Ayrıca çok çirkin ve ikincisi, bunun doğru olmadığını biliyorsun. | Open Subtitles | و بشع ايضاً ثانياً , تعرفين ان هذا غير صحيح |
Temizlik görevlisisin sen ya. Bunun doğru olmadığını bilmen lazım. | Open Subtitles | انتي عاملة نظافة, يجب ان تعرفي ان ذلك غير صحيح |
Evlendiğini ve UNO'da öğretmen olduğunu duydum, doğru olmadığını söyle bana. | Open Subtitles | سمعت بأنَك تزوَجت وتدرَس في الأمم المتَحدة، أخبرني بأنَ ذلك ليس صحيحاً |
Aman Tanrım! Michael, bunun doğru olmadığını söyle! | Open Subtitles | يا الهي . مايكل اخبرني بأن هذا ليس صحيحاً |
Ama oğlunla tanıştığım günden beri bunun tamamen doğru olmadığını fark ettim. | Open Subtitles | ولكن منذ التقيت ابنك ، وأنا أعلم أن هذا ليس صحيحا تماما. |
Politika hakkında en ufak bir şey bilseydiniz bunun doğru olmadığını bilirdiniz. | Open Subtitles | إن علمتم ايّ شيئ بشأن السياسة سوف تعرفون ان هذا ليس صحيح |
Suçlamalar için üzgünüm, ama bir şeylerin doğru olmadığını biliyordum. | Open Subtitles | آسف بشأن الاتهامات ولكني عرفت ان شيئاً لم يكن صحيحاً |
Hepsi bunun kesinlikle doğru olmadığını bilgilere arka kapıdan ulaşım vermediklerini söylüyor. | TED | كلهم يقولون ان هذا ببساطة غير صحيح أنها لا تعطي القدرة او القابلة للوصول إلى البيانات الخاصة بهم |
Ancak, çoğumuz bunun doğru olmadığını biliyoruz. | TED | ومع ذلك، فإن معظمنا يعلم أن ذلك غير صحيح. |
Adayla yüzleşecek ve ona Amerika'daki göçmenler hakkında söylediklerinin doğru olmadığını | TED | سأواجه المرشح وسأريه أنّه مخطىء. ما قاله عن المُهاجرين في أمريكا غير صحيح. |
Sonra ise bunun doğru olmadığını öğrendik. | TED | لذلك، لقد أتينا لنكتشف أن هذا غير صحيح. |
Daha önce söylemişlerdi, o yüzden doğru olmadığını söyleme. | Open Subtitles | لقد أخبرت بذلك مسبقا لذلك لا تقل أن هذا غير صحيح |
Bunun doğru olmadığını biliyorum Bir aşığınız yoktur. | Open Subtitles | أنا أعلم أن ذلك ليس صحيحاً وأنك لا أحد لك |
doğru olmadığını söyle. | Open Subtitles | هذا ليس صحيحاً أخبرني إنه لا شيء من هذا صحيح |
Bunu deneme bile. doğru olmadığını biliyorsun. | Open Subtitles | لا لا تحاول هذا أنت تعرف أن هذا ليس صحيحاً |
Bunun doğru olmadığını, onun çok küçük olduğunu... yapamayacağını söyledi. | Open Subtitles | لا أستطيع وأخذ يقول "هذا ليس صحيحا" وأنها صغيرة جدا |
İyi de, doğru olmadığını mı söylüyorsun? | Open Subtitles | حسنا .. اذاً فأنت تقول بأن ذلك ليس صحيحا |
Çünkü seni tanıyorum ve bunun doğru olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | لأنى أعرف أنا , و أنت نعرف أن هذا ليس صحيح |
yargıç,tutuklamanın doğru olmadığını söyledi ve gitmesine izin verdiler. | Open Subtitles | القاضى قال أن القبض عليه لم يكن صحيحاً وتركه يمشى |
Babanı duydum. doğru olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | سمعت عما حدث لوالدك، أعرف أنها ليست الحقيقة |
Lütfen, bunun doğru olmadığını biliyorsun. Onlar bile ne iş yaptıklarını anlatıyorlar. | Open Subtitles | رجاء، تعرفين ان ذلك ليس حقيقي حتى انهم يخبرونني ماذا يعملون |
Bana bunun doğru olmadığını, böyle bir oyun oynamadığını söyle. | Open Subtitles | أخبرني أن هذا ليس صحيحًا وأن هذه مجرد حيلة |
Bunun doğru olmadığını biliyoruz. İçinde işe yarar bir şeyler olabilir. | Open Subtitles | صرنا نعرف الآن أن هذا ليس حقيقياً ربما يكون هنا شئ |
Sanırım ikimiz de bunun doğru olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | أظن أن كلانا يعلم الآن، أن ذلك غير حقيقي. |
Beraber seyahat etmemizin doğru olmadığını düşünüyor. | Open Subtitles | أنه لا يعتقد أنه يبدو مناسب بالنسبة لنا للسفر معاً. |
-...söyleyerek yalan söylemezdi ki bunun doğru olmadığını biliyordum. | Open Subtitles | ولن يكذب و يقول أنه سينتقل للعيش مع صديقته و علمت أن هذا لم يكن صحيحا |
Büyük ödülün bir tank olduğunun doğru olmadığını söylediler. | Open Subtitles | قالوا بأن هذا ليس حقيقيا ولا توجد الجائزة الأولى .. الدبابة |
Kolunda dövme olduğunu söyledi, ki bunun doğru olmadığını biliyorum çünkü onu havuzda görmüştüm. | Open Subtitles | لقد قالت أنه يمتلك وشماً على كتفه وأنا أعرف أن هذا غير حقيقيّ لأنني رأيته في حمّام السباحة وكنت لأتذكر ذلك حينما قالته |
Ben bugün, bu üç önerinin - oldukça mantıklı gözüken tüm bu önerilerin - doğru olmadığını söylemeye geldim. | TED | وإنني هنا اليوم لأقول لكم بأن جميع الافتراضات الثلاثة، والتي تبدو معقولة، ليست صحيحة. |