| Julie Dolapta bir ceset gördüğünü söylüyor ama biz göremiyoruz. | Open Subtitles | قالت جولي أنها رأت جثة رجل في الخزانة.كل مارأته معاطف حمام |
| Arkadaki Dolapta bir takım pijama var. | Open Subtitles | هناك بعض الملابس الرياضية في الخزانة الخلفية |
| Bu bornozlar şahaneymiş. Dolapta bir tane de senin için var. Giysene. | Open Subtitles | هذا الرداء رائع , أتدرين , هناك رداء لكِ في الخزانة |
| Dolapta bir 45'lik duruyor ve sen gidip kızartma tavasını alıyorsun? | Open Subtitles | هناك خمس وأربعون صنفاً في ! الثلاجة ، وتلتقط مقلاة سخيفة |
| - Galiba Dolapta bir tane kalmıştı. | Open Subtitles | أعتقد أن هناك واحدة في الثلاجة |
| Sonra Dolapta bir çanta tahta çubuk buldum. | Open Subtitles | ثم وجدت كيس واق من المطر مع عصى خشبية في خزانة الملابس |
| Hayat akar gider ve eğer bir gün olursa sana Dolapta bir sürü yer açılır. | Open Subtitles | أنت تعلمين, الأمور تقع و إن حصل هذا سيكون لديك مساحة في الخزانة أكثر بكثير أجل |
| Hayat akar gider ve eğer bir gün olursa sana Dolapta bir sürü yer açılır. | Open Subtitles | أنت تعلمين, الأمور تقع و إن حصل هذا سيكون لديك مساحة في الخزانة أكثر بكثير أجل |
| Dolapta bir iki şey bıraktım. Al onları. | Open Subtitles | لقد تركت بعض الأشياء في الخزانة خذيها |
| Dolapta bir bebek bırakmış. | Open Subtitles | في الواقع لقد ترك رضيعاً في الخزانة |
| Dolapta bir silah kutusu var. İçi boş. | Open Subtitles | هناك بندقية في الخزانة لا اثر لها |
| Green Point Metro istasyonunda 256 numaralı Dolapta bir Afet Çantası var. | Open Subtitles | ثمّة حقيبة عتاد في الخزانة رقم 256، بمحطّة مترو "ستاد (جرين بوينت)". |
| Dolapta bir sürü kadın ceketi var. | Open Subtitles | لديك الكثير من المعاطف في الخزانة. |
| Giymek için Dolapta bir şey arıyordun tam gözünün üstüne raftan beysbol topu düştü. | Open Subtitles | .... كنت تبحث في الخزانة عن شيء ،فوقعت كرة البيسبول عن الرف |
| Nick, Dolapta bir yerde olmalı. | Open Subtitles | لابد أنها في الخزانة |
| Dolapta bir koşu ayakkabısı buldum. | Open Subtitles | وجدتُ أحذية جري في الخزانة. |
| Dolapta bir hafta önce pazardan kalma yemek var. | Open Subtitles | l له البواخر في الثلاجة من قبل إسبوع الأحد. |
| Hadi gel. Dolapta bir şeyler vardır mutlaka. | Open Subtitles | هيا, أراهنك بأن هناك شيأ في الثلاجة |
| Dolapta bir şey olmayacağını biliyordum, ama denemekten zarar çıkmazdı. | Open Subtitles | إعتقدت أنه لم يكن هناك أي شي في الثلاجة ولكن ... ما هذا بحق الجحيم؟ ؟ |
| İstersen Dolapta bir yorgan daha var. | Open Subtitles | وهناك لحاف آخر في خزانة إذا كنت في حاجة إليه |
| Sadece Dolapta bir kaç şişe. | Open Subtitles | إنها مجرد عدد من الزجاجات في خزانة |