Ama sonraki birkaç hafta içinde bazı şeyleri fark etmeye başladım. | Open Subtitles | ولكن خلال الأسبوعين التاليين بدأت ألاحظ أمور غريبة |
Fakat düşünmeye fırsat bulduğumda, şükretmem gereken birçok şeyin olduğunu fark etmeye başladım. | TED | ولكن وبعد أن توافر لي الوقت لأفكر بدأت ألاحظ أن لدي الكثير لأكون شاكراً عليه . |
11 Eylül'den sonra değişimi fark etmeye başladım. | Open Subtitles | بدأت ألاحظ تغييراً بعد أحداث 11 أيلول |
Sonra fark etmeye başladım ki görünüşe göre görme engelli olmanın şehrin üzerinde daha olumlu bir etkisi varmış. | TED | ومن ثم بدأت أدرك بأنه بدا و كأنه المكفوفين بدو يملكون تأثير إيجابي على المدينة نفسها. |
Bunların hepsi beni gerçekten çok şaşırttı; çünkü fark etmeye başladım ki, görmüyorkenki deneyimim görürkenki deneyimlerimden çok daha fazla duyumsaldı. | TED | كل هذا حقاً أدهشني ! لأنني بدأت أدرك ذلك خبرتي اللا بصرية كانت حتى الآن أكثر تعددية للحواس من تجربة الابصار مطلقا |
Ama bir noktada şunu fark etmeye başladım. | TED | لكن بعد ذلك بدأت أدرك أمر ما |
Birkaç gün sonra bazı şeyler fark etmeye başladım. | Open Subtitles | بعد ذلك بيومين , بدأت ألاحظ أشياءاً |
Ama... Düzenin kalmadığını fark etmeye başladım. | Open Subtitles | بدأت أدرك أنّ النظام لا يدوم. |
Bazı şeyleri fark etmeye başladım. | Open Subtitles | أعتقد أنني بدأت أدرك شيئاً ما الآن بعد أن توفي (داني) |
Belki de Lester'ın haklı olabileceğini fark etmeye başladım. | Open Subtitles | أتعلم، بدأت أدرك أن (ليستر) ربما محقًا. |
fark etmeye başladım. | Open Subtitles | بدأت أدرك هذا |
Sırların en gizlilerinin annelerde olduğunu fark etmeye başladım. | Open Subtitles | ...بدأت أدرك |