Dokunduğun herşey şu ya da bu şekilde mutlaka ölüyor. | Open Subtitles | كل شيء تلمسه ينتهي به الأمر بالموت بطريقة أو بأخري |
Dokunduğun her şey eninde sonunda, ölümle sonuçlanıyor. | Open Subtitles | .. كل شيء تلمسه ينتهي به الأمر بالموت بطريقة أو بأخري |
Bak, Dokunduğun herşeyi, daha iyiye götürüyorsun. İyileştiriyorsun. | Open Subtitles | انظر اي شي تلمسه تجلب له الخير.انت كذلك. |
Senin Dokunduğun tava daha sıcaktı, ama onun da yediği mum büyüktü. | Open Subtitles | اعنى , انت بالفعل لمست مقلاة مغلية لكنه اكل شمع اكثر منك |
Bunun hayatında Dokunduğun en değerli obje olduğunun farkındasın değil mi? | Open Subtitles | انك تدرك أن هذا اثمن شئ من صنع الانسان لمسته |
Ben senin izlediğin, Dokunduğun, incittiğin... becerdiğin, öldürdüğün, küçük kızların hepsiyim. | Open Subtitles | انا كل فتاه صغيره رائيتها لمستها . جرحتها |
Burası aynı zamanda Dokunduğun her şeyin yapış yapış olduğu bir şehir. | Open Subtitles | وهى ايضاً المدينة حيث كل شئ تلمسه لزج قليلاً |
Kendimi en iyisi olduğuna inandırdım ama Dokunduğun her şeye kan bulaşıyor. | Open Subtitles | لقد أقنعتُ نفسي بأن ذلك في سبيل الخير، و لكن كل ما تلمسه يتحول لدماء. |
kültürel bir hareket. Lauren'ın "Parable of the Sower"da öğrendiği gibi: "Dokunduğun her şey değişir. | TED | كما تعلمت لاورن في "برابل أوف ذا سيور"، "أنت تُغيّر كل شيء تلمسه. |
Yaptığın her şey, Dokunduğun her şey pisliğe dönüşüyor. | Open Subtitles | كل شئ تقوم به، كل شئ تلمسه يصبح هراء |
Dokunduğun her şeyi parçalıyorum da ne demek? | Open Subtitles | ما مغزى هذا حقاً... يا من تحطم كل شيء تلمسه ؟ |
Dokunduğun her şeyi yok ettiğin yetmiyormuş gibi şimdi de sübyancılığa mı başladın? | Open Subtitles | أتعلم ، انه ليس أمراً كافياً أن تدمّر كل شيء تلمسه أنت الآن منجذب جنسياً للأطفال - منجذب للأطفال ؟ |
O bıçağa dokunursan evlat Dokunduğun son şey olur. | Open Subtitles | إذا لمست يدك ... ذلك السكين أيها الفتى فسيكون آخر شيء تلمسه قطّ |
O vajinana Dokunduğun elinse, seni gebertirim. | Open Subtitles | إذا كانت هذه اليد التي لمست مهبلك، سأقتلك |
O vajinana Dokunduğun elinse, seni gebertirim. | Open Subtitles | إذا كانت هذه اليد التي لمست مهبلك، سأقتلك |
O ekmeklere Dokunduğun an McDonald's'da çalışmadığına pişman olursun. | Open Subtitles | إذا لمست أي حلوى ستتمنى أن تأخذ الوظيفة في "ماكدولدز" |
Kağıt havluyla temizleyecek bir şey getir ve Dokunduğun her şeyi sil. | Open Subtitles | أحضر مناشف ورقيه و المنظف و إمسح كل شئ لمسته |
Onun kurbana Dokunduğun varsayalım, besbelli,onun sağ kolu sizin ve kurbanın arasına gelmeli. | Open Subtitles | إذا كنتَ قد لمستها بدون قصد، يمكننا استخدام ذلك لإقناع مساعد المدعي العام! |
Dokunduğun, elini sürdüğün her şeyi saklıyorum... ta bebekliğinden beri. | Open Subtitles | أنا أحتفظ بكل شيئ لمستيه منذ أن كنتِ صغيرة |
Senin beni sevdiğini biliyorum. J. Bana Dokunduğun anda, bunu hissedebiliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنك تحبني أحسُّ بهذا عند لمسك لي |
Bu gururumun son parçası. Buna Dokunduğun an anlaşmamız biter. | Open Subtitles | هذا اخر قطعة من كبريائي ، حالما تلمسين هذا اتفاقنا لاغ |
Buraya, Birleşik Devletlere geliyorsun ve Dokunduğun en ufak şey bile geldiğin yerde yapılmış. Aslında New York'ta doğdum. | Open Subtitles | بماذا تشعُرين بمجيئك هُنا، للولايات المُتحدة، و كل شئ تلمسينه مصنوع من مكان مجيئك؟ |
Dokunduğun her şeyi mahveder misin? | Open Subtitles | هل كل شيئ تلمسيه يتحول الى شؤم ؟ |
Kapı koluna Dokunduğun anda seni içeri tıkarım! | Open Subtitles | إذا لمستِ ذلك الباب فسوف أعتقلكِ |