| Son günlerde iyice eğlenceye daldım. | Open Subtitles | ولكن.. هذا بسبب أننا قضينا في المرح الأيام القليلة الماضية |
| Eğer İsa'yı yüreğine kabul etmeye karar verdiysen, sen ve arkadaşların da eğlenceye katılabilir. | Open Subtitles | حسنا .. لو انكي قررتي ان تقبلين المسيح بقلبك فسيمكن لكي انت وشعبك ان تشعرون بالراحة و المرح أيضا. |
| Her zaman eğlenceye düşkündüm. Sütün görüntüsüne bile dayanamam. | Open Subtitles | كنتُ دائما أمراه محبه للمرح ولا أستطيع تحمل منظر الحليب |
| Sana yardım etmeyi kabul edersem esas şeylere odaklanacağız eğlenceye değil. | Open Subtitles | إذا قررت أن اساعدك علينا التركيز على الأساسيات ليس على المتعة |
| Utanılacak bir durum değil. Sadece iki kat eğlenceye ulaşmanın yolu. | Open Subtitles | لا شئ نخجل منه فقط نحصل على مرح مضاعف بهذة الطريقة |
| Peter Pan sayısız eğlenceler yaşadı... ama diğer çocuklar asla bilemedi ki, o sonsuza kadar uzak kalacağı bir eğlenceye bakmaktaydı. | Open Subtitles | بيتر بان كان عنده متع لا تحصى لا يستطيع الأطفال الآخرين أبدا معرفتها لكنّه كان ينظر للمتعة |
| Biraz eğlenceye ihtiyacın var. Bunu sağlayacak bir adamım. | Open Subtitles | أنت بحاجة إلى بعض من المرح و أنا الرجل الوحيد الذي يمكن أن يقدم لك ذلك |
| Benim de hayatta buna ihtiyacım var. Daha fazla eğlenceye. | Open Subtitles | هذا ما كنت احتاجة فى حياتى المزيد من المرح |
| Bu geleneksel bir kutlamaydı ama şimdi eğlenceye dönüştü. | Open Subtitles | إنه تقليد إحتفالى قديم جدا وهو يُمثل لهم الكثير من المرح |
| İşte bomba." diyebilirsiniz. Afganistan'ın eğlenceye ne kadar hazır olduğunu bilemiyorum. | Open Subtitles | عليك القول تورا بورا حان وقت الانفجار لست واثقا كم من المرح ستصل اليه افغانستان |
| Hey, Lame-o. Ateş karıncalarla birlikte biraz eğlenceye ne dersin? | Open Subtitles | مهلا ، أيّها السّخيف كن مستعدا لبعض المرح |
| Benden söylemesi arkadaşım, senin de eğlenceye ihtiyacın var. | Open Subtitles | واسمعي الأمر منّي أيّتها الصديقة، أنتِ بحاجة إلى بعض المرح. |
| Ve bizi de davet etti bizde eğlenceye katıldık | Open Subtitles | وقال أن لديهم جناح للمرح فذهبنا إلى هناك |
| Sadece eğlenceye verdiğimiz anlamlar farklı benimki sidik gölünü içermiyor ve biraz daha kuru, o kadar. | Open Subtitles | فقط لدينا مفهومٌ مختلف للمرح ومفهومي للمرح لا يتضمّن إلتهاب الجهاز البولي وارتفاع الجفاف |
| Meraklanma. Sadece yüzde 10'unu eğlenceye ayırdım. | Open Subtitles | لا تقلق، أخذت 10 بالمئة فقط للمرح |
| eğlenceye katılmak için gelmişti. Evde bile böyle bir lüks yok. | Open Subtitles | أتت لتنظم إلى المتعة لا يوجد ترفيه في المنزل أبداً |
| Dün gece orada olmalıydınız. Büyük eğlenceye katılırdınız. | Open Subtitles | لو كنتم هناك الليلة الفائتة لتمتعتم تمام المتعة |
| Gerçek eğlenceye, 37 yaşındaki bekar kadın randevusu eğlencesine değil. | Open Subtitles | رائع، ليس مثل امرأة بعمر الـ37 على مرح اللقاء الأول |
| Hatuna eğlenceye hazır olduğunu ve bundan pişman olmayacağını göster. | Open Subtitles | واسمحوا لها أن تعرف أنك مستعد للمتعة ، وانك لم تعتذر لأنها ستعمل. |
| Fakat biz Güney Kaliforniya'dayız, Los Angeles'a yakınız, Bu yüzden eğlenceye yönelik birşey ile sonlandırmak istiyorum. | TED | لكننا في جنوب كاليفورنيا ، قريبين من لوس أنجلوس ، لذا سوف أختم بشيء يُركز على الترفيه. |
| Akşamki eğlenceye kalıyorsun... değil mi, Cordell? | Open Subtitles | هل ستبقى لمشاهدة عرض التسلية هذا المساء أليس كذلك؟ |
| Bana göre benim koçluk tarzım genel olarak fundamental'a ve eğlenceye verilen öneme odaklı. | Open Subtitles | أود ان اقول ان ستايل تدريبي مركز حول اساسيات بالتركيز مع المتعه |
| Tüm köylüler iblis yüzünden çalışmayı bırakıp günlerini eğlenceye verdi. | Open Subtitles | وبسبب الشيطان نسيَ سكان القرية العمل وظلوا يمرحون |
| Akşamki eğlenceye kalıyorsun... değil mi, Cordell? | Open Subtitles | انت ستبقى معنا هذا المساء للتسلية ماذا عن كورديل؟ |
| Noelin ruhunda kendini eğlenceye bırakan. | Open Subtitles | شخص ما الذي يَدْخلُ المرحَ وروح عيد الميلادِ. [تَتغيّرُ موسيقى لإبْطاء الأغنيةِ] عيد الميلاد nertz! |