Delilleri gizlemek, adalete engel olmak. Bunlar ciddi suçlar. | Open Subtitles | الكتمان على دليل, إعاقة العدالة هذه جرائم خطيرة |
Biliyorsundur, polis soruşturmasına engel olmak ağır suçtur. | Open Subtitles | تَعْرفُ إعاقة تحقيق شرطةِ هَلْ مخالفة إجرامية؟ |
Planlama yapan herkesin odağında Berlin'e bir Sovyet müdahalesine engel olmak için askeri harekat gerekeceği tehlikesi yatıyordu. | Open Subtitles | كان إهتمام المخططين ينصب على مواجهة التهديد وإمكانية الإضطرار إلى إتخاذ إجراء عسكري لمنع التحرك السوفياتي إلى برلين |
Geçidi kapatmak, onun geçmesine engel olmak için buna ihtiyaçları var. | Open Subtitles | سيحتاجون هذا لإغلاق البوابة، لمنعه من العبور. |
Sana söz veriyorum, Çin'in o devre levhasını almasına engel olmak için ne gerekirse yapacağım. | Open Subtitles | أعدكِ أننى سأفعل أى شىء بوسعى لأمنع الصينيين من الحصول على تلك اللوحة الكهربية |
Bu, aynı zamanda, sizi kanıt bulundurmak, ve adaletin işleyişine engel olmak suçlamalarıyla karşı karşıya bırakıyor, avukat hanım. | Open Subtitles | فإنه يضع لك أيضا في حوزة أدلة مادية , وإعاقة العدالة تهمة , مستشار. |
FBI' ya engel olmak mı istiyorsunuz? | Open Subtitles | هل تنوي عرقلة مكتب التحقيقات ؟ |
Zavalliyi öldürmeden önce engel olmak için polis çagirmak zorunda kaldim. | Open Subtitles | اضطررت أن أتصل بالشرطة لكي أمنعهم من قتله |
Buna rağmen yönetim kurulunun tek yaptığı, bana engel olmak. | Open Subtitles | على الرغم من حقيقة أن هذه الادارة لم تقم بشيء سوى إعاقة طريقي |
Sonra da sizi adalete engel olmak ve yanıltmakla suçlayacağım. | Open Subtitles | ثم سأضيف تُهَم إعاقة العدالة، و العبث بالأدلة. |
Tamam, benim haklarım dersen ben de adalete engel olmak derim. | Open Subtitles | حسنا،تقول التعديل الأول. أقول إعاقة سير العدالة. |
Yalan söylüyorsunuz. Ve eğer bana doğruyu söylemezseniz, sizi adalete engel olmak ve bir kaçağa... | Open Subtitles | أنت تكذب، وإذا لمْ تُخبرني الحقيقة، فسأقبض عليك بتهمة إعاقة سير العدالة، |
Akademik gelişimine engel olmak istemem. | Open Subtitles | لا يمكن أن أكون مسؤولة عن إعاقة تطوّرك التعليمي |
Bize bildiğini söylemezsen, bu yasalara engel olmak demektir. | Open Subtitles | حسناً (ماغي)، أنتِ تعلمي شئ ما, لا تخبرينا، فهذه إعاقة للعدالة. |
Çünkü böyle şeylerin olmasına engel olmak için özel önlemler alıyorum. | Open Subtitles | لانني اتخذت احتياطات خاصه لمنع هذا الشئ من ان يحدث |
Doğrudan değil, ama engel olmak için hiçbir şey yapmayacak. | Open Subtitles | ليس بصفة مباشرة، ولكنه لن يفعل أي شيء لمنع هذا الأمر |
Bildiğiniz gibi, teröristlerin ellerinde, bu tarihi anlaşmanın imzalanmasına engel olmak için, masum hayatlar var. | Open Subtitles | فقد قتل الإرهابيون أشخاص أبرياء بالفعل فى محاولة منهم لمنع هذه الإتفاقية.. التاريخية من أن تُوقّع |
Bunu yapmasına engel olmak için, ya da en azından ruhsal durumunun kötü olduğunu göstermek için patronu onu bana göndermişti. | Open Subtitles | لمنعه من القيام بذلك ، أو على الأقل التشكيك بقدراته العقلية لو حاول ذلك. فقد أرسله رئيسه لرؤيتي. |
Daha fazla şiddetin olmasına engel olmak için bunu anlamaya çalışmak ve bir çıkarım yapmam gerek. | Open Subtitles | يجب أن أسعى لفهم هذا المعنى، والتعلم منه في محاولة لمنعه مستقبلًا. |
Ama yarın başka bir kurbanın daha ortaya çıkmasına engel olmak için buradayım. | Open Subtitles | لكن انا هن لأمنع ضحية جديدة من الظهور على اللوح غدا |
Doğru, boşandıktan sonra, İspanya'dan ayrılmalıydım ve buraya Paris'e geldim, kendime engel olmak için... | Open Subtitles | بمجرد ان تطلقت قررت أن اترك (اسبانيا) وآتي الى هنا في (باريس) لأمنع نفسي نوع من التفكير، كما تعلم |
Araba hırsızlığı, adelete engel olmak ve cinayete teşebbüs suçlarınız var. | Open Subtitles | أنت متهم بسرقة مركبات وإعاقة عدالة وتآمر لجريمة |
FBI' ya engel olmak mı istiyorsunuz? | Open Subtitles | هل تنوي عرقلة مكتب التحقيقات ؟ |
Zavalliyi oldurmeden once engel olmak icin polis cagirmak zorunda kaldim. | Open Subtitles | اضطررت أن أتصل بالشرطة لكي أمنعهم من قتله |