Saatte 900 km hızla esen kızıl rüzgarlar olacağını söylemişlerdi. | Open Subtitles | يقولون بأن هناك رياح ملتهبة بسرعة 500 ميل في الساعة |
Tüyleri yolunmuş kuş sürüsü gibiydiler sanki oraya denizden esen sıcak beyaz rüzgarla getirilmişçesine tel örgüye atılıyorlardı. | Open Subtitles | و جاءوا بإندفاع تجاه السور كأن الرياح قد أطلقتهم هناك بواسطة رياح ساخنة من البحر |
Fakat bütün yol boyunca arkasından esen rüzgar onu kuzeyden kendine karşı esen rüzgara doğru hızlıca yaklaştırdı. | Open Subtitles | لكن الرياح العكسية التي حملتها كل هذه المسافة تحولت فجأة لرياح أمامية تعصف من الشمال |
İplikler yelken gibi yayılıyor ve suyun üzerinde esen hava akımına göre sürükleniyor. | Open Subtitles | الخيوط تنتشر بخفّة و تنساق مع التيارات الهوائية التي تهبّ فوق المياه |
Bir oda istiyorum, lütfen tepemizdeki delikten esen rüzgara maruz kalmasın. | Open Subtitles | غرفة لو سمحت غير متعرضة للرياح التي تهب من الثقب فوقنا |
Uyuyakaldı ve adamları en değerli eşyalarını açarak onu okyanusun karşı kıyısına gönderen, yolculuğuna yıllar ekleyen ters yönde esen rüzgârları serbest bıraktılar. | Open Subtitles | لقد نام. وقام رجاله بنهب ممتلكاته الثمينة مطلقين الرياح العاتية التي أعادته عبر المحيط |
esen meltemin altında... | Open Subtitles | حيث الريح الناعمة تنفخ |
Kazananlar toptan, çemberden veya kapalı odadaki esen yelden şikayet etmez. | Open Subtitles | الفائزون لا يلومون الكره أو الحافه أو سرعه الريح في غرفة مغلقة. |
Ters yönde esen iki rüzgâr. | Open Subtitles | تماماً كما قال والدي رياح تهب في اتجاهين معاكسين |
Nasılda severdi annemi. esen yellerden sakınırdı yüzünü. | Open Subtitles | فقد كان يحب امي شديدا لدرجة انه يرفض رياح السماء |
Güneybatıdan esen rüzgarlar 15 mil hıza ulaşacak. | Open Subtitles | رياح جنوبية شرقية سرعتها من 10 الي 15 ميل في الساعة |
Dün gece elde ettiğim bilgi, Cole Center'ın 30 mil hızında esen rüzgarla 6 derece eğildiğini gösteriyor, böylece bu modeli de aynı şeyi yapması için programladım. | Open Subtitles | مبنى كول المركزي يميل ست درجات في رياح سرعتها ثلاثين ميل بالساعة لذا قمت ببرمجة هذا النظام على محاكاة ذاك الوضع بالضبط |
Simülasyonumuz gösterdi ki saatte 60 mil hızla esen keşişleme ile Cole Center yıkılabilir. | Open Subtitles | :والمحاكاة التي قمنا به تبين بأن مبنى كول سيواجه فشلاً ذريعاً بهبوب رياح عمودية سرعتها 60 ميلاً بالساعة |
Son zamanlarda, Güney Okyanusu üzerinden esen güçlü rüzgârlar Antarktika kıtasının kuzey uzantısını oluşturan 1,300 kilometre uzunluktaki yarımadaya sıcak hava getirdi. | Open Subtitles | في السنوات الأخيرة، رياحٌ أعنف تعصف عبر المحيط الجنوبي جلبت بصحبتها هواءً أسخن لليابسة الضيقة البالغ طولها 1300 كم التي تُشكل أقصى شمال قارة أنتاركتيكا |
Hint Okyanusundan esen rüzgârlar... topladıkları nemle kuzeye yönelir ve Himalaya 'lara ulaşırlar. | Open Subtitles | تعصف الرياح عبر المحيط الهندي... *لتجمع الندي و تكنسه شمالآ بأتجاه *الهيمالايا... . |
Hint Okyanusundan esen ruzgarlar... topladiklari nemle kuzeye yonelir ve Himalaya 'lara ulasirlar. | Open Subtitles | تعصف الرياح عبر المحيط الهندي... *لتجمع الندي و تكنسه شمالآ بأتجاه *الهيمالايا... . |
Bu topraklar boyunca esen güçlü rüzgârlar var. | Open Subtitles | هنالك رياح قويّة تهبّ في هذه الرقعة |
Ben esen binlerce rüzgardan biriyim. | Open Subtitles | أنا ألف ريح تهبّ |
Onlara katman karabulut denir ve kuzeydoğudan esen rüzgâr yüzünden hava basıncı düşer... | Open Subtitles | و مع هذا الرياح الشمالية التي تهب و تسبب إنخفاض في الضغط الجوي |
O, daha çok durmaksızın esen rüzgar gibidir. | TED | فهو أقرب إلى الرياح، التي تهب باستمرار. |
Örnek olarak, Kamboçya'da [anlaşılmayan isim] tek başına davaya gitmedi arkasında 24 tane avukatla gitti ve beraber birlik oluşturdular. Aynı zamanda Çin'de, hep bana söylerlerdi "Bir araya gelmemiz çölde esen rüzgar gibi oluyor." | TED | كمثال، في كمبوديا، لم يكن الأمر أنها لم تذهب بمفردها لكن كان بصحبتها 24 محامي وقفوا سوياً. وبنفس الطريقة في الصين، يخبروني دائماً " الأمر مثل الرياح العاتية في الصحراء حينما نكون سوياً." |
esen meltemin altında... | Open Subtitles | حيث الريح الناعمة تنفخ |
Kazananlar toptan, çemberden veya kapalı odadaki esen yelden şikayet etmez. | Open Subtitles | الفائزون لا يلومون الكره أو الحافه أو سرعه الريح في غرفة مغلقة. |