Görünüşe göre senin ikinci ismin, karının ise kızlık soyadı eksikti. | Open Subtitles | على ما يبدو أن إسمك الأوسط مفقود .ولقب زوجتك قبل الزواج |
Fakat daha başka önemli değişiklikler de vardı. Mektupla oynanmıştı. Önemli bir harf eksikti. | Open Subtitles | ولكن, كان هناك شئ هام آخر, كان هناك حرف مفقود فى الخطاب |
Bir kendi müzik setleriyle dolaşan çocuklar eksikti. | Open Subtitles | الفتيه يجوبون الشوارع بالستيريو و لا ينقصنا هذا |
Tabii. Bir o eksikti zaten. Kalabalık bir süpermarket. | Open Subtitles | بالتأكيد, هذا ما ينقصني سوبرماركت مزدحم |
Gördüğümüz otistik bir çocuk kromozomlarından birinde nerdeyse beş milyon baz eksikti. | TED | لقد فحصنا طفلاً متوحداً، لديه حوالي خمسة ملايين قاعدة مفقودة من إحدى كروموسوماته. |
Gördüm. 6 rakam eksikti. | Open Subtitles | رأيته ينقصه ستة أرقام,انه عديم الفائدة |
Daha önce bunu bilmem mümkün değildi... ama daima bir şey eksikti. | Open Subtitles | لم أبلغ الى هذا المستوى من قبل و لكن دائما كان هناك شئ ناقص |
İkimiz de ilişkimizin mükemmel olduğundan emindik, ama bir şeyler eksikti. | Open Subtitles | كنا واثقين أن علاقتنا كانت مثالية و لكن كان هناك شيء مفقود |
Burayı çok seviyorum ama hep bir şeyler eksikti. | Open Subtitles | أحل المكان هنا، لكن لطالما كان هناك شيء مفقود. |
Mutluyduk ama bir şeyler eksikti hep. | Open Subtitles | و مهما كنّا سعيدين, كان هنالكَ شيءٌ مفقود |
Janoth dededen gelen ani miras. Bir bu eksikti. | Open Subtitles | ميراث فُجائى من الجد جانوث, هذا ما كان ينقصنا . |
Bir bu eksikti zaten. Sakat bir kahraman bozuntusu! | Open Subtitles | هذا ما كان ينقصنا بطل معاق دامى |
Bir bu eksikti. Ekipte bir de hırsız bir İtalyan muhacir var! | Open Subtitles | هذا ما ينقصنا لص إيطالى فى الفريق |
Harika. On üçüncü kat, bir bu eksikti. | Open Subtitles | أوه عظيم،الطابق ال13 هذا ما كان ينقصني |
Yalnızca tek bir kağıt eksikti. | Open Subtitles | كان ينقصني بطاقة واحدة لأكمل المجموعة. |
Bir bu eksikti! | Open Subtitles | ذلك ما كان ينقصني أناس تنظر الى أشيائي. |
İskambil destesinde değerli bir kart eksikti. | Open Subtitles | بأنّ البطاقة الحاسمة كانت مفقودة من بين الأوراق, |
İlk bakışta bir şey açıktı. Sayfanın biri eksikti. | Open Subtitles | بمجرد النظر اليه, يتبين ان هناك صفحة مفقودة من الخطاب |
Denedim ama numara eksikti ve... | Open Subtitles | حاولت ، لكني رقم الهاتف كان ... ينقصه رقمين و |
Bu yıl gezici karnaval yola çıktı ve yine eğlenceliydi ama benim yüzümden bir şeyler eksikti ek gösteri. | Open Subtitles | حدثت اشياء كثيره في الكرنفال تلك السنه وطعام رائع, لكن بسببي يوجد شي ناقص |
düşte, bir şeyler eksikti. | Open Subtitles | فى المشهد شئ ما كان مفقودا |
Şu an bir bu eksikti. | Open Subtitles | وهو ما لا نحتاج إليه تحديداً في الوقت الراهن |
Bu kızda, benim vicdanımı rahatlatacak uysal nitelikler eksikti. | Open Subtitles | هذه الفتاة تفتقر إلى ميزة التساهل والتي من شأنها أن تُريح ضميري. |
Bir o eksikti! | Open Subtitles | هذا ما كان ينقصنى |
Ama koruyucu aile kayıtları eksikti. | Open Subtitles | لكن سجّلات التبنّي لم تكن كاملة. لمْ يتمكّنوا قطّ من اخباري بمكانك. |