| Dennis? Göçebe duba 4311 ısı azalması gösteriyor 13 derecelik bir azalma. | Open Subtitles | دنيس ، نوماد بوبى 4311 انخفضت حرارته 10 درجات |
| Sevgili Göçebe, kim olduğumu söylemek istiyorum, fakat korkuyorum! | Open Subtitles | عزيزي نوماد أريدل أن تعرف من أكون ولكن أنا خائفة |
| M.Ö. 4,000'lerde Orta Asya'daki Göçebe insanlar ilk kez onları evcilleştirmeyi öğrendi. | Open Subtitles | سنة 4000 قبل الميلاد، تعلّم البدو في وسط آسيا ترويضهم للمرة الأولى. |
| Yaşamlarının çoğu dünyayı dolaşmakla geçer, yiyecek arayışında, ancak her yıl, Göçebe hayatında bir ara olur. | Open Subtitles | قضى معظم عمره هائما حول العالم باحثا عن الطعام لكن , وفي كل عام كان ثمة توقف لحياة الرحالة هذه |
| Şahit olduğumuz bu muazzam demografik olay, Göçebe olarak yaşayan halkın yerleşik hayata geçmesidir. | Open Subtitles | وكان من المشهود ذلك التغير الديموجرافى الهائل بإنتقال مجتمع كامل من حياة بدوية إلى حياة مستقرة |
| Aileler görüyoruz, bunlar Göçebe aileler, babadan oğula, babadan oğula... Ve onların canı acıyor. | TED | ونحن نرى هذه الأسر ، وهذه العائلات البدوية ، كما تعلمون ، الأب لابنه ، والد لابنه ، وهذه تؤذي اللاعبين. |
| Onlar da Göçebe hayatı yaşıyorlar. | Open Subtitles | إنهم، هم أيضاً، يتبعون أصل بدوي |
| Gana'daki küçük bir Göçebe kabile tarafından üretilmiş nadir bir sembol. | Open Subtitles | انه شعار نادر الوجود للخصوبة من قبيلة رحالة وصغيرة في غانا |
| Böylelikle, aşiret kadınlarının kendilerine ait ilk moda markasını, Nomads (Göçebe) ismini verdiğimiz markayı yaratmaya karar verdik. | TED | و لذلك قررنا أن ندشن أول علامة تجارية مسجلة على الإطلاق للنساء القبليات و التي تسمى الأن "نوماد" |
| Dennis? Göçebe duba 4311 ısı azalması gösteriyor 13 derecelik bir azalma. | Open Subtitles | دينيس، بوي نوماد 4311 تظهر حراره منخفضه |
| Eğer bu uyuşturucu sevkiyatını engelleyemezsek ve Göçebe'nin istediği olursa, şehir kendini büyük suç dalgasına hazırlaması iyi olur. | Open Subtitles | إذا لم نعترض حمولة المخدر وأستمر (نوماد) بطريقه فمن الأفضل أن تحصن المدينة نفسها من وباء جريمة رهيب قادم |
| Göçebe olmayı düşünüyorum, böylece onunla daha çok vakit geçirebilirim. | Open Subtitles | أفكر بالذهاب إلى : نوماد " أقضي معها وقتاَ |
| Hey Göçebe sence biz hiç tanıştık mı? | Open Subtitles | نوماد أتظن أننا سبق والتقينا |
| görebileceğiniz en hareketli, en Göçebe yer. | TED | معظم البدو والمناطق النائية ، حتى يمكنك العثور عليها |
| Göçebe Moğollar, sert, güneşte kuruyan Byaslag dilimi için yak sütünü kullandı. | TED | استخدم المنغوليون البدو حليب بقر الياك لصنع قطع مجففة وصلبة من جبن بياسلاغ. |
| Dünyanın son büyük Göçebe insanlarıyla gerçekten omuz omuzasınız. | TED | ستتمكن من الوقوف كتفا بكتف مع آخر البدو الرحل |
| Belki de Göçebe bir çöl devesi gibi... evden eve taşınıp durman yüzündendir. | Open Subtitles | مثل الرحالة على الجمال لقد احتفظت بالرسالة لك |
| Hepinizin bildiği gibi, Göçebe Kolumuz dağılıyor. | Open Subtitles | كما نعلم جميعاً, فرع الرحالة يقوم بحل أعضاءه |
| Bunlar sadece oraya yerleşen bir çeşit Göçebe kabileye benziyorlar. | Open Subtitles | يَبْدونَ مثل قبيلة بدوية وافقتْ على السكنِ فحسب |
| Bu Göçebe gruplar sıklıkla savaşırlardı. | TED | هذه الجماعات البدوية غالباً ما حاربت بعضها البعض. |
| Bu aralar öyle çok taşınıyorum ki kendimi Göçebe gibi hissediyorum. | Open Subtitles | اتنقل كثيرا لدرجة انني اشعر انني بدوي |
| Böylesine gelişmiş uzaylılar Göçebe haline gelmiş olabilirler. | Open Subtitles | فضائيون متقدمون كهؤلاء ربما يصبحون رحالة |
| Dağlık coğrafya ve Göçebe yaşam tarzları kendi eşitlik anlayışlarını oluşturdu. | TED | نمط حياة السكوثيون القاسي وكونهم بدو رُحل، شكّلا معا نوعًا من المساواة بين الرجال والنساء. |
| Seni vahşi Göçebe, seni vahşi Göçebe. | Open Subtitles | ♪ أيها المتجول الغريب ♪ ♪ أيها المتجول الغريب ♪ |
| 81 yaşındaki Maliya Suo hala bu soğuk topraklarda Göçebe hayatı yaşayan 30 kadar Ewenki'den biri. | Open Subtitles | بعمر واحد ثمانون واحد من 30 من شعب اونكي ما زال يعيش حياة البداوة في هذه الأراضي الشمالية الباردة. |
| Ben Göçebe bir sanatçıyım. | TED | أنا فنان رحال. |