبيعة الوهمِ نحن لا نَستطيعُ تَوَقُّع حركته القادمةُ. |
Bu yüzden dil, insan doğasını şekillendiren veya yaratan bir şey değil, daha çok insan doğasına açılan bir pencere. | TED | بالتالي اللغة ليست مجرد مُكونة او مُشكلة لطبيعة البشر بقدر ماهي نافذة على طبيعة البشر. |
Rönesans insanlığında, Avrupa aydınları kendi dünya görüşlerinin merkezine Tanrı yerine insan doğasını koydular. | TED | في عصر النهضة الإنسانية المُثقفون الأوروبيون وضعوا الطبيعة البشرية بدلًا من الرب في مركز نظرتهم إلى العالم. |
Böylece sizlere aksiyon potansiyellerinin doğasını size gösterdim. Venüs sinekkapanında bunu gördük, küstüm otunda bunu gördük. | TED | لأريكم فحسب الطبيعة واسعة الانشار لجهود الفعل هذه، رأيناها في مصيدة فينوس، رأينا جهد فعل في الميموسا. |
Kendine odaklanan, savunmasız ve meydan okuyan koruyucu bir türün yaratıcılığını, zarafetini, cömert ve korumacı doğasını anlatır. | TED | تحكي عن البراعة والأناقة، الطبيعة السخية والمغذية للأنواع وهي أيضاً ذاتية التركيز وضعيفة بالكاد تحمي نفسها. |
Ve aynı sebepten dolayı, çözüm açıktır, çünkü bu, insan doğasını değiştirmekle alakalı değildir. | TED | وفى نفس الجزء، الحل أصبح واضح، لأن هذا ليس واضح، من ناحية، عن تغيير الطبيعة الإنسانية. |
İnsan doğasını değiştirmeye çalışmakla alakalı değildir. | TED | إنه ليس عن محاولة تغيير الطبيعة الإنسانية. |
Bu çok temiz ve oldukça iyi, ama insan doğasını değiştiremezsin. Öyle mi? | Open Subtitles | إن كل مانراه الآن هو مشاعر صافية ونبيلة لكنكَ في الواقع لن تستطيع تغير الطبيعة البشرية |
Ve Tomas insan doğasını yargılamaz sadece ilgilenir. | Open Subtitles | وتوماس لم يكن يقدّر الطبيعة البشرية كانت عيناه لا ترى الا هي |
İnsan doğasını anladığını sanıyordum. | Open Subtitles | كنت اظن انك تفهم شيئا عن الطبيعة البشرية |
Bu fantezinin doğasını anlayabilirsek, bir sonraki hedeflerini tahmin etme şansımız olur. | Open Subtitles | لو استطعنا فهم طبيعة هذا الخيال ربما نكون قادرين على توقع اهدافه |
Kitaplarımda, algının doğasını ve algılamanın farklı türlerinin, bilmenin ve anlamanın farklı türlerini nasıl yarattığını keşfediyorum. | TED | في كتبي .. انا أستكشف طبيعة الإدراك وكيف أن انماط الادراك تؤثر وتصنع أنماط المعرفة الفهم |
Fakat öğrettikleri tek şey diğer yaşam türlerinin doğasını hiçe saymak. | Open Subtitles | بمعنى أنها تعلم التجاهل لطبيعة الكائنات الحية الأخرى. |
Bu bize gösterdi ki, gerçekten Afrika doğasını umursayan bir topluluk yarattık. | TED | فقد أظهر هذا لنا فعلًا أننا هيأنا مجتمعًا من الناس الذين يهتمون بالطبيعة في إفريقيا. |
Küçük tilki, doğasını değiştiremez çalmak için yaşar, tek başına olmak için. | Open Subtitles | الثعلبة الصغيره لايمكنها تغيير طبيعتها تعيش لتسرق , تعيش لتهرب بمفردها |
Muhtemel seksi doğasını, kabul edelim ki, beni bile düşündürdü. | Open Subtitles | ربما طبقاً للطبيعة الجنسية، فأتمنى أنّ تفكري إلى جانبي. |
Oturup çocuğun gerçek doğasını bulup, bana gelmesini bekliyorum. | Open Subtitles | انا اخذ الطريق السريع في انتظار الطفل لتجد الحقيقة الطبيعية وتأتي إلى من تلقاء نفسك |
Benim çalışmalarım, estetik tecrübelerin doğasını sorgular... ..şekille, ışıkla, renkle bir alakası yoktur. | Open Subtitles | عملي لا يتعلق بالاشكال او الاضواء او الالوان لكن ياستجواب الطبيعه عن التجربه الجماليه |
Blackwolf, Cally'nin gerçek doğasını ortaya çıkardı. | Open Subtitles | بلاكوولف جعل كالي يكشف طبيعته الحقيقية انه عنصري |