"fincanı" - Traduction Turc en Arabe

    • كوب
        
    • الكوب
        
    • الفنجان
        
    • فنجان
        
    • أكواب
        
    • كوبها
        
    • قدح
        
    • القدح
        
    • الكأس على
        
    Bir fincan size nerelerde daha fazla kahve bulabileceğinizi, ya da fincanı nereye atabileceğinizi gösterecek. TED وإذا وضعت كوب القهوة،سوف أرى المقاهي، أوأين بامكاني رمي الكوب.
    Bunun, uzayın şu kahve fincanı şekline benzer yapıdaki bir bölgesinden çok farklı olduğunu düşünebilirsiniz. Open Subtitles أنت ربما تعتقد انه سيكون مختلف جداً عن منطقة من الفضاء شُكِّلت مثل كوب القهوة هذا.
    Büyük bir fincanı vardı ve kahvesini hep onun içinde kahve içerdi. Kahvaltıda İrlanda soda ekmeği yerdi. TED كان لديها هذا الكوب الكبير الذي صنعته كانت تحب شرب قهوتها منه، وكانت تحب خبز الصودا الإيرلندية على الفطور.
    En basiti, bir çay fincanı ve çay kaşığı alıp fincanın ağzına hafifçe vurarak dinlemek, ilginç bir şey duyacaksınız. TED أبرزها هي أن تأتي بكوب شاي، وملعقة، انقر بالملعقة حول حافة الكوب واستمع، وستسمع شيئاً غريباً.
    Kahveyi bir elinle, fincanı ve tabağını diğer elinle tut. Open Subtitles أرفعي أبريق القهوة بيد واحدة و الفنجان و صحنه بالأخرى
    fincanı tutup aynı kahve içer gibi konuşabilirim. Open Subtitles انظر, إني ممسك بهذا الفنجان كما تمسك انت فنجان القهوة ما الفرق؟
    Şarap için ne kullanıyorsun, promosyon kahve fincanı mı? Open Subtitles ماذا كنت تستخدم للنبيذ، أكواب القهوة الترويجية؟
    Elinde kahve fincanı olduğu sürece kimse bir şey sormuyor. Open Subtitles مادام أنك تضع كوب قهوة في يدك لا أحد يقول شيئا
    Bir kez daha yaparsan, bedava kahve fincanı kazanacaksın. Open Subtitles مرّة إضافية وتحصلون على كوب القهوة مجّانا.
    Ben bir kahve fincanı kırdım ve parçaları toplamaya çalışırken elim kesildi. Open Subtitles كسرتُ كوب قهوة وجرحت يدي أثناء جمعي لحطامه.
    Kusura bakma ama fincanı nereye koyduğumu konuşmaktan başka çok daha önemli işlerim var. Open Subtitles لذا اعذريني، لدي اشياء أهم لأقوم بها عن اين وضعت كوب القهوة
    Kusura bakma ama fincanı nereye koyduğumu konuşmaktan başka çok daha önemli işlerim var. Open Subtitles لذا اعذريني، لدي اشياء أهم لأقوم بها عن اين وضعت كوب القهوة
    fincanı kulbundan tutmanın sebebinin fincanın kendisinin haşlayıcı derecede sıcak olması olduğundan şüphelendiğim halde, fincanı tutmamı istiyorsun. Open Subtitles تريدني أن أمسكها, ومن ثم حتى وإن حزرت سبب حملك الكوب من يده لأن الكوب يئز من الحرارة
    Güzel, fincanı nasıl doldurabilirsin? Çünkü o önce doludur. Open Subtitles تماماً , كيف يمكنك أن تملأ الكوب وهو ممتليء أصلاً
    Şimdi dök fincanı çekmeden önce demliğin dik durduğundan emin ol. Open Subtitles الان أسكبي و تأكدي أن الأبريق منتصب قبل أن تبعدي الفنجان
    Mavi Çin fincanı hakkında herhangi bir şey hatırlıyor musun? Open Subtitles هل تذكرين شيئاً عن الفنجان الصينى الأزرق ؟
    Çok pahalı değil çünkü bir kahve fincanı -- bir kahve fincanı büyüklüğünde bir şey -- yaklaşık 3 milyon yumurta alır. TED هذه العملية ليست مكلفة جدًا، لأن فنجان قهوة -- شيء بحجم فنجان القهوة سيكون بإمكانه حمل ثلاث ملايين بيضة.
    Kamerada bir fincanı kımıldatırsanız sırtınızda hissediyorsunuz ve şaşılacak biçimde, kör insanlar kameranın önünde ne olduğunu nesneyi yalnızca sırt boşluklarında hissederek anlama noktasında oldukça başarılı oldular. TED فإذا كان هناك فنجان قهوة أمام الكاميرا، فستشعر بذلك في ظهرك، وقد تجاوب المكفوفون بشكل مذهل في تحديد الجسم القابع أمام الكاميرا وكل ذلك من خلال الشعور به في منطقة الظهر.
    Geleneksel şeyler her zaman işe yarar, koldan çıkan sınırsız bir mendil dolmak bilmeyen sınırsız bir kahve fincanı bir annenin çocuklarına karşı sınırsız sevgisi. Open Subtitles إنها دائماً الأمور التقليدية التي تنجح مناديل الأكمام التي لا تنتهي أكواب القهوة التي لا يوجد لها قعر
    Onun fincanı... dudak izi. Open Subtitles انه كوبها ، احمر شفاه
    Ben sadece bu fincanı geri getirmek için gelmiştim. Open Subtitles أنا فقط أردتُ لإرْجاع هذا قدح الشاي. أوه، حَسناً، أنت مرحباً أي وقت.
    Bu geçen Çarşamba. Kolunu çarpıp fincanı kırdığın zamanı hatırlıyor musun? Open Subtitles هذه من يوم الأربعاء حين كسرت القدح بذراعك
    O istediğini alıncaya kadar, elindeki fincanı bir saat, masaya vururdu. Open Subtitles كان يُمكنه أن يضرب الكأس على المنضدة لمدّة ساعة حتى يحصل على ما يُريده

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus