Bahar ayında kiraz çiçekleri dökülür gibi Christy'nin dudaklarından yalanlar döküldü. | Open Subtitles | سقطت أكاذيب من شفاه كريستي مثل أزهار الكرز في فصل الربيع. |
California'nın her yerinde her ırktan erkek, kadın ve çocukların, dudaklarından tek bir soru geçti. | Open Subtitles | في كل أنحاء الولاية الذهبية سؤال واحد حملته شفاه الرجال والنساء والأطفال على حدّ سواء، الأسود والأبيض والأسمر والأصفر. |
dudaklarından iptal kodunu duymazsam tabi. | Open Subtitles | إلا إذا سمعت شيفرة الإفراج عنها من شفتيها |
dudaklarından diğer adamın tadını alabiliyorum. | Open Subtitles | بوسعى تذوق طعم شفتي الشاب الآخر على شفتيك |
Ve ona da bir randevu ayarlabilirsen belki seni dudaklarından öpebilir. | Open Subtitles | ..و إن استطعتي الحصول على موعد لها قد يقبلك على الشفاه |
O ölü kadını dudaklarından öpebilirim. | Open Subtitles | يمكننى ان اُقبل تلك السيدة الميتة على فمها |
İlk öpüştüğümüzde onun dudaklarından başka hiçbir dudağı öpmek istemediği anladım. | Open Subtitles | في أول مرة قبلنا بعضنا عرفت أنني لا أريد أن أقبل شفاه أحد غيرها |
Grenoulle'in dudaklarından kaçan ilk ses, annesini darağacına götürmüştü. | Open Subtitles | وهكذا، كان الصوت الأول الذى انسلّ من شفاه جرينوى أرسلَ أمُّه إلى المشنقةِ |
Sadece donmuş dudaklarından öpün ve ne kadar hayat dolu bir eş olduğunu anlayın. | Open Subtitles | قبل فقط شفتيها المجمدتين لتعرف كيف هي زوجة نشيطة |
Bu odadaki en tatlı kızı dudaklarından öpmeni istiyorum. | Open Subtitles | أتحداك أن تُقبِّل أجمل فتاة في الغرفة على شفتيها |
dudaklarından, yanaklarından, kalçasından, saçlarından, serviksten olay olurken giydiği iç çamaşırından, kadının üzerindeki bulunan yabancı kıllardan ve son zamanlarda kullandıkları taraklardan alınan örnekler. | Open Subtitles | من شفتيها وخديها وفخذيها وشعرها، ومن عنق الرحم والملابس الداخلية التي كانت ترتديها وأية آثار من الرجل وجدوها في جسدها |
Ama söz veriyorum o güzel dudaklarından dökülen her kelime benim için çok değerli olacaktır. | Open Subtitles | لكنني أعدك أن أقيم كل كلمة تخرج من شفتيك الجميلة |
Çatlamış dudaklarından öpünce sabahım tamamlanır | Open Subtitles | # أقُبل شفتيك المشققة # # و ينتهي صباحي # |
dudaklarından sadece en iyi şarap geçmeli. | Open Subtitles | فقط أفضل أنواع النبيذ يجب ان يعبر شفتيك |
Ben de şu büyük Wanguni dudaklarından siparişi verdim. Heykel olan. | Open Subtitles | لذا طلبت تماثيل الشفاه الوانغوني الكبيرة |
Yoksa sen başka birinden mi geldin bana dudaklarından öptüğün..? | Open Subtitles | إنك أتيت لي من الآخر الشفاه التي |
Patlamış mısır alıyordum ve onu, erkeksi bir kadınla sinemadan çıkarken gördüm ve birden onu dudaklarından öptü. | Open Subtitles | كنت قد أشتريت الفيشار للتو.. ورأيتها تخرج من المسرح ومعها تلك السحاقية وفجأة قبلت فمها |
Sözlerin dudaklarından kontrol odasındaki kulaklıklara kadar gitsin. | Open Subtitles | من شفاهك إلى سماعات غرفة التحكم |
Koyu dudaklarından bu kelimelerin dökülmesine bayılıyorum Abby. | Open Subtitles | -أحب هذه الكلمة عندما تخرج من شفتاك السـوداء -آبي : |
Seni dudaklarından ve yüzünden öpebilirim. | Open Subtitles | وأستطيع تقبيلكِ أستطيع تقبيل شفتيكِ وجهكِ |
Ve Mark adında bir çocuğu öpmek zorunda kaldım. Hem de dudaklarından. | Open Subtitles | وكان لا بدّ أن أقبّل هذا الرجل الذي يُدعي مارك علي شفتيه. |
Bir erkeği dudaklarından öptün mü hiç? | Open Subtitles | هل قبلتي ولد من قبل على الفم ؟ |
Ayrıca o siktiğim şarabını da dudaklarından uzak tut. | Open Subtitles | وأبق ذاك الخمر اللعين بعيداً عن شفاهه |
Ve sonra yumuşak dudaklarından bir iç çekme sesi duyuldu. | Open Subtitles | وعندها خرجت خرجة قبلة من شفتاه الناعمتين جدا |