Yani tüm bunlar doğruysa uydurduğumuz onca şeyin adil bir duruşmayı daha zor hale getirebildiğinden endişe etmiyor musunuz? | Open Subtitles | إذاً لو كل هذا حقيقي ألا يقلقكم ولوحتي قليلاً أن كل الأشياء التي فعلتوها قد تجعل المحاكمة العادلة أصعب؟ |
duruşmayı kaybetsek ve idam cezasına çarptırılsan bile biz temyizle uğraşırken, sen önümüzdeki 20 yılı idam edilmeyi bekleyerek geçirirsin. | Open Subtitles | حتّى وإن خسرنا المحاكمة , و حُكم عليك بالإعدام سوف تقضي العشرين السنة القادمة تنتظر الطعن في تنفيذ حكم الإعدام |
Rachel'a yaptığımı senin için yaptım eğer bunu anlayamıyorsan, bu duruşmayı kazanamazsın. | Open Subtitles | لقد فعلته من أجلك واذا لم تراه بعينك لن تفوز بهذه المحاكمة |
Nüfuzumu kullandım. Yargıç duruşmayı öne aldı. Birkaç gün içinde olacak. | Open Subtitles | القاضي وافق على السير في القضية ستعقد الجلسة في بضع أيام |
Sayın Yargıç, lütfen sanığa söyleyin bu tip patlamalarla duruşmayı engellemesinler. | Open Subtitles | سيادتك , مر المتهم أن لايستطيع أن يعطل الجلسة بهذة الصيحات |
- Ayrıca duruşmayı... ertelettiğimi bildirmek istiyorum. | Open Subtitles | ولكى أعلمك أيضاً أننى طلبت تأجيل المحاكمة |
- Ayrıca duruşmayı... ertelettiğimi bildirmek istiyorum. | Open Subtitles | ولكى أعلمك أيضاً أننى طلبت تأجيل المحاكمة |
Ya da senin mi ölmen gerektiğini söylüyor? Kanıtı bulup, duruşmayı sen ayarladın. | Open Subtitles | أم أنه يقول لي بانه يجب أنت من يموت فأنت من وجد دليلا ورتب المحاكمة ؟ |
duruşmayı yarın sabah 9:00'a erteliyorum. | Open Subtitles | سأؤجّل هذه المحاكمة حتى التاسعة من صباح الغد |
İnsanlar iyi bir duruşmayı seviyor. | Open Subtitles | لأن الناس تحب المحاكمة الجيدة إنها مثل المسرح. |
duruşmayı izlemeyi hiç bırakmadı. Hepimiz gayet yakından takip ediyoruz. Anladım. | Open Subtitles | لا يتوقف عن مشاهدة المحاكمة كلنا نتبعها عن كثب |
Biliyor musun, aslında şu sahte duruşmayı yapacağımız için mutluyum. | Open Subtitles | أنا سعيد بحصول المحاكمة التجريبية تلك لأنها تظهر لي |
Bu arada duruşmayı beklerken pasaportumua el konuldu. | Open Subtitles | بانتظار المحاكمة قاموا بمصادرة جواز سفري |
duruşmayı geciktir, erteleme iste şuan ki merak azalsın, sana 2 milyon ayarlarım... | Open Subtitles | أخر المحاكمة و أطلب متابعة دع دوك يهدئ و سأحضر لك المليونين |
Kahretsin. Bir kerecikte olsa, söyleyecek birşeyi yok Belkide bu duruşmayı amaçlarına hizmet için istedi. | Open Subtitles | إنها صامته لمرة أخيراً، لربما هذا سبب أنها أرادت تلك المحاكمة |
duruşmayı bırakıp çıkmak kadar değil ama hakkını teslim etmeliyim. | Open Subtitles | إنه ليس إنسحاب جيد من الجلسة لكن أعترف لك بها |
Ama maalesef, sayın başkan, duruşmayı terk etmek zorundayım, kendi komitemin önemli bir toplantısına başkanlık etmek için. | Open Subtitles | و لكن هذه اللحظة يتحتم على أن أغادر الجلسة لأرأس اجتماعاً مهماً تعقده جلستى و لكن قبل رحيلى أود أن أقول الأتى |
Ama maalesef, sayın başkan, duruşmayı terk etmek zorundayım kendi komitemin önemli bir toplantısına başkanlık etmek için. | Open Subtitles | و لكن هذة اللحظة يتحتم على أن أغادر الجلسة لأرأس اجتماعاً مهماً تعقدة جلستى |
Eğer Bayan Florrick müvekkilini dışarı çıkarmaya bu kadar hevesliyse neden süratli bir duruşmayı kabul etmiyor ki? | Open Subtitles | عازمة على إخراج موكلتها لماذا لا توافق على محاكمة سريعة؟ |
duruşmayı mayıs ayına erteliyorum. | Open Subtitles | تم تحديد جلسة الاستماع في الشهر الخامس من هذه السنه |
Ve böylece, mahkeme günü yaklaştı... (Üç ay sonra) duruşmayı kaçırmışım. | Open Subtitles | وقريباً،ستعقد جلسة الإستماع في القريب العاجل حسنٌ،لقد فوّت جلسة الإستماع |
Fakat bu duruşmayı bir maskaralığa çevirmeyin. | Open Subtitles | و لكن لا تقلب جلسة الاستماع هذه إلى مهزلة |