Belki senin İngilizin kimliğini tespit edebileceğini düşünüyor. | Open Subtitles | هو يعتقد أن ربما بإمكانك أن تكشف عن هوية الرجل الإنجليزي |
- Ciddi misin? Beni de dahil edebileceğini düşündüm. | Open Subtitles | أنا فقط فكرت أنك بإمكانك إضافتي لا أرى ضررا في هذا |
- Ne? Bir sorun olmadan tamir edebileceğini, garajda çalıştığını söylemiştin. | Open Subtitles | لقد قلت أن بإمكانه اصلاحه بلا متاعب وأنه يعمل في الورشة0 |
Tut şunu. Demek bana ateş edebileceğini sandın? | Open Subtitles | امسك هذا ,هل تظن انه بوسعك ان تطلق النار علي ؟ |
Sen, katliamdan hemen sonra buraya gelip krallığın uyumunu altüst edebileceğini mi sanıyorsun? | Open Subtitles | لقد جئت هنا, ممتنعاً عن قتل بعض السُمر الفارين وتظن بأنك قادر على إفساد تناغم مملكتنا؟ |
Bir canavarın benim gibi bir kadını mutlu edebileceğini mi sanıyorsun? | Open Subtitles | أتظن أن وحشاً مثلك بوسعه أن يصنع السعادة لفتاةٍ مثلي ؟ |
Artık beni elde edebileceğini sanıyor. İşte bu yüzden. | Open Subtitles | لأنه يعتقد أن بامكانه الحصول عليّ الآن ، هذا السبب |
Tahmin edemeyeceğini biliyorum, sadece bunu takdir edebileceğini düşündüm. | Open Subtitles | أعلم أنه لا يمكنك التنبؤ ظننت فقط أن بإمكانك التوقع |
Bana yardım edebileceğini umuyordum. Doğru değerini bulacağına eminim. | Open Subtitles | كنتُ أتساءل لو كان بإمكانك أن تساعدني في معرفة قيمتها الحقيقيّة |
Ters psikoloji ile beni manipüle edebileceğini mi sanıyorsun? | Open Subtitles | أتعتقد أنّ بإمكانك التلاعب بي بعلم النفس العكسي؟ |
Ve onu suçladığımda, bu komik yalanı uydurup örtbas edebileceğini düşündü. | Open Subtitles | وعندما اتهتمه ظن أن بإمكانه تغطية الأمر بهذه الكذبة السخيفة |
Her şeyi yok edebileceğini zannediyor. Çalıştığımız her şeyi. | Open Subtitles | يظن أن بإمكانه القضاء على كل شيء عملنا لأجله |
Tek bir virüsün bile bütün bir sistemi yok edebileceğini biliyorsun, ayrıca kopylar orjinallik ve çeşitliliğe köreltiyor. | Open Subtitles | هناك احتماليّة أنّ فيروس واحد بإمكانه تدمير مجموعة كاملة من الأنظمة، والنسخ لا يزيدوا من التنوّع والأصالة |
Garip çünkü onları kontrol edebileceğini sanıyorsun, ama... | Open Subtitles | الغريب أنك تحسّ أنه بوسعك أن تتحكم بها, ولكن.. |
Bana yardım edebileceğini de biliyorum. Ancak sen yardım edebilirsin, tamam mı? | Open Subtitles | وأدري أن بوسعك مساعدتي، فأنت الطبيب المنشود، حسنًا؟ |
Bu ayaktakımını kontrol edebileceğini mi sanıyorsun? | Open Subtitles | أتظن حقاً إنك قادر أن تقود هؤلاء الرعاع؟ |
Baronları geri dönmeye ikna edebileceğini mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل تظن أنك قادر على اقناع النبلاء بالتراجع؟ |
Artık bir genç kız ama bir doktorun yardım edebileceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | إنها مراهقة الآن، لكن لا أظن هُناك طبيب بوسعه مُساعدتها. |
Trish'e zarar vermek istemediğini hatırlatmaya çalış... ya da bunları telafi edebileceğini söyle. | Open Subtitles | دعيه يعتقد انه لم يقصد ايذاء تريش و ان بامكانه اصلاح ذلك |
Burayı tek başına idare edebileceğini düşünüyor musun? | Open Subtitles | هل تعتقدين أن بإمكانكِ التعامل مع هذا المكان لوحدك ؟ |
İnsanlarına ne olduğu hakkında size yardım edebileceğini mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقدين أن دافوس هذا قد يكون قادرا على أن يساعدك لمعرفة ما حدث لقومك ؟ |
Baş edebileceğini düşünüyorsun ama günün birinde baş edemiyorsun. | Open Subtitles | تظنّ بوسعكَ أن تحملّه، ثم ذات يومٍ لا تستطيع |
Evet , Seni bütün gün bekleyemem parlak çocuk. İşte , idare edebileceğini mi sanıyorsun? | Open Subtitles | أوشكت أن أنتظر طوال اليوم, سوني أعتقد بأنّك بأمكانك أن تنظم؟ |
Sana yardım edebileceğini düşündüğümüz için onu da davet ettik. | Open Subtitles | وقد طلبنا منها الحضور الليلة لأننا نظن أن بإمكانها مساعدتكِ |
İçine öfke dolunca bir şeyleri alaşağı edebileceğini gördüm. | Open Subtitles | ورأيت ماذا بوسعها أن تُدمر عندما تغضب |
- İtiraz edebileceğini unutmuşum. | Open Subtitles | لكنهم يدمرون المدينة - نسيت عادتكِ في الجدال - |
Aslında Felicity'nin onu ele geçirmemize yardım edebileceğini düşünmüştüm. | Open Subtitles | {\pos(190,220)}أملت نوعيًا أن تساعدنا (فليستي) على حيازته. |
Çılgına döner... ve, ayrıca adamın yardım edebileceğini düşünüyorum. | Open Subtitles | إضافة إلى أني اظن أن بإمكان الرجل أن يساعدنا |