Ve daha da iyisi, birisi tankı doldururken videosunu çekeriz. | TED | وربما يكون من الأفضل أن نلتقط فيديو. فيديو لشخص ما يملأ الخزان. |
Şimdi burada sizlerle konuşurken, bu soğuk ortamda harabeler arasında, buradaki kitle mezarların boşlukları, soğuk ve çamurlu sular doldururken, bu utanç verici olaylar anılarımıza kazınıyor. | Open Subtitles | بينما أتحدّث إليكم الماء البارد من المستنقعات والأطلال يملأ جوف المقابر الجماعية ماء بارد مُظْلِم كظلمة ذاكرتنا. |
Onunla, Cadillac'ına benzin doldururken tanıştım. | Open Subtitles | قابلتها في الحقيقة حين كانت تملأ الكاديلاك بالبنزين |
Sen ağzını doldururken belki ben de yukarı çıkıp benimkini doldururum. | Open Subtitles | بينما تملأ وجهك ربما سأذهب للأعلى وأملاً وجهي * يقصد أنه سيجامع امرأة * |
Ama hediyeleri açmak, bebek gıdıklamak ve benzin doldururken parmağımı koklamak hariç. | Open Subtitles | ربما افتح حضانة لدغدغة الأطفال أوه واستنشق أصابعي بعد تعبئة البنزين |
Sana kağıtları doldururken yardımcı olabilirim. | Open Subtitles | يمكنني مساعدتك في تعبئة الأوراق و الأمور |
Orada arkadaşımın formunu doldururken onunbilgileriniyazacağıma yanlışlıkla kendikilerimi... | Open Subtitles | كنت املأ استمارة صديقتي وبدلا من وضع معلوماتها |
Bay Efendi mataralarımı doldururken onun kamyonetine girdim ve ay çiçeği tohumunu çaldım. | Open Subtitles | بينما كان السيد يملأ حاوياتنا تسللت إلى شاحنته وسرقت حبوب عباد الشمس |
Motelde kalmak için formları doldururken,.. | Open Subtitles | عندما كان يملأ الاستمارات بسرعة من اجل الفندق, لم يستطع تذكر الرقم |
Buradan uzaklaştığı sırada Max'i arabasına benzin doldururken görmüş. | Open Subtitles | انه من قاد سيارته الى هنا وتوقع ان ماكس يملأ سيارته بالوقود |
James kendi paketini açıp Richard da mahvolmuş hediyesinden deposunu doldururken aklıma başka bir fikir geldi. | Open Subtitles | بينما جيمس ملفوف نفسه وريتشارد يملأ من خلال هديته خراب، كان لي الفكرة الرائعة أخرى. |
Onu birkaç gün önce, ceplerine toprak doldururken gördüm. | Open Subtitles | رأيته منذ يومين يملأ جيوبه بالتراب |
Sen ağzını doldururken belki ben de yukarı çıkıp benimkini doldururum. | Open Subtitles | بينما تملأ وجهك ربما سأذهب للأعلى وأملاً وجهي * يقصد أنه سيجامع امرأة * |
Sen benzini doldururken bazı şeyler olacak. | Open Subtitles | بينما انت تملأ الخزان بعض الأمور ستحدث |
Polise raporu doldururken söylemiştim. | Open Subtitles | أخبرت الشرطة حين تعبئة البلاغ ليس قبل وقت طويل |
Ben şarjörü doldururken bir bira daha iç, Gracie | Open Subtitles | أحضري لي جـعة أخرى بينما أعـُـيد تعبئة المسدس |
Şunu tekrar doldururken bu dediğimi düşün bence. | Open Subtitles | لما لا تفكر بهذا قليلا بينما تعيد تعبئة هذا لي؟ |
I.N.S. ofisinde unutmuş olmalıyım, o aptal formaları doldururken. | Open Subtitles | لابد اني تركتها في مكتب دائره الهجره عندما كنت املأ تلك الاستمارات الغبيه |