Biri Ethan Wick'in dolabına sıçtığından beri böyle büyük bir olay görmemiştik. | Open Subtitles | لم أرى هذا التخمين الكثير منذ تغوط أحدهم في خزانة إيثان ويك. |
Onları kategorilere ayırır, dosyalar, dsoyaları dosya dolabına koyar, onları ofisinize koyar ve onunla birlikte yaşayabilirsiniz. | TED | ثم تصنفونها، وتضعونها في ملف، وتضعون الملف في خزانة ملفات وتضعونها في مكاتبكم، وتستطيع التكسب من فعل ذلك |
İlacı bir kez ilaç dolabına koyarsanız bir daha kullanmayacaksınız demektir. | Open Subtitles | ما إن تضع دواءاً في خزانة الأدوية، فأنت لن تستعمله ثانيةً، الدواء الذي تستعمله تضعه على المغسلة |
Neal, tarih kitabımı bir sonraki derse kadar senin dolabına koyabilir miyim? | Open Subtitles | نيل، أيمكنني وضع كتابي التاريخ في خزانتك حتى بعد الفترة الثانية ؟ |
Onu ceketi ve şapkasıyla birlikte her zamanki yeri olan Roger'ın dolabına koymuştum. | Open Subtitles | وضعتها في خزانته مع السترة والقبعة حيث مكانها أصلاَ |
Bu şişenin onun içki dolabına nasıl girmiş olabileceğini biliyor musun? | Open Subtitles | هل صادف أن عرفتي كيف وصلت هذه الزجاجة إلى خزانتها ؟ |
Asıl garip olan otopsiden sonra kanıt dolabına gidip de orada bir şey bulamamam. | Open Subtitles | الغريب هو الذهاب إلى خزانة الأدلة بعد التشريح النهائي و عدم وجود أي أدلة متبقية |
Sen öyle san. Bir öğrencinin dolabına bakmak için izin gerekmez. | Open Subtitles | خمن ماذا نحن لانحتاج تصريحاً لفحص خزانة أحد الطلاب |
Hilary Faye'in dolabına çürümüş domuz pastırması bantladım. | Open Subtitles | لذا.. فقد سجّلت كقطعة لحم خنزير متعفّن داخل خزانة هيلاري فاي. |
Hepimiz gecenin bir yarısı hiçbir şeyden habersiz NTAC'te uyanıyoruz, ve şimdi bodrumda, bir silah dolabına girmeye çalışıyoruz, böylece Allah bilir 4400 yeteneği olan kaç kişinin saldırısını püskürtebilelim. | Open Subtitles | كلنا إستيقظنا في داخل الإن تي أي سي بدون تفسير نحن في الطابق السفلي ونحاول اقتحام خزانة الأسلحة حتى نتمكن من صد الهجوم |
Ben de gidip, bir sürü plastik böcek aldım ve dolabına girdim ve ayakkabılarının üstüne koydum. | Open Subtitles | , لذا فقد خرجت لأجل شراء بعض بودرة قاضية على الحشرات وقمت بسكبها فى خزانة ملابسها ولقد وضعتها على أحذيتها |
Hiç kırtasiye dolabına girmedim. Sevişmek için otele giderim genelde. | Open Subtitles | لم يسبق لي وكنت في خزانة مكتبة أنا أمارس الحب في الفنادق |
Görünüşe göre bugün çocuklardan biri teneffüste Oliver'ın dolabına zarar vermiş. | Open Subtitles | من الواضح خلال فترة الاستراحة أحد الأطفال خرّب خزانة أوليفر |
İşler böyle yürüyor. İmzalıyorsun ve dosya kapanıyor. Sonra da bir dosya dolabına giriyor ve böylece konuyla ilgili ne bir şey duyuyorum, ne düşünmem ne de hatırlamam gerekiyor. | Open Subtitles | وافق عليه فتختم القضيّة وتوضع في خزانة فلا أضطرّ للتفكير أو السماع بها |
dolabına otu yerleştirdim ve Glee kulübüne katılman için şantaj yaptım. | Open Subtitles | لذا خططت لأضع الوعاء في خزانتك وإبتزازك للإنظمام إلى نادي غلي. |
Bu kızla bir kez çıktın ve şimdiden odana gizlice giriyor dolabına seksi fotoğraflarını koyuyor pratikte ailesine düğün kilisesinde yer ayırtmasını söylemiş gibi. | Open Subtitles | خرجت في موعد واحد مع هذه الفتاة و تسللت إلى داخل غرفتك ووضعت صورها المثيرة في خزانتك |
Hakkında duvara ne yazacaklarından korkman gerekmiyor senin ya da dolabına ne tür iğrenç bir şey koyacaklarından. | Open Subtitles | أنت لا تذهب للعمل و أنت خائف مما سيفعلونه بك و لا تجد أشياء مقرفة في خزانتك |
Tabi ya, dolabına, arabasına ve evine girdiğimizde de aynı şeyleri söylemiştin. | Open Subtitles | نعم هذا ماقلته عندما إقتحمنا خزانته وسيارته وبيته |
Böylece erkek soyunma odasındaki dolabına ulaşabilecekti. | Open Subtitles | لهذا السبب تنكرت كرجل , كي تتمكن من الوصول إلى خزانته بغرفة تبديل الملابس الرجالية في الصالة الرياضية |
dolabına baktığımda... eşyalarını orada görüyorum. | Open Subtitles | و ألقي نظرة على خزانتها فأرى أدواتها الرياضية هناك |
Bitiriyorsun, temizleniyorsun dosya dolabına gidip çek defterini alıyorsun... | Open Subtitles | ،تنتهي، تنظف نفسك ،لديك خزنة البطاقات وتخرج دفتر الشيكات |
Aynalara bak. Kimse yoksa, Hector'un dolabına git. | Open Subtitles | تأكدي من المرايا، لو كان الطريق خاليا اذهبي لخزانة هيكتور بالاسفل |
Adam, sizin değerli zamanınızın büyük bir kısmını harcadığınız oda gibi görünen bir odada balık dolabına tıkıştırılmıştı. | Open Subtitles | شاب حُشر بخزانة سمك في حجرة على ما يبدو أنّكِ تقضين بها وقتك الجيّد |
O notu dolabına herhangi biri koymuş olabilir. | Open Subtitles | أيّ شخص يمكنه وضع تلكَ الملاحظة في خزانتكِ |
Benden başka birisinin daha fazla kıyafet dolabına ihtiyacı olacağını hiç düşünmemiştim. | Open Subtitles | لم أدري أنه يحتمل أن يوجد أحد يحتاج إلى خزائن أكثر مني |
Ona 'T' ile vur salak, yada ayakkabı dolabına geri dön. | Open Subtitles | احتسب عليه خطأ ايها الاحمق او عد الى خزانه الاحذيه |
Niçin herkes gibi dosyalarını dosya dolabına koymuyorsun? | Open Subtitles | لِم لا يمكنك وضع ملفاتك في خزينة الملفات كمثل الآخرين ؟ |