"eş zamanlı" - Traduction Turc en Arabe

    • متزامنة
        
    • وقت واحد
        
    • في الوقت
        
    • تزامن
        
    • بوقت واحد
        
    • الوقت نفسه
        
    • الوقت الحقيقي
        
    • متزامن
        
    • المتزامن مع الأرض
        
    Cahilleşme, kesinlikle bir "parti" olacak yada eğer yutarsan, eş zamanlı toplantılar diyelim Open Subtitles أنت لا تكن جاهل، لأن في الواقع، ستكون حفلة حتماً أو لمات متزامنة إذا سيسهل عليك استساغتها
    Böylece bununla uyum göstermeye başlar, ve size bunu eş zamanlı imiş gibi gözüktürmeye başlatır. Open Subtitles لذا , فالدماغ يبدأ بتعديل ذلك و ستبدو متزامنة بالنسبة لك
    Birbiriyle çatışan fikirlere eş zamanlı olarak beyninizde yer veremezsiniz, zira bunlar aklınızı karıştırır, zor gelir. TED لن تسمح بالكثير من الأفكار المتضاربة تدور في ذهنك في وقت واحد لأنها ربما تربكك وتهددك
    Hissettiği şeyleri eş zamanlı olarak benim de hissetmemi istiyordu. Open Subtitles هي اردت ان اشعر بما تشعر بة في الوقت الحقيقي
    Bu eş zamanlı dönme akıcı sıvıyı embronin içinde sağdan sola iter. Yumrunun solundaki kenarda TED تزامن هذا التناوب يدفع السائل من الجانب الأيمن للجنين إلى الأيسر.
    "Keza, tüm kazaların eş zamanlı meydana gelmesi nedeniyle..." Open Subtitles بالاظافة بسبب حقيقة ان الحوادث قد وقعت بوقت واحد
    Öyleyse, küçük takımlar, hedefleri belirleme, ...yönetimin kellelerini uçurmak için eş zamanlı saldırı. Open Subtitles إذًا، فرق صغيرة، عينوا الأهداف إعتداء في الوقت نفسه للقضاء على زعماء القيادة
    Dünya'daki bütün Krolotealılar'a eş zamanlı baskın düzenleyeceğiz. Open Subtitles سنقوم بشن غارات متزامنة على كل هدف كرولوتين في الأرض
    Dinlenmek gibi daha yoğun bir ruh hali içindeyken beyninizdeki yüz binlerce nöron kıvılcım saçar ve beyin akımyazım, kısaca EEG ile ölçülebilen karakteristik düzenlerde eş zamanlı elektriksel deşarj gerçekleştirir. TED وعندما تسيطر عليكم حالة عقلية، مثل الاسترخاء، تتوهج مئات الآلاف من الخلايا العصبية في الدماغ، لتفرغ شحنات كهربية متزامنة بأنماط مميزة يمكن قياسها باستخدام تخطيط كهرباء الدماغ.
    Ayakta kalan son büyük şehirlerimize eş zamanlı saldırılar yapılıyor. Open Subtitles هجمات متزامنة على آخر مناطقنا الحضرية.
    Bu yüzden Vatikan, Avrupa'nın her tarafında eş zamanlı olarak açılan gizli emirler yayımladı. Open Subtitles .. لذلك أصدر الفاتيكان أمراً سرياً يفتح في وقت واحد .. في كل أنحاء أوروبا
    Şu işi bitirelim. Gardiyanları eş zamanlı olarak izlemek zorundayız. Open Subtitles دعنا ننتهي من هذا ، علينا مراقبة الحارسين ، في وقت واحد
    Ama bunların hepsi eş zamanlı olursa hükümetimizin bunlarla baş etmesi çok zor olacak. Open Subtitles لكن لأنها تحدث في وقت واحد فسيكون من الصعب على حكوماتنا مواجهتها
    Ortak değer, sosyal değer ile ekonomik değeri eş zamanlı yarattığımızda ortaya çıkar. TED مشاركة القيمة هي عندما نستطيع أن ننشئ قيمة اجتماعية وقيمة اقتصادية في الوقت نفسه
    uydudan ağaçları seyretmelerine gerek kalmadan, artık eş zamanlı olarak olaya müdahale edebilecekler. TED إنها ليست حول رؤية شجرة من الأقمار الصناعية في منطقة واضحة المعالم، ولكنه عن التدخل في الوقت المناسب.
    Eğer sinyaller her iki lifte de aynı hızda iletilirse, eş zamanlı olarak ulaşamazlar. TED فإذا انتقلت الإشارات عبر كل الألياف بنفس المعدل، ستصل دون تزامن.
    Bitkiler eş zamanlı olarak bir çok yerde saldırı düzenlediklerine göre merkezi kontrol sistemi gibi bir şey olmalı. Open Subtitles , مع مهاجمة النباتات الكثير من الأماكن بوقت واحد يجب ان يكون هناك نظام تحكم مركزي
    Gördüğünüz, bilgisayarımdaki eş zamanlı belirleme sistemimiz. TED هذا هو نظام الكشف لدينا المشغّل فى الوقت الحقيقي على كمبيوتري المحمول.
    Hepsi de eş zamanlı olarak sabit bir uyduya yüklendi. Open Subtitles وقد حملتهم سريعًا على قمر اصطناعيّ متزامن مع دوران الأرض.
    Pentagon yere eş zamanlı yörüngeli uydularından biriyle iletişimini kaybetti. Open Subtitles البنتاغون فقد الإتصال مع واحد من الأقمار الصناعية منخفضة المدار المتزامن مع الأرض

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus