"donuk" - Traduction Turc en Arabe

    • مملة
        
    • مجمدة
        
    • باهت
        
    • باهتة
        
    • معتم
        
    • متجمد
        
    • مجمدين
        
    • متجمدة
        
    • تتجمد
        
    • المُتجمّدة
        
    • مُتجمّدة
        
    • المتجمدة
        
    • جامدة
        
    Sürprizlerle dolu donuk gibi görünüyor, ama ışığa tutulduğunda bir yıldız gibi parlayacaktır. Open Subtitles ورغم ذلك مليئة بالمفاجئات قد تبدو مملة لكن بالقليل من الضوء ستتوهج كنجمة.
    Bu çok tuhaf. Kimilerine göre donuk ve iğrençmişim. Open Subtitles حسناً، هذا غريب، شخص ما قال اني مملة ومقرفة
    Türkmenistan ise bir çok insanın donuk çöküş örneği olarak düşündüğü bir yer. TED ثم هناك تركومانستان حيث معظم الناس يفكرون بها كحالة سلة مجمدة .
    Ve bu yargınız iki parlak kuşun donuk renkli bir kuşun önünde kavga ettiğini gördüğünüzde daha da güçlenir. Open Subtitles وسيتم تدعيم هذا الحكم عندما تري طائرين أسطعين يقاتلان أمام طائراً باهت اللون.
    Dişinin donuk renkleri var. Parlak tüyleri için kullanacak bir şeyi yok. Open Subtitles الأنثى باهتة اللون، لا تبدي رغبة للريش اللامع
    Ne yazık ki, bu küçük Japon kirpi balığının rengi neredeyse görünmez denebilecek kadar donuk. Open Subtitles لسوء الحظ، ذكر الينفوخ الياباني معتم لدرجة التخفّي تقريبًا
    - Her şey donuk. - Doğru, ama bu geçici. Open Subtitles ــ كل شيء متجمد ــ صحيح , لكنها حالة مؤقتة
    Burada bulunan Jaffalar o kadar süre boyunca donuk kalmış olamaz. Open Subtitles الجافا قد لا يكونوا مجمدين قبل ذلك الوقت
    Onu dondurabilir ama donuk hâlde kalmasını sağlayamaz. Open Subtitles يمكنه تجميدها، ولكنه لا يستطيع إبقائها متجمدة
    Öyle donuk bakma. Ellerini onunkinin üstüne koy. Open Subtitles لا تتجمد في مكانك، ضع يدك على يدها.
    O senin donuk gölün dostum. Open Subtitles إنها بُحيرتُك المُتجمّدة يا أخي‫. ‬
    Arkadaşlarımla takılıyordum ve biri bana, "Kendi donuk gölünün üzerindesin." demişti. Open Subtitles أنا أقود مع زُملائي. أحدهُم قال لي، ‫"‬أنت على بُحيرة مُتجمّدة."
    Yo. Yo. Senin gibi bir adam için o çok donuk bir tip. Open Subtitles جيد، كلا لرجل مثلك هي مملة للغاية
    Görünen o ki Müfettiş Clouseau Bayan Solandres'i hiç de donuk bulmamış. Open Subtitles يبدوا أن المفتش (كلوسو) لا يجد السيدة (سلاندروز) مملة
    O kadar uzun süre donuk kalınca... Open Subtitles أخمن إذا كنت مجمدة كل تلك السنوات
    Bazı şeyler donuk kalmalı. Open Subtitles بعض الأشياء يجب أن تبقى مجمدة.
    - Bu, bir büyücü için fazla donuk bir isim, öyle değil mi? Open Subtitles بل هو اسم باهت بدلا من ذلك لساحر، لا تظن؟
    Bu kadar yakından tüylerin donuk görünmesi gerekirdi. Open Subtitles أتعلم , في هذا التكبير تبدو الريشة باهتة
    - Aynı şeyler, donuk, bulanık... Eskiden şekilleri fark edebiliyordum. Open Subtitles نفس الشيء ، منظر معتم وباهت
    Dudaklarımı hissetmiyorum; yüzüm donuk. Ellerimi hissetmiyorum; ayaklarımı hissetmiyorum. TED لم اكن اشعر بشفتي .. كان وجهي متجمد ولم اكن اشعر لا بقدمي ولا بيدي
    Odanın geri kalanı hala donuk mu? Open Subtitles أمازال الجميع في الغرفة مجمدين ؟
    Toprak donuk olduğu için pek ekim yapamıyoruz. Open Subtitles الأرض متجمدة لذلك ليس لدينا تربة كافية
    Elsa* gibi donuk olacak. Open Subtitles سوف تتجمد مثل ( السا من فيلم فروزن )
    "donuk Kalp" bayiilerde. Open Subtitles كتابي "(هيت) المُتجمّدة" في الأسواق الآن.
    O kadın senin donuk gölün, birader. Open Subtitles إنها بُحيرة مُتجمّدة يا أخي.
    Yıllardır o ölü, donuk yüzlerin bana bakışıyla uyanıyorum. Open Subtitles لسنوات، أنا مستيقظ مع تلك الوجوه المتجمدة تحدق بي
    Saatlerdir elektrikler olmamasına rağmen bütün dondurmalar taş gibi donuk vaziyetteydi. Open Subtitles انقطعت الكهرباء لساعات لكنّ البوظة بقيت صلبةً جامدة

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus