Ve müsaade ederseniz, şimdi Venüs sinekkapanındaki tüylere dokunarak bu mimozayı harekete geçireceğim. | TED | وإذا سمحتم لي، سوف أتابع وأثير هذه الميموسا الآن عن طريق لمس شعيرات مصيدة فينوس. |
Tek kelime etmeden, sadece bakıp, elimle ellerine dokunarak. | Open Subtitles | بدون التفوه بأى كلمة ،مجرد نظرة و لمس يدى ليده |
Belki bir gün, bir kayadaki mineralleri sadece dokunarak hissedebileceğiz. | TED | لربما في يوم ما نتمكن من تحسس المعادن في صخرة ما باللمس. |
Sonraki gün, dokunarak nesneleri tanılama yeteneğini kaybetti. | TED | فيما بعد فقد قدرة التعرف على الأشياء باللمس. |
Bu çoklu-dokunmatik yani ekranına dokunarak cihazı kontrol edebiliyorsunuz. | TED | وذلك يشمل اللمس المتعدد، والتحكم في الجهاز بلمس شاشة العرض الخاصة به. |
Uykuda olduğunu söylemedim mi az önce? Ama dokunarak aktif hâle geldi. | Open Subtitles | قلت أنها كانت خاملة لكنها تم تشغيلها بواسطة اللمس |
Ciddi ciddi birinin dokunarak onu kanser ettiğini mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل تظنّ حقاً أنّ من لمسها قد أصابها بالسرطان؟ |
Birinin yüzüne dokunarak, güzel veya çirkin olduğunu söyleyebilir misin? | Open Subtitles | لمس وجه الشخص يمكن أن يقود إن كان جميلا أو قبيحا |
Farları neredeyse asırlardır bozuktu ve buradan uzak olmayan bir yerde sadece bir düğmeye dokunarak onardı. | Open Subtitles | مصابيحه اللأمامية كانت معطلة منذ زمن طويل وهي أصلحتها عند مكان ليس بعيد من هنا عن طريق لمس الزر فقط |
Tüm bunları yalnızca yüzüme dokunarak mı anlayabiliyorsun? Hayır. | Open Subtitles | أيمكنك أن تخبرني كل شئ من خلال لمس وجهي ؟ |
İnsanların eşyalarına dokunarak imgelemler görüyorsun, ha? | Open Subtitles | إذاً، لتحصل على الرؤى بحق عليك لمس أغراض الناس، أليس كذلك؟ |
Bay Usher, demek insanların kişisel eşyalarına dokunarak... hayatta olup olmadıklarını söyleyebiliyorsunuz. | Open Subtitles | اذن,سيد آشر عن طريق لمس غرض شخصي تظن انه بوسعك ان تحدد ان كان الشخص حيا او ميتا |
Bu parmaklar köstebeğin çevresindeki dünyayı dokunarak algılamasını sağlar. | Open Subtitles | أصابع تسمح للخلد الشعور بالعالم باللمس فقط |
İnsanlara dokunarak onları kontrol edebiliyorsun hem de ürpertici bir yolla da değil. | Open Subtitles | يمكنك ان تتسيطري على الناس باللمس وليس بالطريقة اليدوية اللعينة |
Yüz hatlarını elleriyle dokunarak keşfediyor. | Open Subtitles | انه استخدم إحساسه باللمس واستكشف ملامحهم بيديه |
İnsanaların duygularını dokunarak anlatma ihtiyacını anlayamıyorum. | Open Subtitles | أعجز عن فهم الناس الذين يريدون التعبير عن أنفسهم من خلال اللمس. |
Sadece dokunarak gerçek elinle karakterinin eli arasındaki farkı söyleyebilir misin? | Open Subtitles | أيمكنكِ معرفة الفرق بين اليد الحقيقية ويد الشخصية من خلال اللمس فقط؟ |
Ve her neyse AIDS dokunarak bulaşmaz. | Open Subtitles | و على أي حال , والإيدز لا ينتقل عن طريق اللمس. |
Burada yazdığına göre, kanıtlara dokunarak... olay mahallini detaylı bir şekilde görebiliyormuşsunuz. | Open Subtitles | يقول هنا بلمس بعض القطع الرئيسة من الدلائل كنت قادراً على رؤية مشهد الجريمة بتفاصيل عظيمة |
Bir büyücü bir kez bu ile bütün bir imparatorluk aşağı getirdi... ... Biraz cadı dokunarak. | Open Subtitles | مصدر يوماً ما أسقط إمبراطورية كاملة بهذه ، فقط بلمس ساحرة صغيرة |
Metal kısmına dokunarak açıp kapatabiliyorsun. | Open Subtitles | تستطيعين تشغيله وإطفائه بلمس الجزء الحديدي |
Diğer özellikler nesneye dokunarak görünmez hale getirir, | Open Subtitles | ميزات أخرى تجعل الكائن يغيب عن طريق لمسها |
Sol tarafta üç eklemli modern motorlu bir protezi var, omuzundaki küçük pedlere dokunarak kolun hareket etmesini sağlıyor. | TED | وفي الجهة اليسرى لديه الذراع الآلية الحديثة مع المفاصل الثلاثة ، وهو يُشغل تلك الأوتاد الصغيرة في كتفه والتي عليه لمسها لجعل الذراع تعمل. |
Boynuna dokunarak, gerçekte kendini koruyorsun. | TED | فعندما تلمس رقبتك فأنت تقوم فعلياً بحماية نفسك |