"ekonomik bir" - Traduction Turc en Arabe

    • اقتصادية خردة غير
        
    • الاقتصادي
        
    • إقتصادية
        
    En az 25 sene barınabileceğin bir ev ve sağlam, ekonomik bir Japon arabası alır, gerisini de sisteme koyarsın, Open Subtitles تشتري بها منزلاً بسقف عمره 25 سنة وسيارة يابانية اقتصادية خردة غير قابلة للتلف
    En az 25 sene barinabilecegin bir ev ve saglam, ekonomik bir Japon arabasi alir, gerisini de sisteme koyarsin, Open Subtitles تشتري بها منزلاً بسقف عمره 25 سنة وسيارة يابانية اقتصادية خردة غير قابلة للتلف
    En az 25 sene barınabileceğin bir ev ve sağlam, ekonomik bir Japon arabası alır, gerisini de sisteme koyarsın, Open Subtitles تشتري بها منزلاً بسقف عمره 25 سنة وسيارة يابانية اقتصادية خردة غير قابلة للتلف
    Evliliğin ekonomik bir yatırım olduğunda, aldatma bizim ekonomik güvenliğimizi tehdit ederdi. TED عندما كان الزواج مؤسسة اقتصادية الخيانة تهدد أمننا الاقتصادي
    Bunu önemseyen insanlar politik ve ekonomik bir modele çok rasyonel bir şekilde dönecek ve bu sayede en kısa zamanda daha iyi yaşam standartlarına sahip olabilecekleri bu modelleri garantiye almış olacaklardır. TED الاشخاص المهتمون سوف يتمحورون حول هذا النموذج السياسي و الاقتصادي بطريقة عقلانية جدا لهؤلاء سوف يضمن هذا النموذج معاير معيشية افضل في أقصر فترة من الزمن.
    Önümüzde duran teknik veya ekonomik bir engel yok. TED ليست هناك بالتأكيد أي حواجز إقتصادية أو تقنية على الطريق.
    Evlilik eskiden size çocuklar, sosyal statü, ardıllık ve arkadaşlık bakımından hayat boyunca sürecek bir ortaklık sahibi olduğunuz ekonomik bir kurumdu. TED الزواج كان مؤسسة إقتصادية التي فيها يتم اعطاؤك شراكة طول العمر من ناحية الأطفال والحالة الإجتماعية و الخلافة و الرفقة.
    En az 25 sene barınabileceğin bir ev ve sağlam, ekonomik bir Japon arabası alır, gerisini de sisteme koyarsın, Open Subtitles تشتري بها منزلاً بسقف عمره 25 سنة وسيارة يابانية اقتصادية خردة غير قابلة للتلف
    Ayrıca ekonomik bir araba da değil. Open Subtitles كما انها ليست واحدة الاقتصادي بشكل خاص.
    Aslında o zamanın ekonomistleri Güney Kore'nin sefalet içinde hapsedildiğini söylüyordu ve bunu "ekonomik bir bunalım" olarak tanımlıyordu. TED في الحقيقة، فإن الاقتصاديين وقتها قالوا إن كوريا الجنوبية قد وقعت في دائرة العـوز، كانوا يشيرون إلى المسألة الكوريّة باعتبارها "مثال للتأزُم الاقتصادي".
    Dünyanın çözülemez gibi görünen sorunlarla karşı karşıya olduğu; dünya savaşlarının yıkıcılığıyla, özellikle ikincisinin, kırılgan bir barışın ortaya çıktığı, baştan aşağı ekonomik bir yenilenme ihtiyacının bulunduğu bir yıldı. TED لقد كانت سنة عندما واجه العالم ما يجب أن يكون بدا المشاكل غير قابلة للذوبان تقريبا - الدمار الذي خلفته الحروب العالمية، وخاصة الحرب العالمية الثانية؛ السلام الهش الذي كان قد أحدثت؛ الحاجة إلى تجديد الاقتصادي كله.
    Bunu anlamak çok önemli çünkü konut krizini, ülke çapında ekonomik bir facia haline getiren buydu. Open Subtitles من الهام أن نفهم ذلك لأنه جعل العديد من أزمات المنازل تصبح كارثة إقتصادية كبيرة للدولة
    Şimdi halka "Federal Rezerv Sistemi"nin ekonomik bir dengeleyici olduğunu söylediler. Open Subtitles وتضّخم وأزمات إقتصادية كَانتْ شيءَ الماضي.
    Bu sadece ekonomik bir hikayeden ibaret degil. TED لم تكن هذه مجرد مسألة إقتصادية.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus