Everest'e tırmandı, boğalarla dövüştü her tür büyük hayvan avına çıktı. | Open Subtitles | تسلق إيفرست و قاتل الثيران و صاد في كل لعبة كبيرة |
Bu, üstün teknik gerektiren bir tırmanış. Burası Everest değil. | Open Subtitles | يجب أن يكون لديك تكنيك في التسلق هذا ليس إيفرست |
Karla kaplı zirvesinden alüvyonla kaplı tabanına kadar bu Hawaii dağının yüksekliği yaklaşık olarak 10 bin metre, Everest'in küçücük zirvesini 1 kilometreden fazla yüksekliğiyle geçiyor. | TED | من قمته المغطاة بالثلج إلى أسفله المغطى بالطين، يبلغ ارتفاع هذا الجبل الهاوايي قرابة 10 آلاف متر، مما يجعله يقزم قمة إيفرست الصغيرة بأكثر من كيلومتر. |
En son 1924'te Everest dağının zirvesinin yakınlarında bulutların arasında kaybolurken görülmüştü. | TED | في عام 1924 شوهد آخر مرة يختفي بين السحب بالقرب من قمة ايفرست. |
Edmund Hillary'den 30'dan fazla yıl önce Everest'e tırmanmış ilk kişi olabilir veya olmayabilir. | TED | قد يكون أول من تسلق جبل ايفرست وقد لا يكون، أكثر من ثلاثين عاماُ قبل ايدموند هيلاري |
Everest'de kıç izi bırakmak güzel olabilir. | Open Subtitles | سيكون لطيفاً لتَرْك طبعةَ الورك على أفيريست. |
Söylediğim şeyle yetin, eğer bu AA olsaydı 9. adım benim Everest'im olurdu. | Open Subtitles | ـ ويكفي أن نقول أنه إذا كان هذا الخطوة التاسعة ستكون إيفيرست الخاصة بي |
Evet,Bir mikrop için sen Everest tepesine tırmanmak gibisin. | Open Subtitles | نعم ، مع الجرثومة تبدو كأنك متسلق قمة افرست هذا ليس مضحكا |
Everest Dağı'nı batırmaya yetecek kadar derin ve hâlâ yeni su altındaki zirvesinin üstünde 2.1 kilometre su var. | TED | هذا عمقٌ كافٍ لإغراق جبل إيفرست وإبقاء أكثر 2.1 كيلومترًا من الماء فوق قمته المغمورة حديثًا. |
Tüm bakanlarını, dünyayı Himalaya buzullarının erimesiyle ilgili uyarmak için Everest'in üs kampına kadar götürmüştü. | TED | ذهب مع جميع وزرائه لمعسكر عند سفح جبل إيفرست. ليحذر العالم. بأن الأنهار الجليدية بجبال الهمالايا تذوب. |
Geziyi Everest'e tırmanmadan 10 kat daha tehkileli olarak tanımladı. | TED | وقام بوصف هذه الرحلة الأستكشافية أخطر من تسلق قمة إيفرست بعشرات المرات. |
İnsanoğlu Everest Dağı'na tırmandı, okyanusun dibine gitti. | Open Subtitles | الإنسان تسلق قمة إيفرست غاص أعماق المحيطات |
Güneş'ten fışkırıp uzaya saçılan kütle miktarı Everest'in kütlesine eşdeğer olabilmektedir. | Open Subtitles | يمكن لإنفجاراتها أن تكون بحجم جبل إيفرست تندفع خارجة من الشمس إلى الفضاء |
Güneş'ten uzaya püskürtülen kütle miktarı Everest Dağı'nın kütlesine eşdeğer olabilmektedir. | Open Subtitles | قد تساوى مثلاً كتلة جبل إيفرست تخرج من الشمس هاربةً إلى الفضاء |
Balayı için Everest'e tırmanacağınızı falan duydum. | Open Subtitles | لقد سمعت بأنكِ ستتسلقين جبل إيفرست من أجل شهر العسل |
Çünkü Everest'te, malzemeleri taşıması ve ipleri onarması için riskin çoğunu alabilecek bir Tibet yerlisini ücretle tutabilirsin. | Open Subtitles | لأنك علي جبل إيفرست تستطيع أن تأجر عامل ليحمل كل أغراضك ويصلح الحبل لك ويتحمل المخاطر عنك |
4267 metre, aşağı yukarı Everest Dağı’nın yarı noktasıdır. | TED | 14،000 قدم هي تقريبا منتصف الطريق إلى قمة جبل ايفرست. |
Benim kökenim yarı Avustralyalı yarı Everest Dağ'lıdır. | Open Subtitles | بلى,لا, لا, لا لأنى نصف استرالى نصف من جبال ايفرست |
Benim kökenim yarı Avustralyalı yarı Everest Dağ'lıdır. | Open Subtitles | بلى,لا, لا, لا لأنى نصف استرالى نصف من جبال ايفرست |
Sanmıyorum. O, Edmund Hillary'nin Everest'e tırmanmasına yardım etti. | Open Subtitles | أشك في ذلك تينزينج نورجاي هو الذي ساعد إدموند هيلاري بتسلق قمة أفيريست |
Nepal hükümeti, Everest'e bir dünya yasak getirdi bütün o insan atığının havayı kirletmesinden ötürü. | Open Subtitles | الحكومة النيبالية وضعوا كل تلك القيود على إيفيرست بسبب كل بقايا البشر المسممة تلك |
Everest'e tırmanırken donmuş, göktaşı çarpmış iki çöp poşetine dökülüp, kargalar tarafından yenmiş. | Open Subtitles | لقد أصيب بالصقيع عندما كان يتسلق جبل افرست ثم أصيب بنيزك ثم وضع في أكياس وألقي في الساحة الفارغة وبعدها أكلته الغربان |
Bu yüzden,bilirsiniz, aslında Everest Dünya'da bodur kalır. | TED | و كما يبدو فإن قمة إفرست أشبه بقزم على الأرض |
Everest'e 2 kez böyle mi tırmandın? | Open Subtitles | هكذا تسلقت قمة إيفيريست مرتين؟ |
İronik olan, bir zirveye ilk kez tırmanan biri olarak değil de bir Everest tırmanışında dağcı Mallory'nin cesedini bularak dünyaca ünlü olması. | Open Subtitles | من السخرية أنه أصبح من مشاهير العالم عندما وجد جثة مالوري خلال تسلقه لإيفرست لم يواجه صعوبة في عملية تسلقه الأولي |
Bu olay Everest Dağı'nda gerçekleşti. Everest tarihindeki en büyük faciaydı. | TED | لقد حدثت هذه الواقعة في جبل إيفريست ولقد كانت المصيبة الأكبر في تاريخ جبل إيفريست |
Ve orada, oturduk, ve orada Everest Dağı'nda neyin yanlış gittiğini sorguladık. | TED | وهناك، جلسنا أسترجعنا بسرعة ما حصل بصورة خاطئة هناك على جبل آيفرست |
Söylediğim gibi, en yükseği Everest Dağı değil. | Open Subtitles | كما قلت مسبقاً , إنه ليس قمة جبل ايفيرست |