"endişelendiren" - Traduction Turc en Arabe

    • يقلقني
        
    • يقلقك
        
    • قلقي
        
    • يقلقنى
        
    • مايقلقني
        
    • يُقلقني
        
    • قلقا
        
    • يقلقه
        
    • قلق بشأنه
        
    • أقلق بشأنه
        
    • أقلقني
        
    • يقلقكِ
        
    • قلق بشأن
        
    • يَقْلقُني
        
    • قلقة بشأنة
        
    Kalbi çok zayıf fakat beni asıl endişelendiren genel durumunun kötü oluşu. Open Subtitles قلبه ضعيف جداً, و لكن حالته السيئة عموماً هي أكثر ما يقلقني
    Dördüncü Sanayı Devrimiyle igili, bunu siz daha iyi bilirsiniz, beni endişelendiren şey şu. TED الثورة الصناعية الرابعة، حسناً، أنتم أدرى بها منّي، ولكن ما يقلقني
    MWE: Beni endişelendiren, yetki sahibi olan biz yetişkinlerin daha sağlıklı bir dünya yaratmakta ne kadar sorumsuz olduğumuz. TED م.ر.إ: ما يقلقني هو الطريقة المستهترة للراشدين ذوي السلطة في ترك أرض أكثر سلمًا.
    Umarım niyetlerim konusunda sizi ya da Büro'yu endişelendiren her neyse yok olmasına yardım edebilirim. Open Subtitles حسناً، آمل أن أساعد في محو أيّما يقلقك أو المكتب بشأن نواياي
    Beni endişelendiren şey, parası olan politikacılar ve karizmatik rock yıldızları (Gülüşmeler) bu kelimeleri kullandığında, "...her şeyin çok çok kolay gibi gözükmesi." TED ما يثير قلقي هو عندما يقوم السياسيين الأغنياء و نجوم الروك الفاتنين باستخدام الكلمات ان كل ذلك يبدو بسيطاً جداً
    Beni endişelendiren, bunu kanıtlamak için ne kadar ileri gidebileceği. Open Subtitles هذا ليس ما يقلقنى إنما لأى مدى سيحاول يثبت ذلك
    Aslına beni endişelendiren, bana son derece modası geçmiş gibi görünen tüm dünya liderliği kavramı. TED بالفعل، ما يقلقني هو كل هذا الاعتقاد بمفهوم قيادة العالم الذي يبدو لي بالٍ بشكل كبير.
    Ama beni endişelendiren, bunu nasıl yapacağım. Open Subtitles ولكن ليس هذا ما يقلقني ما يقلقني هو : كيف أفعل ذلك ؟
    Beni endişelendiren şey, yukarıdaki bebek doğuracak kız. Open Subtitles ما يقلقني هو أن الفتاة ستلد في وقت قريب.
    Beni endişelendiren bu. Umuttan yoksun olan her şeyi yapabilir. Open Subtitles هذا ما يقلقني اليائسون سيحاولون فعل أي شيء
    Biliyor musun Billy, beni asıl endişelendiren... annenin bunu nasıl karşılayacağı. Open Subtitles هل تعلم يا بيلي, ما يقلقني حقا هو كيف ستتقبل والدتك الخبر
    Biliyor musun Billy, beni asıl endişelendiren... annenin bunu nasıl karşılayacağı. Open Subtitles هل تعلم يا بيلي, ما يقلقني حقا هو كيف ستتقبل والدتك الخبر
    Beni en çok endişelendiren şey, ağzını tutamaman. Open Subtitles أكثر ما يقلقني هو التباهي والتحدّث بهذا الأمر
    Özellikle gri resif köpek balıkları savunmasızdırlar ve beni endişelendiren de bu. Open Subtitles قرش الشعبة المرجانية العظيم ضعيف خصوصا وذلك الذي يقلقني
    Beni asıl endişelendiren bunun seni kaygılandırmaması. Open Subtitles -الاسم هو كل ما يحتاجه تيبين ما يقلقنى يبدو انه لا يقلقك
    Bu süre zarfında beni özellikle endişelendiren onun harcamalarıydı. Open Subtitles الأمر الذي أثار قلقي خلال تلك الفترة كان إنفاقها.
    Durumunu yakından takip edeceğiz ama beni endişelendiren, açıkça hâlâ depresyonda olması. Open Subtitles سوف نراقب حالتها عن قرب ولكن ما يقلقنى أنها لازالت تعانى من الاكتئاب
    Taktik olarak değiştirmez ama beni endişelendiren onları ilk defa görmüş olmamız. Open Subtitles ليس تكتيكياً، ولكن مايقلقني هو أن هذه هي المرة الوحيدة التي رأيناهم فيها
    Beni şu an daha çok endişelendiren makineden son zamanlarda hiç numara almamız. Open Subtitles ما يُقلقني أكثر في هذه اللحظة هُو أننا لمْ نسمع أيّ شيءٍ من الآلة مُؤخراً.
    - Hayır, korkmuyorum. Beni endişelendiren, Bobby Mercer denen şu çocuk. Open Subtitles لست قلقا , ولكنى قلقا من هذا الشخص بوبى ميرسا
    Ve ömrü boyunca onu neşelendiren yada endişelendiren her şeyin, bütün mallarının, inşa ettiklerinin ticari ve bankacılık işlerinin, kızının kaybının yanında önemsiz olduğunu anladı. Open Subtitles و قد أدرك أن كل شئ كان يقلقه أو كان يبهجه خلال رحلة حياته كل مبيعاته و مبانيه
    Sizi endişelendiren Hindistan'daki şu general onu tek telefonla halledebilirim. Open Subtitles بأمر ذلك اللواء في الهند الذي أنت قلق بشأنه أستطيع أن أمحيه بإتصال واحد فقط
    Beni endişelendiren onca aptalca şey. Open Subtitles كُلّ الغباء, الغباء اللعين الذي أقلق بشأنه
    Sonunda beni endişelendiren tek şey peşime yollayacağı bir pislikti. Open Subtitles في النهاية الشيء الوحيد الذي أقلقني حقاً... أنه أرسل علي أشخاص زبالة
    Yani eğer seni endişelendiren şey evlilikse kaçabilirsin. Open Subtitles قد يكون لدي شيء أتنرفز بشأنه. حسنا... لو كان الزفاف هو ما يقلقكِ حقًا...
    Her neyse Debbie Klein hakkında seni bu kadar endişelendiren ne? Open Subtitles لماذا انت قلق بشأن ديبي كليين على أية حال؟
    Beni asıl endişelendiren... mesele... fiziksel bir yara geçicidir, ama söz konusu duygular oldu mu, ilerleyip, ilerleyi, zincirleme... bir reaksiyona sebep olmayacağı ne malum? Open Subtitles الشيء الذي يَقْلقُني هو الجرح الطبيعي محدودُ
    Ama beni en çok endişelendiren bu, çünkü gerçekten de çok fazla nefretle dolu. Open Subtitles لكن هذا النوع الذي عندكم يجب أن أكون قلقة بشأنة لأنه بغيض للغاية.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus