| Edgar, bu partileri bir vampirler ordusu yaratmak için veriyorlar. | Open Subtitles | ادجار , انهم يستغلون الحفلات لصنع جيش من مصاصي الدماء |
| Edgar Roy vergi dairesi için bir yıldan fazla çalışmamış. | Open Subtitles | ادجار روى لم يعمل لدائرة الايرادات الداخلية لأكثر من عام |
| Biriniz beni Çavuş Edgar Millen'a yönlendirebilir mi? | Open Subtitles | هل يمكن لاى منكم ان يدلنى على السيرجنت ادجار ميلان ؟ |
| Belki de Edgar Amca senin Uğultulu Tepeler'e gelmeni yasaklamıştır. | Open Subtitles | من الممكن عمي إدجار هل منعك من زيارة مرتفعات ويذرينج |
| Ve ben, Lenore; en nihayet Edgar'ın şiirindeki o Lenore oldum. | Open Subtitles | وانا , لينور فى النهايه أصبحت لينور التى فى قصائد إدجر |
| Demek Edgar bu yüzden direkten inemedi. | Open Subtitles | لهذا لم ينزل "إيدجر" أبدا ً من على هذا البرج اللعين |
| Niye J. Edgar Hoover Henri'ye olanlarla ilgileniyor? | Open Subtitles | لماذا يهتم جى أدجار هوفر بما حدث لهنرى ؟ |
| Edgar, lanet düzenbaz tuzakçının biri en iyi av köpeğimi çaldı! | Open Subtitles | ادجار , احد صائدى السناجب سرق افضل كلاب صيدى |
| Orada Edgar Millen adında bir dağ polisi var ve senin peşinde. | Open Subtitles | يوجد شرطى هناك اسمه ادجار ميلان , وهو يقوم بملاحقتك |
| Kanada Kraliyet Polisi Edgar Millen konuşuyor. | Open Subtitles | هذا انا ادجار ميلان من البوليس الملكى الكندى اتحدث اليك |
| Niye J. Edgar Hoover Henri'ye olanlarla ilgileniyor? | Open Subtitles | لماذا يهتم جى ادجار هوفر بما حدث لهنرى ؟ |
| Edgar Barış Ödülü'nü kazanan adam Luc Jacqnaud için mi çalışıyor sence? | Open Subtitles | هل تعتقد أن الفائز بجائزة ادجار للسلام يعمل مع جاككنوود؟ |
| Annesi için, yüzü J. Edgar Hoover'ın kıçına benzeyen, pis ayyaş dedim. | Open Subtitles | بالبغيضة، الثملة، ذات الوجه الشبيه بمؤخرة ادجار هوفر |
| Sen Santa Carla, Luna Bay ve Washington D.C.'deki gruplarını yok eden Edgar Frog'sun. | Open Subtitles | انت ادجار فروج الذي حطم التوابيت في سانتا كارلا,خليج لونا وفي واشنطن |
| Edgar, seni yapacağın şeyden vazgeçiremeyeceğimi bildiğimden şunu sana vermeden baş vampirle savaşmana izin veremem. | Open Subtitles | ادجار , منذ عرفتك لم اتكلم معك عن الذي تفعله لن ادعك تذهب الى عيم المصاصين بدون ان اعطيك هذه |
| Takviye gelmeden Edgar'ı buradan çıkarmalıyız. | Open Subtitles | علينا ان نخرج ادجار من هنا قَبْل أَنْ تَصِلُ التعزيزات |
| Sen, ben, Edgar Price. 17 Kasım, Cuma. Olan bu. | Open Subtitles | أنت، أنا، إدجار بريس، 17 نوفمبر، الجمعة0 هذا ما لدى0 |
| Edgar bir bardak şekere gitti, ve annem adını aile mezarlığına yazdırdı. | Open Subtitles | إدجار جاء يطلب كوبا من السكر وأمى حفرت أسمه على قبو العائلة |
| Edgar dayının karısı Amélie yenge de yemekte olacak. | Open Subtitles | سنتناول الغداء مع العمة إميلي زوجة عمي إدجر |
| Edgar döndüğünde birlikte son yemeğimizi yedik. | Open Subtitles | و عندما عاد إدجر من مفاوضاته تناولنا أخر غداء سري ساحر لنا |
| Edgar'ı burada kıstırdılar. Yaşlı Fred'i burada yediler. | Open Subtitles | لقد أوقعوا بـ"إيدجر" هنا وانتزعوا "فريد" العجوز هنا |
| lsabel, kardeşim Edgar'ın yanına otur. | Open Subtitles | إيزابيل, إجلسي هنا بجانب أخي إيدجر |
| Birisi şatoya girmeli, Benny'yi bulmalı ve Char'ı Edgar'dan uzak tutmalı. | Open Subtitles | يجب على أحد أن يدخل إلى القلعة أبحث عن بني وأبعد تشار عن أدجار. |
| Evdekilerin çoğu salondaydı ve Bay Serrecold da o zararsız denilen Edgar Lawson tarafından silahla tehdit ediliyordu. | Open Subtitles | حسنا,معظم من كانوا في البيت أ ُحتجزوا في غرفة الرسم سيد سيركولد هنا مع تهديد بالمسدس بواسطة أدجار لاوسون الغير مؤذي |