Bence günün birinde, geriye bakıp bugünü doğayla iç içe geçirdiğimizi düşüneceğiz. | Open Subtitles | هل تعلم.. يوماً ما ,اعتقد اننا سنتذكر هذا كيوم جميل فى الطبيعة. |
Sebebiyse zehirleniyorlar. İnsan ve vahşi yaşam arasındaki savaştan dolayı zehirleniyorlar. doğayla iç içe yaşayan topluluklar bu zehri yırtıcı hayvanları zehirleri için kullanıyorlar. Sonuçsa, akbabalar mağdur oluyor. | TED | والسبب أنها تتعرض للتسمم، والسبب في تعرضها للتسمم أن هناك صراعا بين الإنسان و الطبيعة. فالمجموعات القروية تستخدم السم لاستهداف الحيوانات المفترسة، لكن في المقابل، تقع النسور ضحية لذلك. |
İlk kez insanların neredeyse çoğu şehirde yaşıyordu, doğayla aramızda büyüyen bir mesafe vardı. | TED | وللمرة الاولى، معظم الناس تقريبا عاشوا في مدن لذلك كانت المسافة تكبر بيننا وبين الطبيعة. |
doğayla baş başa, ağaçlar, çiçekler ve Leydi Marian ile.. | Open Subtitles | ربما الأنفراد بالطبيعة ، في الغابة بين , الأشجار والزهور |
doğayla gerçekten tam bir uyum içinde yaşıyorlar. | TED | وهؤلاء الناس يعيشون بانسجام تام مع الطبيعة |
Sanki, doğayla aramıza mümkün olabildiğince fazla mesafe koyan bir statükoyu, bu gerçekliği yok sayarak, yaratıp kabul etmişiz. | TED | كأنّنا أنشأنا وتقبّلنا مسلكنا نحو وضع راهن يفرّقنا عن الطبيعة بأكبر قدر إنساني ممكن، وقمنا بإنكار حدوثه. |
Yani, biliyorsunuz, bence cevap çok basit: doğayla çalışmak, şu anda anladığımız, bize sunduğu bu alet setini kullanmak, insanlığın evrimindeki bir sonraki basamak. | TED | حسنا، الاجابة في غاية البساطة العمل مع الطبيعة و العمل مع هذه الاداة التي بدأنا في فهمها ستكون الخطوة القادمة في تطور الجنس البشري |
Çevredeki binalardan farklı, çok farklı çünkü diğer binalar doğayla aralarında bir duvar oluşturuyorlar. | TED | إنه مختلف، مختلف جداً عن بقية المباني المحيطة به، لأن باقي المباني يريدون أن يبنوا سوراً حول الطبيعة. |
Şehirleri herhangi bir yere herhangi bir bölgeye inşa edebilmeyi mümkün hale getirerek aslında, en önemlisi, bizi biribirimizle ve doğayla olan ilişkilerimizden uzaklaştırıyorlar. | TED | بإتاحة بناء المدن في أي مكان هي فعليا أبعدتنا عن أهم علاقة و هي نحن و الطبيعة. |
Bu devam ettikçe, tek bir topluluk olmaya başladık; doğayla olan bağımızı biliyorduk. | TED | وحينما بدأ هذا الشئ، بدأنا نصبح مجتمعاً موحداً. عرفنا تواصلنا مع الطبيعة. |
doğayla başbaşa kalmayı öğrenebilirsiniz ışık hüzmesiyle biraz toprak yağmur damlası farkına varırsınız ki dünya güneşin etrafında dönüyor saatte 66,000 mil hızla. | Open Subtitles | يمكنك أن تتعلم تكون وحدها مع الطبيعة مع شعاع الضوء قطعة من الأرض قطرة من المطر يمكنك أن تصبح على بينة |
İnsan bilgisini ve gücünü doğayla mücadele ederek ölçmüş. | Open Subtitles | في زورق من لحاء الأشجار حيث نضع مهاراتنا وقدراتنا ضد قوى الطبيعة |
Ve şair;doğayla çatışarak değil de, onunla uyum sağlayarak gelişen bir... uygarlığa aitti. | Open Subtitles | لكن الشعر ينتمي إلى حضارة تطورت وتناغمت مع الطبيعة وليست ضدها |
doğayla iç içe olarak, ağılla ilgilenerek ölümüyle baş edebilirim. | Open Subtitles | أنا يمكن أن أتأقلم مع الموت ، تعرفين ، العيش فى المزرعة و كونى قريبا من الطبيعة و كل شئ |
Maya'ların barışçıl bir ırk olduğu ve ormanda, değişik yerlerde, doğayla uyum içerisinde yaşadıkları düşünüldü. | Open Subtitles | من المعتقد ان المايا كان شعب مسالم يعيش بانسجام مع الطبيعة منتشر بالغابة |
doğayla konuşana kadar orda kalmak zorunda. | Open Subtitles | عليه أن يبقى هناك حتى لحظة تواصله مع الطبيعة |
Buraya doğayla yaşamaya gelmiştim - ve istediğimi de aldım. | Open Subtitles | لقد جئت هنا لكي أكون مع الطبيعة وقد حصلت على ما أريد |
İnsanlar çok uzun seneler boyunca doğayla iç içe, etkileşim içinde yaşamışlardır. | TED | كان البشر على علاقة بالطبيعة بطريقة مؤثرة جداً ولوقت طويل. |
İlk oymalar deşifre edildiğinde, bütün yazıtların doğayla ilgili bir inanç üzerinde olduğu, zamanın geçişi ve yıldızlarla ilgili gözlemlere dayandığı iddia edildi. | Open Subtitles | اول مخطوطة قمنا بفكها كانت تؤمن بان الدين بالطبيعة تركز على مسيرة الوقت |
Demek istediğim, bu, doğayla ilgili daha büyük projelerde çalışmana zemin olacak. | Open Subtitles | أعتقد أنه سيجعلك ترى الصورة كاملة وليس جزءاً منها خاصة فيما يتعلق بالطبيعة وجوهر الأشياء |
- doğayla savaşmaya. | Open Subtitles | - لطبيعة القتال. |
Böylece, bu tuhaf TV programı ile birlikte insanların oturma odalarının bir parçası olmamıza izin verildi. Müzikle, doğayla ve insanlarla | TED | إذن سُمح لنا أن نكون جزء من غرفة الجلوس لدى الناس بهذا البرنامج التلفزيوني الغريب، من خلال الموسيقى والطبيعة والناس. |
Ofisinizde dışarıya çıkmanıza gerek yok doğayla temastan dolayı. | TED | في هذا المكتب لا تحتاج إلي الخروج لتتواصل مع الطبيعه |