Ve güneş çoğu materyali bu soğutma etkisini kaybedecek şekilde ısıtır. | TED | والشمس ترفع درجة حرارة معظم المواد بما يكفي لإبطال تأثير التبريد. |
Bugün burada, okyanusun ortasında teknede duruyorum ve çalışmamın gerçekten önemli etkisini konuşmak için buradan daha iyi bir yer olamaz. | TED | أقف هنا اليوم على هذا القارب في عرض المحيط، وما من مكان أفضل من هذا للحديث عن تأثير عملي بالغ الأهمية. |
Giriş kartı bende. Uyuşturucu etkisini kaybetmeden önce 30 dakikamız var. | Open Subtitles | وجدت بطاقة الدخول, لدينا 30 دقيقة حتى يزول مفعول السهام المهدئة |
Ruh üzerindeki etkisini görmek neredeyse imkansızdır, ama hasarı bir ömre mal olabilir. | TED | إن التأثير على النفس مرئي بالكاد، ولكن الضرر يمكن أن يبقى طيلة الحياة. |
antibiyotiklerin etkisini göstermesi için 8 saat verin, sonra ısıtın ve kalbini şoklayın. | Open Subtitles | انتظروا ثماني ساعات كي يأخذ المضاد الحيوي مفعوله ثم أعيدوا تدفئتها وشغّلوا قلبها |
Şekerin artık üzerimdeki etkisini açıkça göstermesiyle ve Amata'daki mahvoluşa tanıklık etmem nedeniyle... | Open Subtitles | مع وضوح الـتأثيرات السلبية علي من السكر و مشاهدة تأثيره على مجتمع أماتا |
Ve yeni başlayan, bu durumun etkisini gösteren birkaç çalışma var. | TED | هناك بعض الدراسات التي بدأت في استعراض آثار ذلك. |
Doğduğum yeri bırakıp Birleşik Devletler'e gelene kadar, bu kelimelerin etkisini kavrayamamıştım. | TED | ما إن غادرت موطني الأصلي إلى الولايات المتحدة حتى لاحظت تأثير كلماتها. |
Bunun, çocuklarımız üzerindeki etkisini bilmediğimizi daha fazla ileri süremeyiz. | TED | لا نستطيع قول أننا لا نعلم تأثير هذا على أطفالنا. |
Bunu ben de sevmiyorum, ama bunun Orbanlılar üzerindeki etkisini bilmiyorsun. | Open Subtitles | أنا لا أحبّه،لكنّك لا تعرف إنّ تأثير هذا سيكون على أوربان |
Psikometrideki stereotip tehdit etkisini de hesaba katıyor mu bari? | Open Subtitles | أيأخذ هذا في الحسبان تأثير التهديد المتعارف عليه لنفسية الشخص؟ |
Füzenin sarsıcı etkisini yaratabilmek için GD'nin sismik dengeleyici kasnaklarını kullanmış. | Open Subtitles | لقد ولجت على مركز زلازل جي دي لتصنع تأثير القذيفة الحقيقي |
Pralidoxime ve Atropine zehrin etkisini geciktirecek. Böylece zaman kazanmış olacaksın. | Open Subtitles | البراليدوكسيم و الأتروبين سيُبعدان تأثير السم ويكسبان لنا المزيد من الوقت. |
İlaç etkisini göstermeden önce onlara istediğimizi yaptırmak için birkaç dakikamız var sadece. | Open Subtitles | لـدينـا فقط دقـائق معدودة لنجعلهم يـفعلون مـا نريد قـبل أن ينــتهي مفعول الدواء |
Yasaların ani etkisini ya da okul meclisinde birilerinin nefret dolu konuşmalarını gözlemleyebilirsiniz ve sonuçta ne olduğunu siz tahmin edin. | TED | يمكنك أن ترى التأثير المباشر للتشريعات أو لخطاب حقد ألقاه أحدهم على مجمع المدرسة و انظر ماذا سيحدث كنتيجة لذلك. |
etkisini göstersin, onu öldürdüğüne sen de inancaksın. | Open Subtitles | عنما يبدأ مفعوله ستقسم على انك قتلتها بنفسك |
İlki, Batı büyük bir hızla Dünya'daki etkisini yitiriyor. | TED | الاولى .. ان الغرب يخسر بسرعة كبيرة تأثيره في العالم |
Daha da kötüleşen bu koşullarda geçirilen zaman etkisini göstermeye başlıyor. | Open Subtitles | تبدأ آثار الوقت المنصرم في هذه الظروف السيئة بالظهور |
Eğer bir mıknatısa bir metali yakın tutarsanız, o boşlukta bir çekim gücü hissedersiniz ve bu demek ki alanın etkisini hissettiniz. | TED | إذا ما قربت مغناطيسا لقطعة حديد وشعرت بقوة سحب عبر ذلك الفراغ، إذاً فقد شعرت بتأثير الحقل. |
Bugün sizle kendi kişisel müzik deneyimimi ve nörolojik rahatsızlığım üzerindeki etkisini paylaşmak için buradayım. | TED | إنني هنا اليوم لأشارككم تجربتي الشخصية مع الموسيقى ومدى تأثيرها بالنسبة إلى اضطرابي العصبي. |
Bir dakika içerisinde etkisini gösterecek ve yarım saatlik bir yolculuğa çıkacak. | Open Subtitles | سيصبح ساري المفعول خلال دقيقة و سوف تغيب عن الوعي لمدة نصف ساعة. |
Şimdi, küçük mavi haplar etkisini gösterene kadar benim sıram. | Open Subtitles | الآن, بينما تأتي الحبة الزرقاء مفعولها, هذا دوري |
Steroidlerin ve antivirüslerin ilk etkisini birkaç gün içinde hissedersin. | Open Subtitles | الآثار الأولى للمصل والأدوية المضادة للفيروسات ستظهر في غضون أيام |
Son yıllarda daha güçlü kripto yapmak için kuantum etkisini kullanmayı inceleyen artan miktarda araştırmalar bulunmaktadır. | TED | هناك هياكل بحثية تُبنى خلال السنوات الأخيرة تستكشف قدرة استعمال التأثيرات الكمية لجعل التشفير أقوى. |
Sonuçta, bu mikropların etkisini göreceğimiz moda olmayabilir de. | TED | وفي النهاية، قد لا يكون حتى موضة أن نرى هذه الميكروبات تؤثر. |
Son zamanlarda, iş dünyasında siber saldırıların etkisini görmekteyiz. | TED | مؤخراً، بدأت تأثيرات الهجومات الإلكترونية تظهر على عالم الأعمال. |
Güneş etkisini kaybetmeye başladığında nasıl hissettiklerini anlatırlar birbirlerine, | Open Subtitles | ويتحدثون عن شعورهم عندما فقدت الشمس قوتها, |