Deniz Kuvvetleri birimine gidip 5 gemi ve 200 denizciye el koy. | Open Subtitles | إذهب إلى القسم البحري. صادر خمس سفن معدنية. و200 جندي بحري. |
Bana bir iyilik yapıp, şu telefonlara el koy. | Open Subtitles | إصنع لي جميلاً, صادر كل هذه الجوالات |
Elin değmişken bir tane tişörte el koy, XXXL olsun. | Open Subtitles | و أيضاً صادر لأجلي {\pos(185,220)}(قميص مقاس (3 إكس إل |
Bunu yapmadan önce de, arabalarına el koy ve Rosa'ya pasaportunu teslim et. | Open Subtitles | قبل أن تطلقهما، صادر كِلا سيّارتيهما . واجعل (روزا) تسلّمك جوازها |
Topraklarına el koy ve o aileyi ebediyen, kökünden kazı! | Open Subtitles | وصادر أراضيهم واقتلع جذور تلك العائلة للأبد |
'Changez, üstüme bir burka at...' 've kolej diplomama el koy, annenin yanına beni eve götür." | Open Subtitles | "جانكيز)، ضع البرقع على وجهي، وصادر) شهادتي الجامعية وخذني للمنزل إلى أمي" |
- Efendim! - Bütün içkilere el koy. | Open Subtitles | سيدي - صادر كل الخمور - |
Hardison, birkaç hamur işine el koy. | Open Subtitles | (هارديسون) صادر بعض الحلويات |
Devrath, cep telefonlarına el koy. | Open Subtitles | دفراث)، صادر هواتفهم) |