Baba, onunla konuşsana. O eteği giymek için çok şişman. | Open Subtitles | أبي، قل لها انها بدينة بشدة ولاتصلح لها هذه التنورة |
Üzerinde deri eteği vardı gür saçları omuzlarına saçılmıştı. | Open Subtitles | وكانت ترتدي تلك التنورة الحريرية وكان لديها الكثير من الشعر على ذراعيها |
eteği çok kısaydı, çok fazla gülüyordu, nefesi alkol kokuyordu. | TED | بسب تنورة قصيرة جدًا، أو ابتسامةٍ عريضةٍ جدًا، أو رائحة كحولٍ تفوح من أنفاسهم. |
Bugün okulda bir tane sade iskoç eteği bulundu. | Open Subtitles | في قسم المفقودات اليوم لدينا تنورة مربعة النقش |
"Eğer eteği biraz daha kısa olsaydı, pudralayacak iki yanağı... ve cilalayacak iki dudağı daha olurdu". | Open Subtitles | لو تنورتها كانت اقصر, لكانت وضعت مساحيق أكثر علي خديها وتضع لمّيع أكثر علي شفتيها. |
O ekose eteği çıkarıp kitaplarını al. | Open Subtitles | فقط أنزعي تلك التنورة المنقوشة وضعي الكتب |
Bunun sadece cinsel bir şey olduğunu düşündüğünü biliyorum... ama inan ki, TV'de ne zaman... o küçücük eteği görsem... gözlerimi kapatıp söylediğin zekice şeyleri dinliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنكِ تظنين أن الأمر متعلق بالجنس لا أكثر ولكن أعدك أنه ف أى وقت أرى فيه تلك المؤخرة الظاهرة من التنورة على التلفاز |
eteği biraz kısa değil mi? | Open Subtitles | ألاّ ترى أن التنورة مرتفعة قليلاً عن الركبة؟ |
Sorun değil. Zaten o eteği sevmiyordum. | Open Subtitles | لا عليك فلم أكن أحب تلك التنورة على أية حال |
Bilirsin, eteği giyerim, sonra 10 punto topukluları. | Open Subtitles | كما تعلم، أرتدي التنورة و حذاء كعب ذي 4 بوصات |
Biliyorsun, o eteği babanla çıkarken giyerdim. | Open Subtitles | ـ أمي ، ما رأيكِ؟ أتعرفي ، كنت أرتدي تلك التنورة عندما قابلت والدكِ. |
Asında kız kardeşimin eski çim hokeyi eteği. | Open Subtitles | في الواقع إنها تنورة أختي الخاصة بهوكي الحقل |
Bana uzun bir balerin eteği ver ve biraz da süsle, o zaman varım. | Open Subtitles | اعطني تنورة باليه وفكرة الصالون وسأكون بالصورة |
Marc Jacobs eteği yeni gibi ama modası geçmiş, yani gemi limanı çoktan terketmiş. | Open Subtitles | انظر تنورة ماركتها جاكوبز جديد، لكن للموسم الماضي، لذا أَعتقد هجومَ على الترخيصِ. |
Boyu 1.60m 150 kilo pembe eteği ve kanatları varmış. | Open Subtitles | طوله متر و نصف و وزنه 158 كيلو يملك جناحين و تنورة وردية قصيرة |
Gördüğüm en uzun topukluları ve minicik eteği giyen oradaki bir kadın bir sürü para sayıyordu. | Open Subtitles | لقد كانت هناك إمرأة مع تنورة التنس القصيرة وأطول كعب قد رايته في حياتي, تجمع الكثير من المال |
Ama çorapları, eteği gibi maviydi. | Open Subtitles | لكن جواربها كانت زرقاء، وهي تجاري تنورتها |
Şu ıslak eteği çıkarın da mutfakta kurutayım. Zahmet etmeyin. | Open Subtitles | عزيزتي ، أعطني تلك التنوره المبللة وسأجففهافيالمطبخ. |
O kot eteği giyenden daha kötüsü olamaz. | Open Subtitles | لا يمكن أنّه أبشع من صاحبة تلك التنّورة الجينس. |
İskoç eteği giyebiliriz. | Open Subtitles | ! يمكننا ارتداء تنانير |
Eğer bu işe yararsa, bale eteği ve pembe çorap giyeceğim. | Open Subtitles | لو هذا التفاوض أجدى فسأرتدي تنّورة قصيرة وجوربًا نسائيًّا ورديًّا. |
Nisan 1992'de bir gün mini eteği ve yüksek topuklu ayakkabılarıyla işe gitmek üzere yürüyordu. Bir bankada çalışıyordu. | TED | كانت ذاهبة لعملها في أحد أيام أبريل من عام 1992 .. بتنورتها القصيرة وحذائها ذا الكعب العالي. |
Eskiden gayda çalardım. Ama bacaklarım İskoç eteği giymek için çok ince. | Open Subtitles | لقد تعلمت اللعب بالمزمار والتنورة القصيره منذ زمن |
Kadının birinin eteği çok kısa olmalı ki ona bakarken ezildi. Dostum! | Open Subtitles | كان ينظر على فتاة بتنورة قصيرة ثم سقط مصدوما |
Eee..şey... Bu eteği giymen için ne kadar ödüyorlar ? | Open Subtitles | كم دفعوا لك لكى ترتدى تنوره ؟ |