Annemle bir çok kayıpla yüzleşmek durumunda kaldık ne yazık ki. | Open Subtitles | أنا وأمي اضطررنا لتحمّل الكثير من الخسائر للأسف. |
İçinde bulunduğu yastan dolayı eşyalarımızı toplayıp denizlere açılmak durumunda kaldık. | Open Subtitles | بدافع من حزنه، اضطررنا لحزم الأمور لدينا ومجموعة عبر البحار. |
Bildiğiniz üzere, bu anma törenini umduğumuzdan daha da uzun bir süre ertelemek durumunda kaldık. | Open Subtitles | كما تعلمون, اضطررنا لتأجيل التأبين ،أكثر مما كنا نريد |
Demir atmak durumunda kaldık. Denizde olmak, karada olmaktan daha emniyetli değilmiş. | Open Subtitles | اضطررنا للرسوّ، البحر ليس أأمَن من اليابسة. |
Demir atmak durumunda kaldık. Denizde olmak, karada olmaktan daha emniyetli değilmiş. | Open Subtitles | اضطررنا للرسوّ، البحر ليس أأمَن من اليابسة. |
Evet, ne yazık ki özel güvenlik kullanmak durumunda kaldık. | Open Subtitles | أجل، لسوء الحظ، اضطررنا للاستعانة بأمن سري. |
Ve onu sorgulamak için sürüklemek durumunda kaldık. | Open Subtitles | ثم اضطررنا لجرجرته، لكي يتم إستجـوابه. |
Ve onu sorgulamak için sürüklemek durumunda kaldık. | Open Subtitles | ثم اضطررنا لجرجرته، لكي يتم إستجـوابه. |
Ağır sakinleştirici yapmak durumunda kaldık. | Open Subtitles | اضطررنا لإعطائها مهدّئات قويّة. |
Çok değil, daha yarım saat evvel kardeşine tam da burada bir ders vermek durumunda kaldık. | Open Subtitles | منذ نصف ساعة اضطررنا لتلقين أختك درسًا. |