| Mesele şu ki ben Doğru olanı yapmaya çalışıyorum. Adaletten bahsediyorum. | Open Subtitles | القصد هنا أنى أحاول فعل الصواب أنا أتحدث عن العدالة |
| Mesele şu ki ben Doğru olanı yapmaya çalışıyorum. Adaletten bahsediyorum. | Open Subtitles | القصد هنا انى احاول فعل الصواب انا اتحدث عن العداله |
| "Biliyorum bu beni iyi birisi yapmaz." "Ama Doğru olanı yapmaya çalıştım." | Open Subtitles | "أعلم أنّ ذلك لا يجعل منّي رجلًا صالحًا، لكنّي حاولت فعل الصواب" |
| Evet, bilirsin, orda, burda bazı şeyler yapıyorum, ...sadece çocuklarla biraz zaman geçirdim bu kez Doğru olanı yapmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | نعم ، نقل الأشياء من هنا إلى هناك وقضاء الوقت مع الأطفال ومحاولة فعل الشيء الصحيح |
| Ve Doğru olanı yapmaya çalıştı. Bu yüzden öldü. | Open Subtitles | وحاول القيام بالشيء الصحيح وإنتهى به الأمر بالموت |
| Bu insanlar Doğru olanı yapmaya çalışıyor. | Open Subtitles | وهي تحاول أن تفعل الشيء الصحيح لهؤلاء الناس |
| Birisini Doğru olanı yapmaya zorlayamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنكِ ان تجبريّ شخصاً على فعل الصواب |
| Lütfen bana yardım et. Doğru olanı yapmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أرجوكن، أرجوكن، ساعدوني إنّي أحاول فعل الصواب |
| Doğru olanı yapmaya çalıştım ama şu an, yaptığımdan emin değilim. | Open Subtitles | وحاولت فعل الصواب ولست متأكدة من فعلي إياه |
| Futbol kariyerimi Doğru olanı yapmaya çalıştığım için kaybettim. | Open Subtitles | لقد فقدت مكانتي كلاعب لأني كنت أحاول فعل الصواب |
| Doğru olanı yapmaya çalışıyorum hep. Sürekli. | Open Subtitles | أستمر في محاولة فعل الصواب مرة تلو الأخرى |
| Bak, senin için Doğru olanı yapmaya çalışıyorum, tamam mı? Sadece... | Open Subtitles | انظري، أحاول فعل الصواب من أجلك، حسناً؟ |
| Bana şans ver. Doğru olanı yapmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | فلتمهليني لحظة أني أحاول فعل الصواب |
| Affedersin, Rosie. Doğru olanı yapmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | انا اسف روزي لأنني احاول فعل الصواب |
| O zamandan beri de ailem için Doğru olanı yapmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا أحاول فعل الصواب من أجل عائلتي |
| Ben sadece, Doğru olanı yapmaya çalışan bir adamım. | Open Subtitles | انا مجرد رجل واحد رجل يحاول فعل الصواب |
| İyi bir kadınsın, ...ve Doğru olanı yapmaya çalışıyorsun. | Open Subtitles | أنت إمرأة صالحة وأنت تحاولين فعل الصواب |
| Sadece Doğru olanı yapmaya çalışıyor. | Open Subtitles | اعتقد انه يحاول فقط فعل الشيء الصحيح |
| Şimdi ben de iki tane evlat edindim. Burada Doğru olanı yapmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | والآن تبنيت طفلين وأحاول القيام بالشيء الصحيح من أجلهما |
| Tüm o gizemine ve yanlış adımlarına rağmen her zaman Doğru olanı yapmaya çalıştı. | Open Subtitles | مع كل لها أسرار والعثرات، انها تحاول دائما أن تفعل الشيء الصحيح. |
| Bunu duymak istemediğini biliyorum, ancak baban imparatorluk için Doğru olanı yapmaya çalışıyor | Open Subtitles | أعرف أنّك لا تريد سماع هذا، لكن والدك يحاول عمل الصواب في الرايخ، |
| Doğru olanı yapmaya çalışıyorum, hem burada hem orada ve biraz destek hoşuma giderdi. | Open Subtitles | انا احاول القيام بالأمر الصحيح هنا وهناك وسأقدر حقا |
| Tate, her iki olayda da Doğru olanı yapmaya çalıştı. | Open Subtitles | لا شيء يتخطي محاولة تايت القيام بالصواب في كلا المرتين |